ŞEN GÖNÜL S eRi — Dede Sultan gibi sen de zorlu idin. Beni kucaklayıp mey- baneye doğru uçururken yüreği- me bir alev aktığını duymuştum. Bu alev, senin teninden çıkıyor- du, benim damarlarımdan dola- Hıp yüreğime sızıyordu. Bir yas- tığa baş koyduğumuz için artık saklamam. O gece omuzundan inmek istemiyordum. Sırtınday- ken gümüş tekerlekli hünkâr koçosuna (arabasına demek) bin- miş gibi hazalıyordum. Gözüm kapalı, yüreğim açık idi. O açıklıkta güllükler, süm- büllükler görüyordum. Beni mey- hane eşiğinde sırtından indirince Üç şerefeli minarenin ta âlemin- den yere düşmüş gibi acı duy- dum. Fakat ses çıkaramadım. İçerde Zorlu Dedeyi görünce ilkin sevindim, sonra onu unutup yine seni dinlemiye koyuldum. Ne tatlı sesin vardı. Her sözün taşa çarpan çelik gibi çınlıyordu. Dedenin sana padişahlık gibi birşey — bağışladığını — duyunca içim sızladı. Çünkü sen okadar yucelirsen ben seni göremezdim. Onun için Dedenin eline sarıldım, bana da bir şey vermesini iste- dim. Ben onun yüreğimi görece- ğini umuyordum, seni bana vere- ceğini bekliyordum. O tuttu, ba- na “Şen gönül, verdi. Sensiz kalırsam gönlüm nice şen olur- du ?, İşte ben bunu düsünüyor- dum, yanyan seni süzüyordum. Sonra Bostancılar geldiler, sana saldırdılar, İçim altüst oldu. Yar- dımina koşmak istiyordum, diz- kerim tutmuyordu. Lâkin sen bir aslan kesilmiş- tin. Pençeni kimin yüzüne çarp- san hurduhaş ediyordun. İşte o vakit, seni bir kat daha sevdim. Sen babama — benzemiyordun. Kardeşime benzemiyordun. Hele beni nikâhladıkları Mızmız Çele- biye hiç benzemiyordun. Sen ulu kişi idin, beni yakmıştın, düşmanlarını da yıkmıştın. Yeni güvey, bir çanak şarap içti : — Elinde, dedi, bir de saz bulunsa iyi bir âşık olacaksm. Ne topla söz söylüyorsun! — Söyliyen bensem söyleten sensin. Sen olmasan ben dilsiz kalırım. — Hele sen imam evini an- lat. Orada ne yaptın? — Gündüzleri seni amıp ırla- dım (şekı söyledim demek), ge- celeri boyıştum. — Boğstun mu? ü Bo.iuş—.m ya.İmam edep- sizdi. Benim yatç yanık ırladığımı duyunca başı açı. yosma sanmış. Başladı çevrem Syrem dolaş- miya, — ilkin —aldırı, tmedim. Sonra: “ Bülbülüm, &el bül- bülüm,, diye söylenmeye irisince ağzının payını verdim. Sipahi Ahmet, içinde öfki , ve kinler kabardığını belli etm. miye çalışarak sükünetle sordu: Kânunusani 2 |Amerikan Haydutları | Hakikaten Baş Belâsı Kesildiler — Anladım kızım, sen benden temizsin! — Nasıl verdin? bir muşta indirdim, iki dişini — Senin Bostancılara yaptı- | boğazına gönderdim. O gece bir ğın gibi davrandım, “ Ya hey!,, | daha görünmedi. diye herifin iki dudağı ortasına ( Arkası var ) Almanyada İşsizlik, İlâcı Bulunmıyan Elim Bir Nevyork — Amerika — ceza işleri şubeşi, Amerikadaki hay- dutluk vak'aları hakkında şayanı dikkat bir rapor — hazırlıyarak hükümete vermiştir. Bu rapora göre Amerikada faaliyet göste- ren şerir, — fennin terakkisi ile mütenasip — surette hareket et- mektedir. Meselâ, son aylarda, Şikagoda işlenen cinayetlerden sekizinin zehirle yapıldığı