-V -' aH e o a d N 5 K AW P. AA U VAY . ME, ! Amerika, Uluslar Kurumuna Girecek, Deniyor Amerikanın Uluslar korumuna gir« Mek istediği iddinları yine — ortaya atılmıya başlandı. Bu husustaki neş- Tiyatı en çok ileri giden — gazete, “ News Cbhronicle,, dir. Bu gazeatenin Vaşington muhabiri, gün geçmiyor ki, Közetesine, bu meseleye dair tümca ümen telgraf yağdırmasın. Şimdiye ka- 'ar Amerikayı Avrupa işlerinden uzak tutan prensip, başka e karıf» mamak kaygusu İdi. .yölmilel iayatın karışıklığı, dünya düzeninin bazı yakım müdahaleleri icab ettirmesi Pavaş, yavaş, Amerikayı içine çekli- Giği kabuğun — dışina çıkarmaktadır. Hele Milletler cemiyetine girmek husu- jYundaki meylini vücuda getiren, denlz (Silâhları meselesinde Japonya ile am- laşamayıb İngilizlerle daha iyi bağdaş- Miş olması, Sovyet Rusyanın bu kuru- Ha girmiş bulunması, Amerika Cümhur Teitinin son saylav veçiminde halktan büyük bir sevgi kargılığı — görmüni, mçuri petrollerine Japonyanın koy- Mak istediği inhisara karşı İngi'tere ile Amerikanın menfaat ” birliği güt- ,Meleri ve salra gibi sebeblerdir. Yalmız, Amerikalılar, Cenevre ku- Tumna girecek olurlarsa, bu kurumun Misakında bazı değişiklikler istiye- rlayet şterek bir YA göre, misak tetmiyen bir ulusa hareket yapılmam çok 'Oğurmaktadır. Bu yüzden uluslar birliğ'nin şerefi bile karılıyor. Onun İçin, bilhassa mizakın — bu kısmında bir değişiklik yapılırsa daha iyi olur. Şimdilik vaziyet, bu şekilde bir nevi flört halinde devam edib gitmektadir. $ Süreyye Avusturgada Alman Casusları Viyana, 7 ( A. A.) — Almanyaya Bizli belgeler veren geniş bir. Nazl Süsus teşkilâh ameydana çıkarılmış Ve bir çok kimseler tevkif edilmiştir. Müthiş Bir Yangın Portland (Amerika), 7 — [)ı Manda çıkan bir yıngın yüzbin- rce dolar zarara sebeb olmuş- T. Alevler süratle yayılmış bir tezgâh, hangarlar, vagonlar - ve Çük gemiler yanmıştır. Sar İşinde Anlaşma Tamam Oldu Fransız Gazeteleri Çok Memnun Görünüyor Paris, 7 (A. A.) — Sar halıkında Cenevrele elde edilen uzlaşmayı bütün Fransız gazeteleri büyük bir sevinçle karşılamakta ve M. Lavali alkışlayarak bu uzlaşmanın Marsilya işinin iyi bir tarzda görüşülebilmesi için müssit bir zemin bazrladığını yarzmaktadır. “Övr, gezetesi, Conevrede nik- binlik Başladığını ve milletler cemi- yetinin de canlandığımı yazıyor. “Ekselsiyor,, gezetesi de “Fransız İtalyan yakımnlaşmasının arttığını gös- termekte ve her şey sonuna kadar iyi giderse M. Lavalin yakında Roma- yı zyaret etmek fikrinde olduğunu bildirmektedir. Almanya Peki, Dedi Conevre, 7 (A. A.) — Alman hü- kümeti, Sar Üçler komitesi reisi M. Aloizl cevabı üştir 'A’l;ı'ı. bükümeti plebisit (umuml rey) sırasında Sarda sulh ve asayişin muhafazası için —dışardan kuvvet tirilmesinin zarur! olmadığı müta- /da bulunmakla beraber, millet- ler cemiyeti kararlaştırdığı takdirde, ar mevcutlu uluslar arası bir kuvyetla Sar topraklarına gönderilmesini kabul etmeğe âmadedir.,, İngiltere Ve Sar Londra, 7 (A.A.) — Avam kama- rası, muhafazakârların — müfrit sağ müstesna olmak Üzere, hükü- Sarda asayişi tutmak — için teşebbüsü tasvib etmiştir. yaptığı Yaman Şey! Silâh Ticareti Müthiş Bir Dalavere