NU Ça e D — " F e TT T B U TC OA Z S C A G TPT TTTT TTT UG SON POSTA İ (l KaradenızMısakı MeselesıDe Yeni Irak Kıralına Dair.. lrak Kıralı Faysalın oğlu ve Birinci Gazi| 9Mun yerine geçen Veliahtı irinci Makçap Bi Gazi tahsilini Lo- Delikanlıdır| Aranın — Harrow isimli mektebinde yapmıştır. Bu sene, İngiliz. Harbiye mekte- bine — girecekti. Fakat — ba- basının birdenbire ölmüş olması, bu cihetten tahsilinin yarım kal- masına sebep olmuştur. Birinci Gazi Harrow mekte- binde iken gayet mahçup ve sessiz. bir talebe olmakla ma- ruftu; © kadar mahçup bir ta- lebe ki, bir çok arkadaşları mektepte bir prensin dahi mev- cudiyetinden haberdar değillerdi. Birinci Gazi, o derece hüviye- tini saklamıya — itina etmiş ve muvaffak olmuştu. Bir gün Har- row mektebini iki Amerikalı ka- din ziyaret etmişti. Bir ara, ta- lebeden birine, mektepte bir trak prensi bulunduğunu ve bu- nu kendisine göstermesini - rica etmişlerdi. Talebenin böyle bir prensin vücudundan haberi yok- tu. Fakat malümatsızlık beyan etmek te işine gelmiyordu. Bü- yük bir soğuk kanlılıkla ka- dınlara — müsbet — cevap verdi, yerinden kalktı, pencereye yak- | laştı. bahçede gezen uzunca | boylu, zaif ve esmer bir talebeyi göstererek: — İşte, dedi, Iraklı Prens budur. Bir müddet sonra kadınlar çı- kıp gidiyorlardı. Bir münasebet düşürerek az evvel kendilerine prens olarak gösterilen talebeye yaklaştılar. Kendisile konuştular, Prensliğine dair bazı — sualler sordular. Esmer ve uzunca boylu İngi- lizin prenslikle hiç alâkası yoktu. | Fakat Amerikalı kadınların sual- | lerinden şüpheye düştü, O da mektepte bir prens bulunduğundan haberdar değildi. Maamafih hiç bozmadı, kadınlara, kendini bir prens gibi tanıttı. Onların yaptık- | ları çay ziyafetini kabul etti. Er- tesi gün yedi, içti, bir hayli eğ- lendi. Sonra mektebe döndükten sonra bu garip ve eğlenceli sırrı ifşa etti. Ancak ondan sonradır ki Harrow mektebinde Irak Veliah- dının talebe olarak okuduğu ma- lâm oldu. Bu hikâye mektep ta- lebesi arasında çok meşburdur. »x Mqhur komik Şarlonun son yaptığı filim, verilen ha- Iç g berlere . — inan- w mak — icabederse Hitlerin aleyhinde imiş. Malüm olduğu üzere bütün filimlerinde Şarlo mahut bıyığı ile arzı endam eder. Fakat Hit- lerin de Şarlo gibi küçük bıyıklı? olması, Şarloya bir fikir ilham etmiştir. Bu filimde Şarlo bir berber dükkânına gelmekte, Hit- lerin duvara asılmış resmini gör- mekte ve birdenbire hiddetlene- rek berberin elinden usturasını almakta ve bıyığını kesmektedir. Şarli Şaplenin bu filmi Alman- yada dehşetli gürültü koparacağı için ona, bu fikrinden vazgeçme- sini çok söylemişlerse de Şarlo fikrinde ısrar etmiştir. Müzakere Mevzuu Oldu — Bütün Bulgar Gazeteleri Türk-Bul- gar Dostluğunu Alkışlıyorlar ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Diğer taraftan çok mevsuk olarak alman bir habere göre, dünkü görüşmeler çok yeni bir sefhaya daha zemin teşkil etmiş- tir.. Çünkü —müzakereler esna- sında Karadeniz misakı meselesi orltaya atılmış ve bu mesele