Resimil Büyük Milif Roman SÖON POSTA TOMBUL MİRASYEDİ Noa: 102 Küçük Allı Kapandığına Pişmandı.. 'Binlerce Vükelâlarına güvense bile bir şey yapamaz., Sokakta tesadüf elti farzedelim, haddi ise yan baksın.. Fakat herifin birtakım lağım ka- bilinden Şanaşmaları var; “Onlarr dan birinin göreceği tutar. İş Yazan Sermet Muhtar Alus olsun diye sarkıntılıkta bulunur | lar... Yoktan yaracacğız, cağız? Başının dikine giden, aklına eseni yapan Vehbi, her nmasılsa bu ağabey nasibatlerini dinlemişti. Netice olarak, Allı, © canım, şahane landoya bir kere bile binememiş, on adımlık yere olsun gidememişti. karakolluk mu ola- Horhordaki eve gireli bir bu- | çuk ay kadar olmuştu. Tombula uyup geldiğine, böy- le kapanıb, insan yüzünden mah- rum, dört duvar içinde, geçen bir hayata girdiğine yüz bin piş- mandı. Bol sesin eski kaynanası olan baskı kadın da ona hak veriyordu. Uyuşmuşlardı; dertleşiyorlardı, Kocakarı, tazeyl baklı çıkarr yordu : — Yine ben karışmam, ka- rışmıyorum da amma sea bilirsin. Büyük annen yerinde bir. kadı- nun. Neler gördüm, ne saparta- lar geçirdim. Bugün senin gibi körpe, güzel bir civan olayım, önüme çuvallarla altın yığsalar bu hayata tahammül — edemem; teper giderim... Bu ne bu? Tırınk tırnk İHralar sayılıb alınan cari- yeler bile esirliği çekmiyor; Arab halayıklar bile bohçasını alıb kaçıyor. Küçük Allının adamakıllı zihni çelinmişli. Haniya, bu gidişe ni- hayet vermesi, tepib Işin içinden çıkması yakındı. Vehbiye karşı olan eski sevgisi bağlılığı, güler yüzü, onu görünce duyduğu sevinç, gözlerindeki par- laklık, ruhundaki — neş'e, vek hasıl muhabbete delâlet eden bütün haller yarıdaa yarıya ek- silmişti. Daha ötesi var mı, Tombul yanında oldu mu, yapışkan gibi eteğine yapıştı mm yüreğini kas« vetler kaplıyor, neş'elenmeyi, gül- mey değil, ağzını açmayı, yüzüne bakmayı canı İstemiyordu. Şüpheyi davet etmemek için bir yarım baş ağrısı veya soğuk algınlığı bahane ediyor, antipirin kutusu elinde, yutuyormuş gibi, ya ağıına bir peynir şekeri atıyor veya ihlamur kaynatıb içiyordu. | Gelelim Fındıklıdakilere, Me- lek hanımla Bolses beye... Taze duldan ve parlak hanım- lardan gördüğü yüzle Tahsin ne oldum delisine dönmüştü. Kırkına merdiven — dayamış, kazık kadar herifde, 18 yaşındakl toy, şımarık bir delikanlı gibi ne cizimlikler... Sanki peri padişahı- nit biricik ve kıymetli şehzadesi imiş de vezirin kızı kendisine âşık olmuş; o da merhameten ve mü- rüvveten almış; yeni güvey girmiş. Ne süs, ne güvendelik, ne eda... Daima ayna karşısında, kendini görebileceği bir koltukda... Başı açık. Perukârdan aldığı saç sula- rile kâhgülleri yana taranmış.., Yüözlü kat kat perdahlı, pudrah... Arkasında, — Zinmun — efendiden kalma, biç giyilmeyib sandıkta lanmış, Haleb ağabanisinden yere kafa, göz mü | erik B - 12 - DS4 Melek H. ustacığından meşk elmaya başlamış, muradına ermişti bırkalı gecelik; Saksonya — mavisi renginde kabuk gibi geziye kap- lanmış, yine rahmetliden kalma feyyum kürk... Ayaklarında, üstü fiyangolu lüstirin terâkler. iç çamaşırları, katları üstün- de, baştan aşağı yeni en — ki- bar paşa mahdumlarının ve