İmiş Vaşington, T (ALA) — Âyandan M. Klark silâh tahkikat komisyonun- da, 1929 da bir Amerikan firmasının mevcut yazağa reğmen Çin'e gönde- gll Holandaya barat -gönü derdiğini ve bundan başka hava | dar aa Te eee aa D ei tinin muallimlik yapmakta ve Ame- rikada kullanılan uaulü Ööğretmekte olduğunu söylemiş ve demiştir ki: * Bu muallimler Ticaret Bakan. hğımın tavassutu . ile gönderilmiştir. Çinliler şimdi de Amerikadan harp Tevazımı almaktadırlar. ,, M. Klark 1933, ve 1934 de Boliv. yaya da yirmi milyon fişek satıldığını söylemiştir. Dedi ve sinirden titreyen Parmaklarile zarfı yırttı. Müdür Yaptığı hulâsayı, tape — edilmiş tsbabımucibe — Tâyihısının — içine b?!nıım. Beyhan, küğıtlara birer irer baktı. Müdür, hulâsadan başka, ayrıca bir tek satır. bile ban, hulâsa, gezdirdi. Fakat gözünün om satırlar, Şü — pencerelerdeki — meraklı Bözler gibi, hep kendisine bakı- Yorlar #andı, küğıdı katladı ve tekcar çantasına koydu. Vl"ldı. oturduğu — yerde Uyuklüyordu. Köprüden, şirkete Dasıl gittiğini bilmiyordu. Şirkette İşlerle oyalanacak, kendiai avu- tacaktı. Fakat masasının Üzerine Onan ateşi sarı gül demetini görünce, bu ümidi de suya düş Müş, kırıhvermişti. ğ Buketi gönderen, Harun Şinasi se? Beyhan, geçirdiği sinir nöbe- inin cezasını Türkâna çektire- cekti. Bunu ödemek, onun boy- Rüunun borcu İdi., Şevket — Yahyanın, — sesini düydu; — Beyhan Hanım, galiba mü- :3:' hulâsalarını siz de pek ramıyorsunuz | Kalem ıııirı;.ı bunu söylemekle Müdürden intikamını almış olu- yordu> Genç daktilo, yine daldı. ğını, işini ve etrafını unuttoğunu anlamıştı. Kesik kesik güldü: — Biraz mcele yazmışlar da, bazı yerlerde takılıyorüm. Ve hemen yazı makinesine kâğıt geçirdi, yarmağa hazırlandı. Şevket Yahya, hâlâ hiddetii yenememiş, için için kaynayordu: — Hulâsayı Müdürüumumiya siz götürecek değil misiniz? Beyhan, parmakları tuşlar üze- rinde, Şevket Yahyaya baktı : — Evet Kalem amirinin sesinde bir yalvarma kırıklığı vardı: « Çok — istirham ederim, Beyhan, meseleyi, Müdürüumu- miye olduğu — gibi .?km'- maksadımı anlayorsunuz, değil mi? Beyban, başını salladı: m. — Anlayoru! Ve müdürün yazdığı hulâsayı, makinede temize çekmeğe başladı. Odadakiler, hiç konuşmayor gibiydiler. Arasıra elinde bir kâğıtla odacı giriyor, mukayyid Nafiz Yusufa, — yavaş sesle bir şeyler — anlattıktan l:cııxrı Pklgdı bırakıp — çıkıyor, bazan Pertev N:jıd.’ yerinden — kalkıyor, bir müsveddeyi kalem âmirine parafe ettiriyor, tekrar yerine dönüyordu. I Deniz Silâhlarında - Anlaşılamıyor Mızıkçılığın ]apopyaya GA Mes'uliyeti Yükletiliyor a Bu karikatür bir Amorika gazetesinde çıkmıştır. Vaşington deniz silâhları muahedesine göre, İagiltere ile Amerikanın ( 5 ) ser gemisine karşılık Japonya (8) harb gemisine aahib olacaktır. Halbuki Japouya nisbeti artık kabul etmiyor. Deniz silâhlarında Amerika ve İngiltere ile müsavat istiyor. Resimde Japonyanm “ben de isterim!,, dodiği çok eyi anlaşılıyor. Tokyo, 7 ( ALA.) — Husust kon- #ey deniz silâhlarını tabdid hakkın- deki Vaşington -muahedesinin feshi motasını yazacak dokuz azalık bir komite teşkil etmiştir. Vi Amerikaya Göre K gton, 7 (ALA.) — Resmi kaynak, "'onyıl-ı ııııı