Muvaffak Olamayız? Sofya Müzakereleri * Hayatta herkes muvaffak ol- Niçin manın — sırlarını enmiye çalı- Mavoffak :ıg'Bu :ııkıcıtlı Olamayız? | muvaffak olmuş adamların hayatlarımı tetkik eder. Bu sahada yazılmış yazıları okumıya çalışır. Kendi — muhi- tinde muvaffak olmuş kimsele- rin muvaffakıyet sırlarını anla- mıya gayret eder. Fakat bu bir taraflı tetkikte | ihmal ettiğimiz bir taraf vardır: Muvaffak olmıyanların niçin iflâs bttiklerini öğrenmiye Tüzum gör- meyiz. Edebi edepsizden öğren, di- '!Y ) Muvaffak olmak için kullanılacak silâh, takip edilen hedefle mütena- | sip olmalıdır: Tavşan atla avlanmaz, itle avlanır. Hedefini tayin etmeden oraya atılanlar, kullanacakları vamtayı bil- medikleri için muvaffak olamamağa mahkümdurlar. , İnsan gideceği yeri bilmezse, yürüdüğü yol önu birçok tehlikeli maceralara sürük- Üyebilir. Hedefinizi, yolunuzu, silâkınızı — evvek den tesbit ediniz. yenlerin hakkı vardır. Muvaffa- kıyetin sırrını da muvaffak olamı- yanlardan öğrenebiliriz. Avrupalı bir ruhiyatçı, geçen- de insanların niçin muvaffak ola- madıkları hakkında ilmi bir top- lantıda bir konferans verdi. Bu zat muvaffakıyetsizliğin sebeple- rini şöyle tasnif ediyor: Bir insanın hayali kesesinden büyükse, Bir insar itimat edilmiyecek kimselere bel bağlarsa, Eğlenceyi vazifeye tercih ve takdim eder ve masraflı eğlence- lere dalarsa. Kontrol edemiyeceği bir vazi- yette bütün kozlarını birden kul- lanırsa, Yarına bırakılması faydalı ola- cak bir işi bu günden yaparsa, Muvaffakıyetsizlik zaruridir. Bundan başka mütereddit, ka- rarsız, çok endişeli adamlar mu- yaffak olamazlar. Bir adam, dost tutmasını bilmez, insanlarla ko- nuşmasını beceremez, bir darbeyi metanetle karşılıyamazsa, karşı- sındakini yoracak kadar: geveze- Hik ederse, veya nefsine itimadı yoksa, bu adamın da muvaffak olamaması tabiidir. Bu zat, mete- lik yuvarlaktır gibi hakikatler söy- liyor. Fakat çoğumuz bu basit hakikatleri ihmal ettiğimiz içindir ki muvaffak olamıyoruz. * ” Ankaradan sonra Sofya. Sofga İsmet Paşa, zakereleri| ötedenberi takip ettiği sulh siya- setinde musırrane devam ediyor. Ankarada "yunanlılarla imzala- nan misak Bulgarları kuşkulan- dırdı. Yunanistanla müşterek hu- dutlarımızı, biribirimize karşı te- keffül etmekliğimiz, Bulgaristan aleyhinde yapılmış bir - ittifak zannedildi. Çünkü Bulgarlar De- deağaca inmek arzusundadırlar ve böyle bir anlaşmayı bu emel- lerine bir mani telâkki ediyorlar. Bu sebeple Sofya ziyareti ev- velâ soğuk bir hava ile başladı. Fakat İsmet Paşa bu yanlış telâk- kiyi derhal tashih etti. Bulgarlarla da aynı mahiyette bir misak imza- lamıya hazır bulunduğumuzu bi dirdi, bunun üzerine Sofya müza- kereleri dostane bir şekil aldı. Bu satırları yazdığımız daki- kada, Sofya müzakerelerinin ne- ticesini henüz bilmiyoruz. Fakat hiç olmazsa eski dostluk muahe- desinin tecdidine muhakkak na- zarile bakılabilir. Söfya ziyaretinin, Yunan mi- | sakı münasebetile Bulgaristanda kasıl olan suitefehhümü ortadan | kaldırması bile, kafi bir müspet l heticedir. SON, TELGRAF HABERLERİ Bulgarlar Ergeç Türk - Yunan Kombinezonuna Girecekler Heyetimiz Bugün Geliyor. Sofya 24 (Hususi)— Bulgar siyasi mahafili Tür- kiye ile yapılmış olan dostluk muahedesine çok büyük ehemmiyet vermekte Türklerin sözüne ve söylemektedirler. ile taraftarları o kadar kuvvetli değildir. Aklı erenler Yugoslavyanın Bulgaristanla teşriki Bulgarların bilâkaydü şart kendilerine tabi olmaları şeklinde telâkki ettiğini ileri