da- madlarının giydikleri çamaşırlardan. | Kalpakçılarbaşındaki yağlıkçı Mu- hiddin Efendi malı, en pahalı cins pamuk bezinden dikilmiş helâlı gömlek... Selânikli Tevfikten alın- mış, açık havaft mavi veya toz- penbesi, gıcir gicir İpek fanllâ... fanilânın altında, içindeki mermer- şahiden, dışındaki fasilânın cin- sinden çiftö don. Âğabani hırkanın büyük ceple- rinden birinde, elmastan (T) mar- kalı bir altın tabaka. Tabakada, rejinin ( mamulâtı mahsusa |) sın- dan, kahve rengi kâğıtlı, xzıvana tarafi yaldızlı, paketi beş kuruşa olan ekstra sigaralar... Öbüründe, beyin pek sevgili ve kıymetli şarkı defteri... Küçük cebinde, kehribarcı Ali Bey işi, altın hak kalı, yalancı dolma kalınlığında, kehribar ağızlık. Bolses Tahsin, — Fındıklıdaki | rahatı prenslerde yoktu. Etrafın nazarıdikkatini celbete memek, konunun komşunun dedi- bir baskınma uğramamak ihtimal- lerini de düşünmüştü. Lüzımgelen tedbirleri alıyordu. Haftada, birkere olsun kale- için de evine uğraması lâzımdı. (Arkası var ) FERAH Tiyatrosunda İN Muhlis Sabahattin San'at Başı Ozan Opereti Büyük Kedro - Bulet 934- 35 Mevsimin Bu bir filim değil, GLARK GABLE - ikinci gala müsameresi KRALiİÇE KRiSTiN Rejisörr Meşhur ROUBEN MAMULYAN Oynıyanlar: GRETA GARBO - JOHN GİLBERT Kendinde erkek bakkı bulan bir kraliçenin macerası, Bidayetinden #sonuna kadar heyoconlı 10 Küânunuevvel Parartesi bir. mevru. MIiLLI sinemada Senenin en zengin, en intişamlı - en güzel filmini görmek İçin daha bir hafta kaldı: DAÂANS RÜYASI güzeliğin kendisidir. aş rollerde z d JOAN CRAwWwFORD İstanbul Belediyesi İlânları Tercümanlara İstanbul Belediyesinden : Seyyah gezdirmeyi hendisine İş edinen tercilmanlar için dersler açılmıştır. Bu derslerin sonunda yapılacak imtihanı kazananlara yeniden vesika verilecektir. Eski vesikalar geçmiyecek, yeniden vesika almayanlar tercümanlık isteyenler 10/12/934 Pazartesi Müdürlüğüne gelip adlarını yazdırmalıdır. edemiyecektir. Derslere girmek gününe kadar Belediye Turizm “8323,, | Inhisarlar U. Müdürlüğünden: l idaremiz için şeraiti veçhile sekiz bin kilo gazım pazarlığı 17/12/934 tarihine müsadif Pazartesi günü saat 15 te icra kılına- caktır. Talip olanların şartnameyi almak üzere hergün ve pazarlık için de tayin olunan gün ve saatte Cibalide Levazım ve Mübayaat Şubesine müraccatları, «8336» evdo Öyle bir mihmanlaşmıştı ki | | larda Türk kadımının da fikir ve kodusuna, mahalle Işgüzarlarının | mine gitmesi, harçlık bırakmak | Istanbul Müstesna Bir Bayram Günü Yaşadı Kadın, Yüce Öndeıî Atatürke Şükran Hislerini Sundular Dünkü bayramdan bir görünüş uyük Millet meclisinin teşki- lâtı esasiye kanununda yaptığı son değişme Üzerine, Türk kadını da, Türk erkeği gibi siyasl haklara bütün şumulile sahib o muş bulunuyor. Bundan — sonra her seçim devresinde Türk kadını mebus seçecek ve seçilebilecektir. Yurdun özeni için yapılan kanun- kanaatleri hâkim olacaktır. Hülâsa siyasi haklar noktasından Türk kadmile Türk erkeği arasında artık fark kalmamıştır. Cümhuriyet Türkiyesinin ba- şardığı inkılâpların, siyasi sahada en müstesnası olan bu yeni İnkı- b, dün- Istanbul — kadınlığına sevinç ve coşkunluk saatleri ya- şattı. Binlerce kadın ve genç kız, | Türk kadınının bu yeni kazancını, | tebcil ettiler, candan kutluladılar. Büyük Millet meclisine ve yüce önder Atatürke sonsuz şükran hislerini sundular. Dün sabah saat 10 dan iliba- ren binlerce kadın ve genç kız, Beyazıt meydanında toplandılar. | Şehir meclisi azaları, Kadınbirliği, Üniversite kız talebeleri çok ka- | labalık kümeler teşkil etmişlerdi. | Vilâyet Saat on birde C, Halk fırkası Idare Heyeti Reisi Dr. Bay Cemal de geldi. Bu sırada Şehir bandosunun | | cusu olan, | çaldığı İstiklâl Marşile merasime başlandı. Marş dinlendikten sonra | Kadınlar Birliği azasından Bayan nutku söyledi: « Ey tarihin en mutlu kadını... Ey on bir. yılın kahraman, göğüs geren tarihteki hatunu bu toprağa evlâdını, erini veren ak soçlu oğuz kadın! Sen ki bağrında kanayan ya- raların için o kara günlerde bile ağlamadın. Gözlerinin 1sı, ışığı, dudaklarının büklümü yalmız er- denrine yakışan utlu düşündüğü- nü anlatıyordu. Bugün artık İçle- den geldiği gibi kara günlerinin karşılığı olan bu güsenc içinde öğünç duyarken göğsünü kabar- tirken seni bügüne ileten güneş başlı, tan yüzlü öz evlâdına duy- gularını göstermek — için sevinç yaşları döküyorsun, onun göz ka- maştıran işıklı - gözlerine — bütün bir inançla bakan Türk kadını onda erdeminin akislerini görür- ken onarlıyordu ki bu ışıklı göz- lerin mnurları yine kendi toprağına yine kendi anasına bakmak için yanıyordu. Türk kadını duymaz, görmez de değildir. Senelerdenberi bağ- rından kopan seslerine, gözlerine | yüksek — sesidir. | bu uğurda sonsuz gülerek, değerini Sandet Refet kürsüye çıkarak şu | tutuşan ulusal alevlerle — karşılık olan ancak imperatorluk devrinin kanlı toprakları idi. Bu elleri kıran Türk oğlu atasına lâyık yeri Acun medeniyetinin en üs- tünde ayırdı. Dün kadınlığı cihan tarihinde Ata Türkün anası ok makla bugün de, gelecekde de en büyük öğüncü duyacaktır.,, Bayan Sandet Refetin alkış- lanan bu nutkundan sonra Şehir Meclisi azasından Bayan Nakiyo | de kürsüiye çıkarak hararetli bir nutuk — söylemiş ve —Atatürkle büyüklere telgraflar çekilmesine karar verilmesini İstemiştir. Mey- dandaki kadmlar bu teklifi alkış- larla kabul ettikten sonra muzika onuncu yıl marşinı çalmış, bütün kadıklar köp- birsağizdan- muzika He marşı söylemişlerdir. Bundan sonra hanımlar - oto- mobillere binerek bir alay halin- de Taksime gitmişlerdir. Tak- simde Bayan İffet Halim de bir nutuk — söylemiş, âbideye Şe- | hir Meclisi kadın azaları, Kadın birliği, Hilâliahmer — San'at evli, Çocuk esirgeme derneği, hasta- bakıcı hemşireler — birliği nam- na birer çelenk konmuştur. Yüce önder Atatürke çekilen telgraf şudur : “Karaltağdan — çıkardığı — yasa Türk lıılıılxılıı er ulu, koruyu- ler Kemal Atatâr- verdiği değerin Bügük — Atatârke kâ Türk ana gene — stonsuzluğa öndederiz. » -— TAKVİM — Gün CUMARTESİ — Kasım 31 8 1nci KÂNUN 924 35 — Azabi Rumi —— 1 Ramazan 1459 | 28 20i Teşrin 138) —a götüreceğimlze 5 perde Mütercimi: Eski Fransız Tiyatrosunda Bu :kşım saat 20 de “BU BİR RÜYA,, Yazanı Selma Muhtar Pek yakında DELİDOLU