tahak- kuk etmiştir. Bunlardan ikisinde öyle bir zebir kullanılmıştır. ki, müttehassısların bütün gayretine rağmen bu — zehirlerin — mahi- yetini tayin etmek — mümkün olmamıştır. Çünki bu zehirler, ölülerin vücudunda gayet hafif bir iz bırakmışlardır. Eğer cani- ler cürümlerini itiraf etmemiş ol- salardı, her iki ölüm vak'asının da bir cinayete atfedilmesi çok müş- kül olacaktı. Bu vak'alar üzerine Şikago zabıtası gayet ciddi tah- kikat yapmış ve şehirde, haydut- lara zehir tedarik eden gizli bir müessesenin mevcut — olduğunu anlamıştır. Fakat bu müesseseyi meydana çıkarmak mümkün ol- Diğer bir vak'anın kurbanı da seyyar bir tiyatro artisti ol- muştur. Bu biçare, bir gece ev- vel bazı arkadaşlarile — şiddetli bir münakaşaya girişmiş, ertesi sabah odasında kurşunla öldürül- müş bulunmuştur. Caniler, biçare adamın Üzerine bir ağaca çı- karak ateş etmişlerdi. Fakat atılan kurşunlar, sessiz. bir tabanca vasıtasile atılmıştı. Kurşunlarının içinde pek az bir miktarı bir in- sanı öldürebilecek zehirli gaz vardı. Maktul, atılan korşunla bu kurşunlardan çıkan zehirleyici gazlarle ölmüştür. Diğer bir hâ- disede de, cinayet vasıtası olarak kullanılan bir radyom parçasıdır. Maktule, akrabasından biri, ta- şında radyoaktivite bulunan bir yüzük hediye etmiştir. Fethimeyt ameliyesi, vücutta birtakım ya- nıkları meydana çıkardığı için ölüm sebebi bu yüzüğe atfedil- mektedir. Amerika zabıtası, fen- nin en son terakkilerinden istifa- de eden bu haydutlarla amansız bir mücadele programı hazırla- Hasta_hk _Halini Aldı (Baş tarafı 6 inci sayfada) kalmış binlerce serbest meslek erbabının vaziyetlerini tasavvur edebiliriz. Bunların iyi günden kalmış biraz ihtiyat akçeleri var- dır, sokağa temiz pak çıkarlar, fakat bu görünüş servetlerinin son kırıntılarını teşkil eder. İşte yüksek ve orta tabaka bu hal- dedir. Hakiki Sefalet... Halk tabakasına gelince, asıl sefalet bunların arasındadır ve fe- caati istatistiklere bırakınız, haya- lin de fevkindedir. Rakama dik- kat ediniz ve yalnız Berlinde yarım milyon işsiz amele vardır. -Bunlardan (350) bini erkek, mütebakisi kadındır. Bu felâket- zedelere birinci derecede hükümet ikinci derecede de belediye yar- dım etmektedir. Bu yardım ise beher şahıs için azami iki buçuk aya mun- hasırdır. Almanlar kendilerinin mümey- yiz vasfı olan teşkilâtçılık ile bu yardım meselesini gayet iyi bir şekilde tanzim etmişlerdir. Herkeste Bir Vesika... İşinden çıkarılan bir amelenin yardım görebilmesi için hükü- mete müracaat ederek ismini kaydettirmesi, mukabilinde bir hüviyet varakası alması şarttır. Bu hüviyet varakasının yirmi tane kuponu vardır, yardımın her defasında bu kupon kesile- cektir. Yakin zamana kadar amele arasında hükümetten yardım bek- lemek çok ayıp telâkki edilirdi. Fakat bugün Gormanns trasse bu vesikayı almak istiyen biça- relerle hıncahinç doludür. * Hükümetin bu yardım san- dığından başka bir de “İş bul- ma evi, vardır. Amele hükü- metten yardım gördüğü bu iki buçuk ay zarfında mutlaka İş bul- ma evine uğramıya ve kendisine verilen herhangi bir işi kabul etmiye mecburdur. Aksi takdirde yardım — derhal kesilir. Fakat yarım milyon halka iş nasıl bulunur?