etrafında da mükâlemeler ya- pılmıştir. Ancak bu sahada nasıl bir karara varıldığı he- nüz malüm olmamakla beraber siyasi mahfellerde neticeye ehem- miyetle intizar edilmektedir. Her halde neşredilmek üzere bulunan müşterek resmi tebliğ, zihinlerde yer bulan meçhul işa- retli kısındarı aydınlatacaktır. Gazeteler Diyor ki Sofya, 23 (Hususi)— Bulgar ga- zetelerinin Türk - Bulgar dostluğu etrafındaki hararetli neşriyatı de- vam ediyor. Hemen bütün gaze- | teler, İsmet Paşanın yaptığı bu | ziyaretin bütün Bulgaristanın ge- niş bir sevinç tezahuruna vesile verdiğini yazıyorlar. Size dünkü | gazetelerin Başmakalelerinden top- yorum. Slovo, Zname ve yarı resmi La Bulgarie gazetelerinde çıkan baş yazılarda Türk - Bulgar dostlu- | ğuna geniş mikyasla yer veril- | dikten sonra Gazi Hz. nin yarat- tıkları inkılâp eserlerinin azameti üzerinde ehemmiyetle duruluyor. Bu makalelerde Gazi Hz. Bulgar milletine karşı besledik- leri hüsnüniyetten de ebemmiyet- le bahsediliyor. La Bulgarie ga- zetesi diyor ki: “ Her şeyden evvel dünyaya Türk - Bulgar dostluğunu göster- miye matuf olan bu ziyaret, Bal- kanlarda bir muvazene amili ola- rak tecelli etmektedir. Bu ziyaret iki komşu memleketin devlet a- damlarına, alınan yolu ve yeni şartların icap ettirebilecegi küçük | tadilâtı takdir ve tespit imkânını verecektir. “Yeni Türkiyenin icraatını her memleketten evvel hayranlıkla takdir eden Bulgaristan, bu mem- leketin milli ve beynelmilel plâ- nındaki muvaffakiyetlerden sami-' mi bir surette — sevinmektedir. Misafirlerimiz bunu, lâyik olduğu ihtiramı bulmakta olan Türk - Aulgar dostluğunun bu saatlerin- de burada takdir edebilirler.,, Zname gazetesi de diyor ki: “ İki memleket arasındaki mü- tekabil rabıtalar, aymı zamanda iki milletin menfaatlerindeki işti- rak esasına müstenit sıkı dostluk- larına hizmet edecek mahiyette- dir. » Çankof Gazetesinde ise şu sa- tırlar okunuyor: * Dost Cumhuriyetin Balkan komşuları içinde Bulgar zimamdar- larının ziyaretlerini iade için bize mes'ul mümessillerini gönderen ilk memleket olması bizim içim çok ehemmiyetlidir. ,, Hükümet liberal fırkası naşirı efkârı olan Nezavissimaste gaze- tesi de şu satırları yazıyor: “ Bütün matbuatımız, Bulgar milletinin Türk milletine karşı Ülkeeie S e ro di 0 T D Gğel h ladığım veciz hülâsaları bildiri- | kapılmamalıyız. duyduğu hislerin ani olarak teza- hürünü kaydetmektedir. Buna bi- naendir ki, bu mukabil ziyaretle- rin istihdafettiği netice elde edi- lebilmek için, bu Ssamimiyet ve açık kalpliliğimiz. Türkiye — tara- fından hakiki bir gayrete makes olmalıdır.,, Muhalif Slovo gazetesi diyor ki: “Türk - Yunan misakımı araştı- racağımıza, müttefiklerimizin Tür- kiyenin — menfaatleriyle — hangi noktalarda uygunluk göstereceğini aramaklığımız ve bu esas üzerine bu memleketle bir anlaşma imkâ- nını derpiş etmekliğimiz dıhı mu- vafıktır.., Bununla beraber bazı gazete- Yunan matbuatı tarafından Türk - Yunan misakına dair yapı- lan muhtelif. tefsirat hakkındaki hayretlerini