muahede- sini Tesmen İeshetmesi — takdirinde Amerikemin Londradaki Gç cibetli müzakereleri hitama ermiş telâkki edeceği beyan olunmakta — veyahut Japonyamın şimdiki deniz muabede- mubtemel Mes'uliyet Vaşington, 6 ( A-A ) — Amörikan hükümetine göre, Japonyanın Londra konuşmaları — yapılırken — Vaşington muahedesini feshetmesi Japonyanın bu konuşmalardan çekilmesi demek- tir. Başlıca — alâkadarlardan — birinin çekilmesile de bu konuşmaların hik- Beyhan, evvelâ tuşlara yavaş yavaş — dokunurken — birdenbire sinirlenmiş gibi hi: busiyor, makineyi kıracak gibi çatırdatı- yordu: İçinden, hep ayni şeyi tekrar ediyordu: — Türkânın alacağı olsun.., Elimden çekeceği var!.. Peki, ya Harun ginııîden değilse? O, göndermemişse?.. O halde, kim önderdi?.. Kim gönderebilir?.. Eğu Harun Şinasinin gönderdi- givl duyarlarsa burada duramamı artık... Öğle tatilinde, Türkânı görmeliyim! Belki onun haberi vardır. Bunları düşünürken Sinan Tah- sinin — hizmetçisinin ekşi suratı gözlerinin önüne geliyordu: — Karının terbiyesizliğini, Si- nana Göylesem mi acaba? Ya © komşuların 'hain hain bakışları!.. Sinan Tahsine, kadın misafiri el r olmalı! Hizmetçi karı, g..ı.'dıkıu. kâtib olduğumu komşulara hemen yetiştirmiştir. Shı:. Belki de evde idi... İhtimal komşularından, hattâ hiz- metçisinden çekindiği için, beni kabul etmedei, Bana görünmedi.. Daha iyi oldu... İçeri girip otur: saydım, artık ne dedikodular çıkmazdı! Evimiz yakın olmasa, aldırış etmem. Ortada fol yok, murta yökken dedikodu çıkar. ğiı:iııkueândı kalağına giderse, aslınmı esasını sorup araştırmaz- lar, bütün künahi, kabahati ba- na yüklerler... Böyle olduğu — da- ha İyi! Beyhan, ögle paydosuna, ka- dar, hep ayni düşüncelerle zihni meti vücudü kalmaz ve bunun mes'u- liyeti çekilene alttir. ingiltereye Gelince Londra 7 (ALA.) — İngilizler, de niz konuşmalarında ikincl bir safha- yı beklemektedirler. Bu ikinci konuş maların nerede - olacağı henüz - belli değildir. Almanyaya Göre Berlin, 7 (A.A.) — Alman gazö- teleri Londrada deniz konuşmalarının Beticesiz kaldığını büyük — harflerle yazmaktadırlar. Maamafih Germanin gazetesi, ya- b bir ihtilâf çıkması vt göünün en mü- bim meselesi halini alan uzak Şarkta hâkimiyet işinin ün favamsus t ile bertaraf ERiya Teğlk Almanya'da adliye Birliğı Berlin, 7 ( A.A ) — Prusya Adliye Bakanlığı hariç olmak Üzere - bütün Alman bükümetlerinin Adliye Bakan- hkları bir emirname Üe koldırilmıştır. karışarak, hiç durmadan çalıştı. Müdüri umumi, müdür Sinan Tahsin Beyin hülâsasımı beğem mişti. Şevket Yahya Bey, bunu Beyhandan duyunca sapsanı ke- sildi ve dudaklarını ısırdı, Pertev Nejadla Mukayyid Nafiz Yusuf Efendi, bısık altından kıs- kıs gülüyorlardı. Öğle paydosunda, Beyhan, odadaki arkadaşlarından evvel davrandı; şapkası elinde, kendini koridora attı. Hem yürü- yor, hem şapkasını giyiyordu. Merdivenleri, sıçrıya sıçrıya indi ve Türkânın çalıştığı odaya koştu. Türkân, ayakta, rujunu — tuze- liyordu: — Bonj Aarar misin Fakat arkadaşının telâş ve çarpıntıdan büsbülün ponbeleş- mış yüzüne bakınca, dudaklarına götürdüğü ruj tübünü çantasna koydu: — Nevar? Beyhan, kayıtsız. görünmiye SERL b — Şapkar — Bir şey