| * İş bulunsun bulunmasın iki buçuk ay sonra yardım kesilir. siz ve parasız kalan biçaremin yapacağı, o zaman belediyenin veya hayır müesseselerinin iane- | sine iftikar etmek, nihayet “gece ilticagâhı,, da ismi verilen günlük darülâczelere müracaatte bulun- makatır. Fakat maalesef orada da yer mahduttur, bedava yatak ve bedava çorba ancak bir iki gün verilir. Sonra... Bugün yalmz Berlinde kışın kara gününü nasıl geçireceğini düşünen yarım milyon bedbahtın kendilerinden ekmek bekliyen aileleri efradını da hesap ederse- niz ıstırabın derecesini anlarsınız. Yeni Neşriyat: Tavukçuluk Mecmuası Ev İktısadiyatında çok mühim rol ifa eden tavukçuluk ve tav- şancılık ve arıcılıktan behseden ve arı ve kümes hayvanları ye- tiştirme cemiyeti tarafından An- karada neşrolunan ( Tavukçuluk ) mecmuası okunmiya İâyıktır. Şu buhranlı günlerde köylü- | lerimize yegâne fazla para geti- ren yumurta olduğu düşünülürse tavukçuluğa verilecek ehemmiyet kendini — gösterir. Tavukçuluk mecmuası bu hususa iyi bir reh- perdir. — Senelik abone bedeli (120) kuruştur. Holivut Mecmuası Holivut'un fevkalâde nüshası | 44 sayfa ve 54 artist resmi ile Avrupa — mecmualarına — muadil bir surette intişar etmiştir. Foto Süreyya Aylık salon mecmuası sekiz sayfa Fransızca ve pek - zengin münderecat ile büyük kıt'adaki tabloları ile intişar etmiştir. DNO: mıiştır. —— Bagün akşara — İŞTAMSUL RELEDİYESİ MAYA Tt lllll l“ iş ADAMI — 'N Oyundan sonra hususi tramvay S. Gantillon Tercüme eden: Altı yaşından aşağı olan ço- cuklar tiyatroya kabul edilemez. mamıştır. ŞIK Sinema Mevsimin an güzel filml olan Küçük Daktilo Mary Glory ve Jean Murat tarafından Bugün ve yarın son günleridir. Geç kalanlara son - firsat İSİYAHLI KADININ . K OKUSU Her zamandan fazla şaşırtıcı ve şayanı hayret olan MARLENE DIETRICH'i 27N0 CASUS daha muhteris Bedrettin B. son filminde göreceksiniz. GLORYA SİNEMASI Yeni senenin ilk programı olarak e Bu akşam ı flimini lıgm ediyor. (ATLANTİK) filminden daha müessir - (DAVİD GÖLDER) filmin- den daha heyecanlı - E. A. DUPONT'un bu şaheserl GİNA MANES ve DANIEL MENDAIİLLE tarafından temsil edilip sizlere ikl saatlik teesasür ve heyecan geçirtecektir. Yerlerinizi tedarik ediniz. Tel. B. O. 1656 Şehzadebaşı MİLLET tiyatrosunda 3 Kânuunusani Pazar günü akşamı Büyük sahneye san'atkâr N A Ş İ T B E Y İ N intisabının YILDÖNÜMÜ ŞEREFINE emsalsiz büyük program: Bilâmum mukallitlerin müftehiren iştiraklerile “ZUHURİ KOLU,, ile geçmiş zamanlarda büyük fedakârlıklarla * ibzar olunan HAMAM EĞLENCELERİ 3 saatlik mufassal kârı kadim orta oyunu. Türkiye «es kıralı (HAFIZ BURHAN BEY) ve İzmir ses kıraliçası (MEDİHA SUZAN) H. ve saz heyeti yeni varyete, raks ve teganni beyeti, mütenevvi eğlenceler. 6 OCAK ARKADAŞLARI Yakında MAJİK'te başlıyor. Ğ. V. Pabst'ın Fransızca ve Almanca şaheseri. ,