gizlememektedir. Zora gazetesi bu hususta şu satırları yazıyor: j “ Türk - Yunan — misakının Bulgaristana karşı tevcih edilmiş olduğunu iddia eden Eleftron Vi- ma gazetesinin yaptığı entrikalara Türkiyeden isti- yecek hiç bir şeyimiz yoktur.,, Kıral Hz. nin Ziyafeti Sofya, 23 (Hususi) — Kırıl ler, Boris Hz. dün saat birde Başvekil İsmet Paşanın riyasetindeki Türk hey'ti şerefine Vrana sarayında muhteşem bir öğle ziyafeti keşide ettiler. Ziyafettte kıraliçe Hz, Prenses Evdokya, Prens Kiril de | hazır bulundular. Başta İsmet Paşa olduğu halde Türk heyeti- mensup bütün misafirler ve refi- ne kaları, M. Muşanof, Sobranya reisi M. Malinof, Ankara sefiri M. Antonof ve refikaları ve sa- ray erkânı ziyafet sofrasını teşrif ettiler. Sefirimiz Çay Verdi Sofya 23 (Hususi) — Türkiye Elçisi Tevfik Kâmil Bey dün beş- te 200 kişilik bir çay ziyafeti verdi. Türk heyeti, Bulgar devlet ricali ve daha birçok zevat ziya- fette hazır bulundular. Gece Verilen Ziyafet Sofya, 23 (Hususi) — Sobran- ya Reisi M. Malinof dün akşam Bulgarya lokantasında İsmet Paşa şerefine mükellef bir yemek ziya- feti keşide etti. Başvekil Paşanın Refikaları Sofya, 23 (Hususi) — Başvekil paşanın refikaları biraz rahatsızlık geçirmişlez ve Kıral Hz. derhal hususi doktorunu gündermım İLondra Sokaklarının Hu- susiyeti Neresindedir ? Londra sokakları — dünyanın en eğlenceli yerlerinden olmakla maruftur. Çünkü, burada, dünya- mn başka yerlerinde — tesadüif edilmiyen — şeylerine , rastgelinir. Meselâ bu şehrin başlıca hususi- yetlerinden biri, seyyar ressamla- rıdır. Bunlar köşe başlarını tut- muşlardır.. Gelen ve gidenin alaminut resmini yaparlar, yahut renkli kâğıtları makasla - keserek * karikatürlerini çıkarıverirler. İn- giliz , polisinin bu Aaçık hava san'atkârlarına karşı huşusi bir zafı vardır. Nizam hilâfhiı köşe başlarını tutmalarına göz yumar, bu suretle, halkın biraz da mer- hamet ve insafını tahrik ederek geçinen bu biçareler, en maruf ressamlar kadar para kazanır- lardı. Fakat son zamanda, bir- çokları gibi bu san'at ta rağbet- ten düşmiye başlamıştır. ve Lon- dranın seyyar ressamları, denile- bilir ki işi dilenciliğe dökmüşler- dir. Kiminin elinde bir armonika - vardır: Türlü havalar çalmakta- dır.. Kııniııııı cebinde türlü kart- UB N AM < e aNÇ postal doludur. Şiir söyliyerek, manzum nutuk irat ederek bun- ları satarlar. İşin tuhafı şudur ki birer dilenciden başkâ birşey olmıyan bu adamların başında silindir. şapka, — arkalarında Hınlı vardır. da İzmir Mıntakasındaki İhraç Mallarımız Ne Halde Abeok t HÜi Zat ( Baştarafı 1 inci: sayfada ) muk cinsinin ıslahı ve Gülyağı istihsalâtının fazlalaştırılması. Mütehassıslar Akhisarda tü- tün, Manisada üzüm, Aydında incir ve — pamuk... — İzmirde pamuk sanayü, Denizli ve Sa- rayköy — havalisinde de gülyağı ve maddeler Üzeri e tet- kikat yaptılar. Tetkikatın verdiği neticeleri şöyle hulâsa edebiliriz: Tütün istihsalâtının tahdidinde fayda yerine zarar vardır. İncir ve Üzüm istihsalâtı, yetiştirme, hazırlanma ve satış noktasından