KOY Hilâl -ve- Zambak | Haa Muharriri: A. R. No.: Büyük Tarihl Roman 47 Kadın Ses!eri Herkes Eğilmiş, Yerde Yatan Bir Adamın Vaziyetini Uzun Uzadıya Gözden Geçirmiye Çalışıyorlardı.. Fransa hükümeli tarafından hu | susi bir. memuriyetle İstanbula gönderildiğini söylemişti. Oradaki akıncılara riyaset eden (Kasım bey) di. Fakat (Demir) ismini ta- Şıyan ve ana lisanı olarak Fran- sızcayı unutmayan genç ve sarışın , akıncı da ehemmiyetli bir mevkiü haizdi. O gece, şövalyenin yattığı odada bir içtima akletmişlerdi. Bu * içtimada, şövalye ile Konttan — maada — Demir de bulunyor; en kısa yoldan İstan- bula gitmek için bir plân terlip olunuyocrdu... — Şövalyenin yarası benlz kapandığı için — Kont ile Demir onun bu halde yola çık- masına razı olmuyorlar; — birkaç güv daha istirahat etmesini tav- siye ediyorlardı. Fakat Şövalye, fikrinde ısrar ediyor: — Bir ân evvel İstanbula git- meliyiz. Diyordu. 'Müzakere, — en hararetli bir noktaya — gelmişti. — Birdenbire pencerenin altında — acıklı bir feryat işitildi, ve sonra; Boşnak Hisanile bir kadının sesi yükseldi: — Koşun.. Kaçıyor.. Tutun... Şövalye, birdenbire yerinden sıçradı : — Bu.. Zehranın sesine ben« ziyor. Diye bağardı. Ve derhal ke hana kavradı. Dişarı atılacaktı. Fakat Kont, Demir ve bilhassa Antuvan —onu — sımsıki — kavra- mışlar : — Ne Yapıyorsun?.. Bu ka- dar şiddetli hareket yaranı açar. Diye kımıldatmamışlardı.. Lâkin pencerenin altında şid- detli bir mücadele devam ediyor; yakit vakit Zehranın boğuk sesi yükseliyordu. Antuvan: — Kont cenapları!.. Siz, Şö- yalyeyi muhafaza edin.. Demirl.. Sen benimle koş. Diye bağardı. Kılıcını çeke- rek kapıdan fırladı. Bir iki saniye sonra da pen- cerenin altlında gürültü çoğaldı. Biribirine karışan bu sesler ara- sında, Antuvanın sesl yükseliyor; merak ve heyecanımı zaptedemi- yerek pencerenin Öönüne giden Şövalye, şu sözleri dinliyordu: — Tuuwu.. Allah müstahakını versin.. Ellerim, vıcık — vıcık yağ oldu.. Herifl.. Kadife cekelime sürünme.. Vallahi — boğarım seni... — İşik yok mü, aşık... Hey, —köylü — dayılar. Hanım teyzeler.. Bir ışık getirin yahul. Hele sen şu tarafa çekil, Mat- mezel Zehra.. Korkma canım bırakmam... Baksana... Parmak- larım kerpeten gibi herilin boy- Runa sarıldı. Şeytanların başpeh- livanı gelse, yine onu kurtaramaz. Orası, çarçabuk köylüler ve akıncılarla dolmuştu. Bir köylü- nün çıradan, buram buram kızıl bir işık yükseliyorr; yalın kılıçlara, birbirine karışan erkek ve kadın başlarına korkunç bir renk veriyordu. Herkes eylilmiş, yerde yatan bir adama bakıyor; karma ka- rışık marıltılar arasında, yine An- tuvanın sesi yükseliyordu. — Vay canına. herif adeta biftek gibi kızarmış.. lâkin, yenir yutulur şey değil. Tıpkı kart do- muza benziyor. Ay.. durun, durun durun.. gu ışığı biraz daha geti- | rin.. ben bu herifi tanıyacağım.. hem de, ta kendisi.. yolda, bizi soyanlardan biri... Bu sözleri işiten şövalye, pen- çereden bağırdı: — Antuavanl.. Sakın onu ök dürmeyin. Buraya getirin... Ve sonra, Demire seslendi: — Demir Ağal.. Siz de lütfen | Zehraya söyleyin, biraz buraya gelsin. Eğer sizğde bize tercüman- lk ederseniz memnun — oluruz. Zehra, etrafını ihata eden köylülere, hararetli hararetli bir şeyler anlatıyor; dinledikçe köy- lülerin merakı artiyordu. Antuvan, herifi gürükleye sü- rükleye sofaya kadar getirmişti. Fakat herif, baygın bir halde idi. Onun aklını başına getirmek için uğraşırlarkon, demirle bera- ber içeriye giren Zehrayı, bizzat şövalye istievap etti. Daha hâlâ heyecan içinde bulunan Zehra, hergünkü sakin ve mütevazı Boşnak kızı değildi. O şimdi, kızdırılmış bir kaplan kesilmişti. Demirin tercümanlığı ile aralarında şu mubavere cere- yan etti : — Her gece, yatmadan evvel bu