BAâLKIN GÖ HALKIN.KU ren SAYUZz Z) Bulgar Gazeteleri “Sadece Türki- 3 ya, (Hususi) — Hey - etimizin hareke- ti sabahı çıkan M Bulgar tele- rl bir büyük kısmı bu siyasi temasın verdiği neticeyi o hülâsa ettiler. Söyledik- leri şudur: — Türkiye aramızda mevcut destluk muahedesi tec dit edilmiştir. İk- asadi meselelerin halli için de büyük bir âdım atılmıştır. Bizim için sade- ce ; Türkiyenin dostluğunu : mu“ bafaza © etmek kâfidir. Türk - Yunan misakına gelince, bunun Bulgaris- tanı istihdaf et- mediği hakkında Türkiye tara- fından verilen teminat memnuni- yetimizi müciptir. e. Hülüsa etmek lâzım gelirse ile a ağ neşriyat Klm, maamafih Yunanistana mütevec- İktısat Yeki Dün Geldi Celâl B. Haydarpaşada karşılamaya gelenler arasında İktisst Vekili Celâl Bey dün şehrimize geldi ve ii meb'uslarla birçok dostları tarafından karşılandı ve akşam üzeri uğrıyarak bir müddet meşgul oldu. onda bazi Bankasına Vekil Beyin şehrimize gelmesi üzerine İstanbul Ticarât ve Sanayi Odası idare höyeti dün fevkalâde bir toplanış ya; ışmıştır. Haber aldığımıza göre bu günlerde gin malümat etrafında mış vö Vekil Beye verilecek bazı li pa işlerinden bekl rının tetkik eyi olacağı tahmin edilmektedi: İstanbulun Eski Bir Derdi Açıldı Dün Hamallar Kesedarını Bıçakla Vurdular Cinayetin Sebebi: Ekmek Meselesidir yetle Bitti İstanbulda, hamallar ile kese- darları veya veznedarları ara- sında ara sıra gürültü çıkması mutat iken lehülbamd son aylar, hatta son seneler zarfında bu âdet sönmüş gibiydi, fakat maa- lesef dün ufak mikyasta patlak- verdi. İşte tafsilâtı ; Bir Omüddet evvel rıhtım şirketinde çalışan Rıza, göster- diği o uygunsuzluklardan (dolayı kesedar Ahmet Efendi tarafın- dan: çıkarılmış ve yerine başka bir adam alınmıştır. Bundan muğber olan Rıza, dün saat 4,5 da Kantarcılarda rast geldiği Ahmet Efendinin önüne geçmiş, kendisini tekrar işe almasını rica etmiş, Ahmet Ef. ( Devamı 9 uncu sayfada ) yenin Dostluğu Kâfi ii öy Bürlk? Câlit” “Böy “drkadaşımı- zın gazetemizde tefrika edilen ( Dün- külerin romanı ) eseri bitti, Muhterem (okurlarımıza Şakında başlıyacağımız yeni rTomanımızdan eY* vel pek boylarına gidecek bir büyük hikâye takdim ediyoruz. Bu hikâye de yazıları çok beğeni- len bir romancımızın kaleminden çık» muştır. Bugünden itibaren iç sayfamız» da bu macerayı okuyacaksınız. Hepinizi, genci ve ihtiyarı, herkesi alâkadar eden meraklı, korkulu, heye- caolı bir gençlik âlemidir. Mahmut Yesari'nin Yeni Eseri Osmanlı Borçları Meselesi Kat?'i- Paris 23 — Taksim (edilmiş Osmanlı borçları meclisi nezdin- de Türk mümessili harpten evvel- ki Türk istikrazları esham ve kuponlarının yüzde ellisinin dam- galanmak ve tediye olunmak üzere tediye edilmiş olduğundan itilâfın kat'i surette mer'iyet mev» kiine girmiş olduğunu bildirmiştir. Bir Adam 7 işleri telefonu: 202 Bir Yığın Kemiğin al Esrar ayni m Fiatı $ kuruş Kardeşini Balta ile Öldürdü A Eğimi Katil; “ Balta Değil, , Sopa » Diyor Gönen, (Hususi) — Armutlu köyü ile Geyikli köyü arasında yüksek ağaçlar