| _I_Perşombeıılıı Gelışlı İ Bekliyebilirim Güzel genç kız, çok — güzel genç kız, dünyadaki bitün genç kızlardan güzel genç kız.. Ne o hafifçe gülüyorsun. Hoşuna gitti değil mi? Bu söz kime söylenir de boşuna gitmez. Yüzünde hafif bir Kızarma hasıl oldu. Gözlerinin bakışında bir değişiklik görüyo- rum ve hele göz kapaklarının sık sık açılıp kapanmalarından çok şeyler seziyorum. * Hani yok mu ya sana baktıkça içimde bir Ferahlık duyuyorum. Acaba sende de ayni his var mı? Söylesene neye susuyorsun, neye söylemiyorsun? Yüzünde hep ayni sevimli hal, dudaklarında hep ayni cazip tebessüm var amma cevap yok.. Söyle, bir şeyler göyle, sesini duymak istiyorum. Kim bilir konuşurken daha ne kadar güzelleşirsin, sesinde ne tatlı bir ahenk vardır? Konuş, baydi konuş bir şeyler, bir şeyler söyle ! Yine susuyorsun Ööyle mi? Bir tren kompartimanında sastla- dığın lâalettayin erkekle konuşmak onuruna mı dokunuyor. Doğrusu çok mağrurmuşsun ! Bir şey söylüyorsun; Anla- madım tekrar et.. Ha o konuştu- ğun nece? Başka bir lisan, Frenkçe mi? Ne yazık ki ben de Türkçe- den başka bir dil bilmiyorum. Göz göze anlaşabilmiştik amma iş söze gelince anlaşmamız suya düştü. Tali ne diyelim. Günlin bi- rinde tekrar bir tiren kompar- tımanında birleşirsek, o zamana kadar ya ben frenkçe Ööğrenmiş Olurum, ya sen türkçe öğrenmiş olursun o zaman konuşur anla- şırız. Zarar yok ben saburlu in- sanım, bekleyebilirim! — » * — Resmimi beni hatırlamak için çantanda mektebe götürdün değil mi? — Hayır anne arkadaşlarımı güldünn. e götürdüm. — Bitmişti Falan bey Filan beye söyledi; — Falanca beyi — tanırsın değil mi? Adamın yüzünden nsa- let akar. — Ben biraz geççe tanımış olacağım.. tanıdığım zaman yüzün- | deki asalet alınmış bitmişti. Evet Bir avcının çÇantasını gördüm, — N& © bugün iyi yüklü ge- liyorsun, bir şeyler vurdun galiba! — Yüklüyüm amma yalnız bir tek şey vurdum, — Büyük bir şey olacak! — Evet, göpeğim, şişkin — Yine terbiyesizin biri pe- şimize mi düştü ? — Hayır, peşimizde kimseler BÖYLE Ne söz dinler, ne azar! Hepsi, hepsi valile. Aklına eser azar. Korkmaz dayaktan bile. Ne görse isterim, der; Haydi çabuk para ver.. İster, ister, hep ister; Budur çektiğim çile. Olmaz desem bağırır, Her kim varsa çağınır. Avaz avarx baykırır Girişir tokat sille.. Söyledim darmaz dilim, Pek te memnun değilim, İşte böyle aevgilim.. Kaç senedir benimle! — Birkaç otomobili olan bir adamın karısı olmayı İstemez misiniz ? yok ! Mizahçı — Bilâkis birkaç otomobili — Öyle ise ne diye sokağa olan bir adamdan duül kalmış çıktık ? olmayı İsterim ! Boy Meselesi Cömertlik Uzun boylu kısa boy- — Bizim İmset çok luya söyledi: — Hayatta bedbin ol- mamak İçin insan daima kendinden aşağıda bulu- nanları göz önüne getir- melidir, Kısa — boylu — başını kaldırdı, uzun boylunun yüzüne baktı : — Benim için buna imkân var mı? Hediye — Bir arkadaşın ev- lenmiş, ne