evin etrafını bir iki *kera do- laşırım. Ondan sonra gider, şu bitişik evde yatarım. — Niçin dolaşıyordun. Zehra.. Bir şeyden mi şüphelenmiştin. Evvelce, — şüphelenmeden dolaşıyordum.. Bundan tam beş göce evvel, burada, sizin pence- renizin altında bir gölge görür gibi oldum. Bu gölge, beni görür görmez kayboldu. Lâkin okadar çabuk kayboldu ki; ben buna bir hayal demeye mecbur - oldum. Fakat içime bir şüphe girdi. Kim- seyet elâş vermek istemedim. O gecedenberi, gece uykusunu ter- kettim. Etrafı gözetledim... Bu gece, siz buraya toplandıktan sonra — karanlikta — penceremin kenarına - çekilmiş oturuyordum. Gözlerimi de, sizin bu pencereniz- | Birdenbire | karanlıkta bir adamın yerde sü- | den — ayırmıyordum... Yündügünü farkettim. Bu adam bir yılan gibi sessİzce pencerenin altına sokuldu. Sonra yavaş yavaş doğruldu. Oradaki kırık arabanın Üstüne çıkarak sizi dinlemeye ko- yuldu... Bu adamın bir düşman olduğunu derhal anladım. Bağırıp çağırsam, yine geçen geceki gibi kaçıracaktım. Ona bir oyun oy- namaya karar verdim. Hemen mutbağa girdim. Büyük tavaya yağ doldurdum. Ocağın üstüne koydum. Iyice kaynattım. Sonra bu kızgın yağı alarak arka kapı- dan çıktım. Duvara sürüne sürlüne giderek ona yaklaştım. Bu adam, sizi dinlemeye o kadar dalmıştık! bunun farkında bile olamadı. Birdenbire tavayı kaldırdım. Kız- gin yağı, onun Üstüne fırlattım. O, bağırarak kaçmak istedi, Fakat, Üstüne atıldım. Sırt üstü yere yatırdım. Ben de bağır- maya — başladım. —Alt — tarafıni biliyorsunuz. ( Arkam var ) Zayıf Yolcuyla Şişman Yolcu Zayıf yolcu — Yerimin yarı- yarısını da kesip size vereyim bari Dünya İktizat Haberleri Bulgarlar İnhisarları Fay- dalı Buluyorlar Hamburgtan yazılılyor: Eylül Hamburgta | &1 Ilz_ beraber 'zmir üzümül Üzüm OAKSE da yeni mevsim işle- plyasası | vine başlamıştır. Hamburg — piyasası İzmirin bu seneki mahsulünü 45 bin ton olarak tahmin etmektedir. Bu mahsul —umumiyetle orta veya küçük bir rekolte sayılmaktadır. Bildirildiğine göre İzmirin yeni emtiasından bugüne kadar beheri 15 er kiloluk takriben 1,300,000 sandık satılmıştır. *Haftanın ilk günlerinde piyasa pek sağlam ve fiatlar yükselmeye meyilli iken takriban ayın beşin- den itibaren cüz'1 bir gevşeklik örülmeye başlamış. Buna sebep ilhassa İzmirden ucuz fiatlarla teklif yapıldığı gösterilmektedir. Işitildiğine göre büyük bir Türk kooperatifi 7 numaralı üzümlerin 100 kilosunu 12,5 Florin üzerin- den teklif eylemiştir. Yugoslavyanın maden istilsa- lâtı hakkında dik- kate değer bir is- tatistik neşrolun- muştur. 1934 sene- üç ayı istihsalâtını bir yıl evvelki üç ay neticesile mukayese eden bu istatistik teblosu şudur: Yugoslavya- nın maden 'Ton 1934 1933 Kömür 1S81 1542 Kurşun 357 221 Bakır 819 24 Demir e& — 20 Krom 18 13 Bu istatistiğe göre Yugoslavya- da maden harekâtı bu yıl geçen seneden çok fazladır. * Bulgaristanın iktisadi - işlerini <| düzeltmek yolun- BElgerie da iktisat ıı:ıırııııı da yeni bilk Sahdünstük inhisarlar | yücuda getirmek fikrinde bulunduğunu birkaç ay evvel yazmıştık. Sofyadan aldığı- mız son haberlere göre tütün, petrol ve tuz maddelerinin inhisar allına alınmasına karar verilmiş ve bu husustaki lâyıhalar nazırlar meclisine sevkolunmuştur. Bulgar iktisadi mehafili fiat- lerde bir aralış vücuda getireceği kanaatini besledikleri petrol ve tuz İnhisarlarının bir an evvel çalışmağa başlamasını arzu et- mektedirler. oplantı, Davetler Türk Kadınları Biçki Yurdu Türk Kadınları Biçkiyurdu 21 inci serginini yarın Divanyolundaki husust dairesinde saat 16,5 da açacaktır. sını madem ki siz aldınız, biletimin | | Öz il âyr_amı oraAa LA K İçten Gelen CoşkunluklŞ Kutlulandı Tn Dün Halkevinde bu iki hanım kız eski ve yeni diller arasında