ag | Bir Deniz Efsanesi İ SİRYUS VE AYSIN n Ss F Ya za Hani Toroslardan bu gece için bana fundaların kokularını yetiş- tirecektiniz.? Ne oldu kanadınız mı kırıldı rüzgârlar ?.. Haydi Itsran- ealardan dağ rayihalarını üzerime sürün, yosunlarıma sindirin ve uzaklaşın.. Bu gece cildimle oynaş- mayın.. Haydi siz de balıklarım kayalıkların içindeki oyuklarınıza çekininiz. Bu gece ayla buluşaca- Birden Marmara bir kadın gibi darıldı rüsgara.. Mahmurlaştı.. Genç dul. İşte nazlı tebessümler.. Ay hem ayna, hem pudra hem dost,. Duramıyor Marmara yerinde adeta şehvetle mahmul.... Bu gece ay çok parlak ve çok temiz.. Marmara süsünü eksik bul- du. Sandallar istedi. Aya yalılardan bakmayınız.. Mehtabı yalılar yalar.... Kör gözlerile kâparak ışıkları Hülyaya dalar.. Ta fecredek.. Diye mısralar döküldü işıklı uzanan dilinden Marmaranın., Açıl- dı sandallar ve çiftler sazları ile.. © Sayamaz felek ol aşıkları.. Haddi yok sarmalayıp saranın. Yok Marmara yok.. Açıl girin- tilerinden kendine bu gece bir eş 819. Ay yavaş yavaş indi semadan.. Gür lepiska saçları çıplak omuz- larına dökülmüş yazdan kırılan bir tidan düşünür mahzun bir kayanın üstünde durur gördü. Işıklarinı bir sütun gibi teksif etti onun üzerine, Ve gecenin sükutu içinden uzayıp giden aşk katarlarıni birbirine ek- siz bağladı. O huriyi çekti halesine. . Ona rengine denizler güneş verdi, Hırçın sesini şimal rüzgâr- larından aldı, Güzelliği uzak di- yarların göllerinde yetişen nilüfer çiçeklerinden kuğulardan gelam- larla vücud buldu. 268 — Servetifünun — 2409 U A T G Köpükler asırlarca uğraştı onun muntazem dişlerine renk için, Pur ha tarhasa tırmanırken attığı taş- lar (“misali Ayşın saçından bir tel kopardı denize attı. Onun mihra- cımı teşyie yükselen martılardan biri saçı denize düşmeden kaptı.. İşte deniz kızı o anda vücuda geldi. Deniz kızı Marmaralıdır. Onu ilk gören gemisi bir İmralılı idi. Onun sesini ilk duyan şair Truvalı Ama Ömerdi.. Ve sonra onu oku- yan Bayron Atlas kıyılarından * Akalılar ve Sizik medeniyetini seyri: için Ege sahillerinden Istan- bul surlarına kadar sakat bacağını sürüttü. Zamanında deniz kızı ne Akde- nize o nede Karadenize çıktı, O- nun saçlarının civadralarının altın- dan binlerce mil mesafeye taşıyan önun vurgunları denizcilerdir. Aradan iki yıl geçmişti. Artık ay sevdalı rengini yalılardan onu çekip aldığı kayalardan ayırmı- yordu... Fakat bu iltifatlar onu eğlemiyordu. Ay hilaline dünyadan çaldığı bebekleri getirdi. Bunlar başların. da ufak defne dalları taşıyorlardı. Dilberi eğlendirmeğe gelmişlerdi. Onu sallıyorlar, ona şarkılar ninniler söylüyorlar. Onu hale bah- çelerinin İâlelerine yatırıyorlar. Nefeslerile tatlı serin rüzgârlar ya- ratıyorlardı. Ufak pembe ağızlarından binbir bakir nağmeler aktı.. Ayşın gülmedi... Ay bir hayli çekildi arzdan.. Ve bulutların üstünden kaydırdı renk- lerini.. Munis dilber o karasevdalı ak çehreye yüz vermedi. Bir hilaldı yine, ve yine defne dallı bebekler onu &allıyorlardı. Birden ayrıldı aydan Ayşın ve ken. 19) Furrha : Garbın Nuhu Deukalion- un karssıdır. il R G I N disini koyverdi kâinatın boşluğu- na, Gecelerie geçti içleri geçmiş burçların geçidinden, Arıyordu, Eğeli levend nişanlısını arıyordu. Oryon tarlasina diştü Siryus birden parladı. İşte o gün bu gün Siryus semanın en parlak yıldızıdır. Arap şairleri asırlar boyunca kainata şiirler okudu Siryus ismiy- çin've Şüeraiyemani dediler, Di- vanlarından gergef işleşip etrafına ördüler.. Siryuse ay düşman ve rakiptir. Ayış içli ağlayışına hilalinin sakinleri, hilali ihata eden melek- ler gibi safısaf olmuş saf bebekler içleniyor. Ay garip bir sevdaya büründü. Rengi sarardı. BSiryuse Egeli bahadır dosttur. Ayşını görmek için mezar Selvile- rinden Ay aşkın girdaplarından süzülmüştür. O sevdayı mutlaka ile devreder sarhoş ğibi alemin derununda,. İhtiyar aşık meczup tanıdı bir gece Egeliyi o koyda.. — Devamı 275 de —