yaok... pkanı giy de çıkalım. Bugün ğ.enber yemek yeriz, olmaz mı? Türkân, Beyhamı dikkatle sür- dü; bu, bir davet mi, ayak üzerl bir konuşma mı, yoksa imdada çağırmak mn idi? n, arka- daşının halinden, bir fevkalâdelik olduğunu hissediyordu: — Hazırım, gidelim. Yanyana yürüyerek çıktılar ve şirketin — yakımındaki lokantaya girdiler. Beyhan, garsonun uzat- tığı listeyi, Türkâna verdi: — Bak, ne ısmarlıyacaksın söyle... — Hayır, hayır... Beyhan! sen, benl Dört Çocuk Sahibi Olduktan Sonra ! Bayan Hafize dertli bir oku- yucumdur: — On sene evvel evlenmiş, Dört çocuk sahibi olmuş, fakat kocası ayyaşmış, içkiyi yitgide de artırıvermiş, kadın nihayet daya- namamış, ayrılmış, başka - birile evlenmiş, fakat aksilik bu ya, bu zat ta bir müddet sonra kadını kimsesiz ve beş parasız bıraka- rak, uzak bir yurda kaçmış! Bayan Hafize soruyor: — Ne yapayım? Anlattığı bikâyeyi bir de, ken- disine dört çocuk kazandıran ve ayyaş tanman Adamdan dinle- mek isterdim. Fetva anlatışa gö- re verilir, derler. Maamafih ben bu hâdisede adamı dialemediğim, sadece kadının yazısını okuduğum halde, yine kadını hatalı buluyo- rum, Bir kadın senelerce birlikle oturduğu, kendisinden dört çocuk aldığı bir erkeği, her ne gibi va- ziyet karşısında olursa olsun yine terkdemez, ederse hatalı mevkie düşer. Hafize FHamımın hikâ in başlıca kısmı - ilk ioeıııır:o- cukelarının babasına aiddir, ikinci kocasını ehemmiyete almıyorum, esasen başka bir kadın bulmuş, onu alıp gitmiş, yani peşinden tahmin edilebilecek şeyi yapmıştır. Bayan Hafize şimdi mümküm- se ilk kocasına dönmeli, çocukla- rının şafaatile rahat bir hayat bulmıya çalışmalıdır. * Ankarada Bay Ahmeder Oğlum kızın fotoğrafını gerl vermekle, arzusuna itaat ederek kendisile bir daha konuşmıyaca- gi söylemekle bir erkek gibi hareket etmişsın, tebrik ederim. Şimdi, hem de aradan bu kadar göçtikten sonra niye mütcessir oluyorsun, sevmiyen sevilmez, bu- nu hatırla ve unutmiya bak, el- bette sende erkeklik gururu ola- caktır. Alelhusas o da, sen de, iki- niz de çocuksunuz, daha mekteb- desiniz, aceleniz ne? TEYZE — Ym'uıolı yemiyecek misin? — et Buyu — İçeceğ okadar. n Ve garsona döndü: —Et suyu.. İlık istemem, sıcak olsun ... İki tane de yumurta sarısı kırdırın. Gason, başını salladı: — Başüstüne, hanımefendi. Beyhamın halinden, Türkâna durgunluk gelmiş, hattâ biraz da Iştihası kaçmıştı. Listeye, isteksiz isteksiz bakıyordu: — Bir rosto... Patatam püresl garnitürlü... Garson uzaklaşınca Beyhan, Türkünm elini tuttu: — Başıma gelenden haberin var mı? Türkân, bir çocuk saffetile bakıyordu: — Bir şeyden haberim yok. ne oldu? kh)in. dişlerini sıkarak içini çekti: —Müdür Beyefendinin devlet- hanelerine uğradım. Doğrusu, çok nezikâne lılîglııl edildim. Türkân, şaşırmış gibi gözlerini açmıştı: — Sana karşı bir terbiyesiz- lik, bürmetsizlik mi etti? Sinan Tahsin Bey, öyle adam değildir amıma... — Hayır... Sinan Tahsin Beyi görmedim. Hizmelçisi kapıyı açtı ve beni bir. döğmediği kaldı. Türkân, alık alık kekeledi: — Ne diyorsun? Beyhan, hizmetci kadının aldığı tavrı, söylediği sözleri anlattı, Tür- dinledik hai Kr ( Arkası var at Udedülülüe illmand SÜÜĞ lll Düti Dd