sürenler dostluğuna — güvenilebileceğinini Bulgaristanda — Yugoslavya mesaiyi pek çoktur. Büyük Bulgaristan fikrinden vaz geçmiyen Bul- bu tahakküm — arzu- garlar bittabi Yoguslavyanın sundan infial duymaktadırlar. Bulgar siyasileri balkanlarda sulhün tcessüsü ve Bulgaristanın selâmeti için Bulgarların da Türk-Yunan kombinezonuna girecekleri fikrindedirler. Sofya 24, (Hususi ) — Başvekil İsmet Paşa bu teşrikimesai Hz.nin sabah Tırnovadan Varnaya hareket etmiştir. Tır- novada İsmet Paşaya ve refakatindeki zevata bü- yük bir misafirperverlik gösterilmiştir. Bilhassa güzergâhtaki istasyonlarda yerli Türkler tarafından Başvekil paşanın treni geçerken büyük tezahürat yapılmıştır. Başvekil Pş. edecek, şehri gezecek ve akşama doğru Yavuz zırhlısı ile İstanbula hareket edecektir. İsmet Paşa Yavuzda Bulgarlar şerefine bir ziyafet | Vemesi muhtemeldir. Varna 24 ( Hususi) — Yavuz zırhlısı Zafer ve Varnada bir müddet istirahat Kocatepe torpitoları gece limana geldiler, top atarak şehri selâmladılar. Bu sabah filo kumandanı ve İstanbul - valisi mülki ve askeri makamlarla belediyeyi ziyaret et- tiler. Gemide ziyaretler iade edildiği zaman yine top atmak suretile merasim yapıldı. Millet Meclisi Aybaşında Açılıyor Ankara, 24 (Hususi) — Millet Meclisi —aybaşında açılacaktır. Meclis binasında yapılan hazır- lıkların ikmaline - çalışılmaktadır. Hükümet meclisin ilk içtima- larında müzakere edilmek üzere beş lâyiha hazırlamıştır. Bunlar İsviçre ile mücrimlerin iadesi, Norveçle hakem muahede- si, hazerde devlet demiryollarında ve şirketlerdeki zabitlere taamiye ve iaşe zammı verilmesi, Ce- nevre'de yapılan — balina balığı avcılığının tanzimi, Sıvas Vilâye- tinin Darende kazasının Malatya- ya bağlanmasına dair olan lâyi- halardır. Üsküdarda Bir Dispanser Sıhhiye Vekâleti Üsküdarda Şemsipaşadaki Mihrimah medre- sesinde süt ve mektep çocukları için yeni bir dispanser açılmasına karar vermiş Sıhhiye Müdürü Ali Rıza Beyle Belediye Rcis Muavini Hâmit Bey bugün Üskü- dara geçerek medyreıeî yapıla- cak tadilâtı kararlaştıracaklardır İSTER İNAN İSTER İNANMA! “Perşembe günü Darülâceze civarında bir bendek | p. ,u) ve kaydına İmkân olmadığı cevabımı alınca içinde bulunan cesedin 65 yaşında " Sürmeseli - balıkçı Salih oğlu Ahmet ağa olduğu anlaşılmıştır. Ahmet ağa, Darülâcezeye müracaat emtiş, fakat bemen © gün İSTER İNAN İSTER İNANMA! Askeri Üakı'ni Ve Muallim Yetiştirilecek Ankara 24 (Hususi) — Heyeti Vekile, askeri muallim ve hâkim yetiştirilmesine ait yeni bir tali- matnameyi tasdik etmiştir. Bu talimatnameye göre, as- keri muallim ve hâkim sınıfına lise tahsilini bitirmiş olanlar, askeri İlise ve orta mektep- lerle Harbiye ve muadil as- keri mekteplerde - tahsilde iken resmi arızasi zabit olmıya elve- rişli olmayıp ta muallim ve hâ- kim sınıfında — istihdama elverişli olan talebeler alnacaktır. Talimatnamede askeri muallim ve hâkim sınıflarının mütehassıs derecelerine girecekler için ayrı ayrı yaş hadleri kabul edilmiştir. Bu suretle seçilecek talebe Harbiye talebesi gibi hukuka malik olup her sene ihtiyaç nisbe- tinde tesbit edilecek kadrolarla Harbiye mektebi kadroauna ilhak edilecek, Ve mensup oldukları mektebe gidemiyerek orada yatmış, olduğu için gece ölmüştür.,, Gemlikte Bir Kızın Ölümü Uzun Boylu Tahkikata Yol Açtı Gemlik, 24 (Hususi) — Ericek köyünde bir kızcağız ölmüş, fa- ket bu ölüm büyük bir heyecan tevlit efmiştir. K Ölen kız yirmi gün evvel kırda bir kadın tarafından dövülmüştür, Kız bu dayaktan