hediye ettin? — ÖOn iki tane gü- vercin | — Sahi, sen güvercin beslersin.. Nasıl oldu da kıyıp - verebildin? — Ertesi günü uçup eski yerlerine dönecekle- rine emindim ! — Plâjda nazarı dikkati celbetmek için giyimli gezmek kadar iyi şey yokdeğil mi ? Yanıldım ben ilk yaşta, Gözüm yoktu oynaşta; Sevmek bize uzakmiış, Yalan değil bu yaşta.. Kırıtıp gelme güzel, Zihsimi çelme güzel; Kalbim bir hedef değil, Ok atıp delme güzel.. | — Vallahi karıcığım seni teselli edecek kelime bulamıyorum.. — Kelime bulamadığını anladık, bir manto yap- tıracak para da mı bulamıyorsun ? MANİLER | Yüzüme baksan birez; Görmemek mümkün olmaz; Bak buraşuk içinde, Saçlarıim da bembeyaz.. cömert çocuktur. Geçende sevgilisi kendisinden bir tutam saç istemiş: — Bir tutam saçı e- maslı bir kutuya koyup mu vermiş.. — Hayır elmaslı bir kutuya koyup vermemiş amma, sevgilisi bir tutam Baç isteyince, — berbere gitmiş, bütün — saçlarını ustura ile traş ettirip hepsini birden göndermiş! Taksimiâmâl Kadın kocasına sordu: — Taksimifmal neye derler ? — İşleri taksim etme- ye derler. — Meselâ ne gibi? — Bizim — yaptığımız gibi. Sen sinemaya gi- dersin, ben de evde ye- mek pişiririm. Gün gelir gönlün cayar, Olamazsın bana yar; Sen civciv, ben akbaba.: Sen gençsin ben ihtiyar!. Mizahçı — Bu plâj mevsimi de ne kadar çabuk - geçi- yor.. — Evet insan dört beş defa bile nişanlanmıya vakit bulamıyor. Bilmiyorlar İkl sevgili geçen yaz kırl gitmişler bir ağacın Üstüne çakili isimlerini kazımışlardı. İkinci defi tekrar gittiklerinde ağacı kesilmif buldular.. Canları sıkıldı: — Ne hissiz insanlar, dediler, hatıralara hürmet etmesini bilt bilmiyorlar. Bu Halde Mizah muharriri oturmuş, mü: teessir mütecssir düşünüyordu; — Ne düşünüyorsun? Diye sordular; cevap verdik — Gülünç bir mevzu arıyo' rum. İşine Göre Iki kişi konuşuyorlardı: — Milyoner olmak işten bile değildir. Işin güç tarafı milyonu olduktan sonra milyonu sarfede" bilmektir. — Tuhaf bir ne İş görürsünüz! — Kalp para yaparım! Tatlı Rüya Bir adam karakola müracaal etti: — Bir ay evvel karım kay' boldu.. — Bir aydır neye müracaal etmediniz? — Rüya görüyorum zannet* miştim! düşünce, #i Hayır — Ahmetten mi bahsediyor* sunuz, yaman bir adamdır, insan* lara onun kadar heyecan veren kimseyi görmedim, — Bir aktör müdür? Şişman kadın zayıf kadına — Hanımıefendi şu - ilâcı satıyorum; bir şişe içen 30 kilo birden 7x yıflayıveriyor. Zayıflık modasınt uymanız için bilhassa tavsiye ederim | Duymamış 30 yaşında olduğunu yalnı! kendisi söyleyen yışllğ: bir îındı anlatıyordu: , — Ben tam otuz yaşındayım, her saat çalışında yaşımın biri daha ilerlediğini anlıyorum.. Birisi cevap verdi: — Her halde şimdiye kadar çalan saatlerden pek çoğunu duy- mamış olacaksın:z! Kalmadı — Zengin olacaktım, fakat babam beni mahvetti. — Bu iş nasıl oldu. — Ölmeden evvel bütün bo larımı ödedi. Geriye bir meteli | bile kalmadı.