fundalıklarla örtülü -Asmalıdere mevkiinden tesa- düfen geçmekte olan Musa isminde bir köylü burada bir yığın insan kemikleri görmüş ve derhal hükümete haber vermiştir. Bu ihbar üzerine Gönen adliyesi faaliyete geçmiş ve mahalline bir bey'et giderek tahkikat yapmış ve bu bir yığın kemiklerin iki ay evvel tegayyup eden Armutlu köyünden Çakır oğlu İzzetin olduğu tesbit edilmiştir. Tahkik hey'eti doğruca Armutlu köyüne gitmiş tahkikatı neticesinde İzzetin kardeşi Ziya tarafından öldürüldüğü Esasen Ziyada cürmünü itiraf etmiştir. Bundan birkaç ay evvel iki kardeş ipek böcekleri için askı kesmek üzere dağa gitmişler. Bu iki kardeşten küçüğü Ziya ağabeyisi İzzete bazı aykırı ve fena işlerden vazgeçmesini söyliyerek nasihat etmek istemiştir. Kardeşi- nin bu sözlerinden müteessir olan İzzet Ziya ile kavgaya tutuşmuş neticede Ziya ağabeyisini öldürmüştür. Askı kesmek üzere gittikleri dağda cereyan eden bu faciada Ziya'nın ağabeyisini öldürmek için balta kullandığı hatıra gelmekte ise de katil bunu inkâr ederek sopa kullandığını iddia etmektedir. Ceset tamamile çürüyüp yalnız ke- mikleri kaldığı için bu cihetten tespiti bittabi Ziya yakalanmıştır. miştir, Katil kardeş başlanacaktır. mümkün olama- Yakında muhakemesine Keyif | Veren Zehirler.. — e Bu Dava Bugü Bunun * Afyon kaçakçılığı tetkikat ko- misyonu, Cemiyeti Akvam sarayında toplanıyordu. de bu sırada uzun seyahatime başlamak üzere idim. Bir şeyden netice çıkarmak, bir işi başarmak, blânço yapmak isteyenler muhakkak ki başlangıç noktasına rüçu etmelidirler. Bütün konferanslar, komisyonlar birlbirlerine benzerler : At nalı biçi- minde büyük bir masa, bir rels, murahhaslar, cilbentler, raporlar, su dolü surahiler, bardaklar ve sandal- yeler.. Jin hiç değişmeyen bir dekor.. Bu er sandalyelerin oeksörisi boştu. Si yal Afyon tetkiki gibi bir mev- zuun ne çâzibesi olabilir? Murahhasların — önlerinde büştan aşağı rakamlarla dolu raporlar var: Mücadelelerinin neticesini bu rakam- lardan anlıyorlar. Konferansta en tuhaf nokta şu: Masanın etrafı, memleketleri, müca- inkü Müca- | > dele Şeklile Halledilemez Şeklini Genişletmek, Yalnız Zehir Satanla Değil, Aynı Zamanda Zehir Alanla Da Ciddi Ve İnsani Surette Meşgul Olmak Lâzımdır dele ettiklerini iddia ettikleri afetin möârkezi olanlarla dolu.. Hele bu zevati muhteremenin, bu müthiş zehirlerle mücadele için veri- len kararların altlarını bila tereddüt imzalamaları, tuhaflığı bütün bütün arttırıyor. Neler mi konuşuluyor?. İşte İngiliz murahhası. Limanlar. daki mücadelede gevşek davrandi- ğından doloyı Fransaya çatıyor. Ke- mali ciddiyetle ateş püsküren bu zat İngiliz Oo müstemlikelerinde, bilhassa Hindistanda, binleree dönüm arazide cayır cayır haşhaş yetiştirildiğini unus tuveriyor! İşte Fransız murahhas... Memle- kotinin her tarafında her türlü teda- birin alındığını iddia ediyor. Müdafa- asında çok hararetli olan murahhas Paris'in odiğer memleketlerden atı- lan kaçakçı elebaşılarına merkez olduğunu hatırına bile getirmiyor! (Devamı 11 inci sayfada)