yirmi gün sonra Öölünce ebeveyni dayaktan öldüğü iddiasile Müddeiumumiliğe müracaat etmişlerdir. Bunun üzerine — kaymakam, müddei umumi ve doktor gelmiş- ler, kızı muayene etmişler, döğen kadım da sorguya çekmişlerdir. Fakat — yapılan — muayetede kızın zatülcenpten öldüğü - tesbit edilmiş ve ihtiyar kadın serbest bırakılmıştır, devam ettirileceklerdir. Meslek tahsillerini muvaffaki- yetle bitirenler ihtiyat zabitleri kanununa tevfikan ihtiyat zabiti yetiştirilmek üzere ihtiyat zabitleri mektebine — gönderilecekler — ve mektebi ikmalden sonra 7 inci sınıf askeri hâkim veya muallim- liğe tayın olunacaklardır. Esasen ihtiyar ve hasta Sözün Kisası Kırtasiyeciliğe Hürmet Zaruridir * * Dünyada en çok şikâyete se- bep olan şeylerden biri de şüp- hesiz resmi dairelerdeki kırtasiye- ciliktir. Her hangi memlekette ve her hangi devirde olursa olsun hükümet kapısında bir işi düşen herkes muamelenin çokluğundan mutlaka şikâyet eder. Böyle olduğu halde kırtasiye- cilik hiçbir. devirde, hiçbir mem- lekette — kaldırılamamıştır. Her memlekette yeni bir idare rejimi kurulduğu vakit çıkarılan progra- mın en başlarında - kırtasiyecili- ğıin kaldırılması maddesi görülür. ler büyük memur yerine oturun- ca, gazetecilere söylediği ilk söz- lerden biri kırtasiyeciliği ortadan kaldırmak niyetine dairdir. Fakat seneler geçer, büyük memur ye- rinden kalkar, kırtasiyecilik yine bakidir. * Niçin? Diye sormıya hacet varmı? Bukadar şikâyetlere ve izalesi için gösterilen bukadar iyi niyetlere rağmen yerinde kalan şey lâzım ve zaruri demektir. Eski adamlar: “ Söz torbaya sığmaz | ,, derler, her iş için kâ- ğit isterler veya kâğıt hazırlar: larmış. Şimdi hükümet işlerinde tor- ba yok, fakat onun yerine dos- yalar var. Dosyalara girecek kâ- git lâzım. Kırtasiyeciliğin devamına se- bep, hükümet işlerinde mes'uliyet kaidesinin devamıdır. Bu kaide- nin kaldırılmasına imkân olma- dığı için kırtasiyecilik te kak kamaz. Z Zaten kırtasiyeciliğin bazen faydası da vardır. Yapılamıycaak işlere menfi cevap verilemediği vakit, kırtasiyecilik imdada yeti- şir. Şimdi dairelerde ne diyorlar, bilmiyorum amma. Eskiden yapı- lamiyacak - işleri uzatmı; 5 ıned;euyı dıgleı:ıek t ılzıiu'di.ıd Bunun güzel bir misalini eski devirde Şürayı Devlet Reisi olan Sait Paşadan duymuştum: K Sait Paşa, o zaman “ Cezair Bahrisefit ,, denilen adalar vilâ- eti valiliğinde iken merkezi olan ğıkıı'd.ı otururmuş. Namık Kemal Bey de Rados Mutasarrıfı imiş. Bir gün Rados adasının sula- rından geçen bir vapur fırtınadan kayalıklara — çarpar, a Yolcularını kayalıktan şehire ka- dar getirmek için çok zahmet çekilir. Kemal Bey ateşli muta- sarnf, — derhal vilâyete telgraf çeker. O kayalıklardan — şehre kadar bir yol yaptırılması için müsaade ve para ister, Buna olmaz, denilse Kemal ' bey valiyi hamiyetsizlikle itham edecek, müsaade edilse, lüzum- suz yol. Bir daha vapur, bıhlı'ıı o kayalıklara mı cak? ye dökmelî:rr:lun. g Sait Paşa derhal: — Pek münasip, bu yola ne kadar masraf gidecek. Hemen tahkik ettiriniz.. Diye cevap verir. Kemal Bey elindeki mühendisleri kayalara çıkartır, hesaplar yaptırır. Valiye bildirir. Bu sefer “bu yolun ne kadarı taşlıktır, ne kadarı düz ovadır?,, Diye sorulur. Üçüncü bir defada “verilecek paranın ne kadarı taş- lıklardaki kısma, ne kadarı düz ovadaki kısma sarfolunacaktır?,, Suali gelir. Kemal Bey de: — Gördünüzmü dikkatli va- liyi? diye memnun olur. Fakat araya başka- işler karı- şır. Mutasarrıf ta, vali de — yolu unuturlar.