karşılaştırmalar yaptılar Birinci Dil Kurultayının top- lantısının yıldönümü olmak do- layısile dün, yurdun her buca» ğında olduğu gibi, İstanbulda da eoşkun 'şenlikler yapıldı. Bunun için de saat 16 da Halkevinde toplanıldı. Bu toplantıya Cümhu- riyet Halk Fırkası genel kâtibi Recep Bey, Türk Dill Araştırma Derneği Başkanı Saffet Bey, Fırka umumi İdare Derneği aza- ları, vilâyet idare derneği azası, burada bulunan — meb'uslar ve daha birçok kimseler gelmişlerdi. Toplantı yeri hıncahınç dok müuştu. İlk olarak İstiklâl marşı ile başlandı. Kızmuallim mektebi talebesi de marşı ağızdan söyle- diler. Bundan sonra Halkevi başkanı Ali Rıza Bey açma sözünü söyle- di. Çok alkışlandı. Ali Rıza Bey dedi ki: “— Bugün, yer yüzünün bü- tün budunlarınım karşısında par- mağını ağzında baktıran Türk değişim savaşının ana halkaların- dan biri olan dil özleştirme sava- şımızin İkinci yıl dönümü. Bugün, yüzlerce yılın, dilimize Üşüştürdüğü, — yabancı söz ve kılıklarla anlayamı az, anlatanı az bir biçime soktuğu dilimizi, ken- di Üzerine ulaştırma — savaşının bayramıdır.,, Ali Rıza Bey dil değişmesinin büyüklüğü üzerinde — durduktan sonra merasimi açarak dedi ki: — Her budun bayramı gibi, bu bayramın da önümüzdeki sas vaş yıllarının daha verimli olması için yeni bir hız kaynağı olmasını yürekten dilerim. Her büyük budun işinin ön- deri olan Ulu Gaziyi bir kere daha derin saygı ve engin bağlı- hkla anarak açış sözümü bitiri- yorum.,, Ali Rıza Beyin sözlerinden sonra kurultay marşı çalındı ve çok alkışlandı. Bundan sonra Re- fik Ahmet Bey, Türk dili hak- kında bir konferans verdi. Dil savaşının içyüzünü anlattı. Refik Ahmet Beyden sonra, Tıp Fakültesi talebesinden Rük- nettin Fethi Bey güzel bir aydış söyliyerek, Türk tarihl üzerinde yürüdü, tarihin anlattıklarını iyi bir sözle canlandırdı ve çok ak kışlandı. Rüknettin Fethi Beyden sonra Nasire Hanım eski ve yenl dille yazılmış şiir ve yazı parçaları okuyarak karşılaştırmalar — yaptı. Bundan sonra Muallim Bedros Zeki Bey de aydış okudu. Sonun- da da kurultay marşı çalınarak merasim bitirildi. Di Derneği Başkanının Geceki Âydışı Türk dili araştırma derneği başkanı Saffet bey dün gece radyoda bir aydiş okudu. Baştan sona Ööz Türkçe sözlerle düzülmüş ve yazılmış olan bu aydışı eksik- siz olarak bugün 3 Üncü yüzü- müzde Herglün kolunda okuya- caksınız. Recep Beyin Toel Yazısı Diübayramı dolayısile C. H. F. umumi kâtibi Kütahya mebe — — usu Recep Bey T. D. T. C. Bap- kani Erzincan mebusu Saffet Beye şu telgrafı göndermiştir * T. D. T. cemiyeti başkanlığına Nleri dil çalışması yurdun bu- günkü en sıcak duygularını ku- caklıyan bir iş olmuştur. Fırka ve onun kültür çalışma kolları olan halkevleri bu ileri çalışmada yük- sek kurumunuza en yakın yar- dımcı olmakla kıvanır. Dilbayramı gününün sevinç duyguları içinde Fırka umumi idare heye'ti âdına da olarak kutluluklar, yücelikler dilerim. C. H. F. kâtibi umumlel Recep g— Taşra gazete bayilerine KRSTEM TEREE L DA MAFT tarihinden Son Posta; şimdiye kadar İstanbulda gazete bayiliği yapmakta olan Artin Ef. ve ortakları ile 7 Ağustos 934 itibaren kesmiştir. Son Posta, yalnız Son Posta İdaresi tarafından gönderilir. Taşra bayileri: Bu hususa nazarı dikkatinizi Celbederiz. İstanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden: münaaebetini Boğaziçinde Yeniköy'de Köybaşı caddesinde zemiu katında iki oda, bir sofa ve bir mutfak, birinci ve ikinci katında üçer oda ve birer sofayı müştemil 173 No.lu sahilhane bedeli iki sene ve iki müsavi taksitte ödenmek şartile 2508 lira muhammen bedel üzerinden açık arttırma usulile satılacaktır. —steklilerin - 11/10/934 Perşembe günü saat on iki buçukta 190 liralık pey akçelerile müracaatları. (R) (5966)