tamamen kusursuzdur - ve satıcı kadar alıcıyı da tatmin edecek Iıir -mahiyettedir. Alyııı istihsalâtının fazlalaş- | | | | Bd S Li M Lai B Yi x ae m A ee ü zi Eylâl 23 — Kari Mektupları Bu Hâle Hakika- ifen Tahammül Edilemez Tarsusta Asırlarca evvel Ya- hudilerden ilk hiristiyanlığı kabul eden (Sen pol) namında bir Ya- hudi idi. Bu adam Tarsusun el- yevm (Sen Pol Kolleji) namile müesses mektebin sahasında bu güne kadar eseri mevcut olan bir mağarada neşri dinle uzun müd- det uğraşmıştır. Bilâhara buraya | bir Amerikan milyoneri bu kol- leji yaptırmıştır. 1909 tarihinde (Adanada) vu- ku bulan Ermeni ihtilâlinde ihti- lâlcı Ermeniler arasında bulunan bu Amerikan misyoneri maktul düşmüştür. Maktulün cesedi el- yevm mezkür mektebin sahasının bir köşesinde metfundur. Mezür taşının Üzerinde İngilizce olarak “1909 tarihinde Adana ihtilâlinde şehit düşen,, diyerek yazılıdır. Acaba bu adamın şehadeli nereden geliyor. Mezkür ihüilâl onlarca mukaddes bir cihadın mukaddemesi mi idi. Sen Polun ismi incilde mez- kür imiş, onun için tağfiri zinup etmek üzere avrupanın muhtelif yerlerinden Kudüse giden hiris- tiyanlardan bir kısmı memleket- lerine avdet. ettikleri sırada Tar- susa gelerek mukaddes (Sen Po- lun) ibadet ettiği mağarayı ziya- ret ederler. Orada medfun Erme- nilik uğruna şehit düşen bu mis- yonere de fatihalar okurlar. Bu hacıların bazı zenginleri tarafın- dan dahi mezkür tekkenin şeybi olan “mektebin müdürü “Mister Vulvurta hediye olarak bir mik- tar da para bırakılır. Filvaki mezarlara hürmet lâ- zımdır. Fakat bir ihtilâlde maktul düşen ve devlet kuvvetleri aley- hine çalışan bir adamın mezar taşi Üzerine “şehit,, kelimesinin yazılmasına ve bu mezarın “Türk- ler tarafından öldürülmüş bir atiz,, sıfatı verilerek ziyaret edilmesine tahammül edemeyiz. Tarsusta: Mütekaidini askeriyeden Nuri ması, fayda verici bir şekil arz et- memektedir. Çünkü ahcı pazarları son verilen şekille istihsalâtın ancak bugünkü derecesini sarfe- decek bir vaziyetle karşı karşıya- dir, Gülyağı tetkikatı henüz bit- memiştir. Mütchassıslar bu sabah Denizliye hareket ederek gülyağı mıntakasında tetkikata giriştiler. Tetkikatın vereceği netice henüz belli olmadığından, bu hususta hiç bir malümat verilmemektedir. Son haberlere göre, İktısat Vekili Celâl Bey, eylöl nihayetin- de İzmire gelecek; mütehassıslera mülâki olacaktır. Celâl Beyin bu seyahati iki noktadan kıymetli ve ehemmi- yetlidir. Bunlardan biri Clearing" den doğan vaziyeti tetkik etmeki ikincisi ise iktısadi gidişimize ve” rilecek düzeni heıbıt etmektir. Vaziyet ne olursa olsun, her” hangi bir maddenin istihsalâtın! tahdit etmek müstahsil için ol* | duğu kadar satıcı için de faydalı görülmiyor. — Bizim — mallarımız: eğer harici piyasalarda yüksek fiat bulmuyorsa, bunun sebebini az kazancın doğurduğu para fik- tanında aramak lâzımdır. Yoksü: alâkadar kimselerin ısrar ile lediklerine göre, istihsal İIM, bizim istihsalâtımızı tehdit edecek bir mahiyet taşımayor. - BĞ e öiekar hei bi l v EL