10 Eylül 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

10 Eylül 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Konuşmalar)| Şirde Ne Yapmak İstedim ? 5 | Yazan: Halid Fahri Ozansoy| re Bak, büsbütün ortalık karardı.. Bir yarasa Kanat çırptı duydun mu geçerken pencereye! Haydi, söyle kalbinde gizlediğin kederi!.. Ne dedinf., Son defa mi geldint.. Veda için ha... Kalbim böyle çarparak bekliyorken seni ben Bang, nasıl getirdin bu acıklı haberi? Susma.. susma.. devam et.. demek seni bir daha Ne kollarım saracak, ne gözlerim görecek... Yalan.. yalau söyledin değil mi yaf... Bu, gerçek Öyle mi.. Gideceksin.. mecbursun ha., ailen, Yavrum.. anladım.. yeter,. yeter.. artık anişstme.. Fakat şu kollarını gözlerine kapatma: Ağlama, ah ağlama, buna tahammülüm yok... Gideceksin öyle mi?,. Fakat söyle.. nereye? Hangi şehref.. Buradan pek çok uzaklara mı? Susuyorsun.. peki, sus.. sus, sevgilim, yaramı Son gözünle ihtimal büsbütün kanatırsın... Ellerin hâl& soğuk.. sokul ateşe.. ısın! Bak, dışarda kış sonu bir bahar gecesi var, Başbaşa ağlaşalım böyle sabaha kadar, Yarasalar son defa çarparken pencereye... İhtiras, ihtiras... Bu uğurda ne kanlar döküldü? Beşer, maddeden sıyrılamıyor ki bu ihtirastan kur- tulabilsin. Kültür ve terbiye, nihayet, mağara dev- rindeki babalarımızın bizde yaşıyan irşiyetlerini bir dereceye kadar kapatıyor ve san'at heyecanı adi he- yecanların üstünde renkli ve giirli bir alev yaratıyor. Fakat Freud'ün psikanalizmine temel taşı teşkil eden refulömauları ve “libido, yu kim inkâr edebilir? İş- te Balkouda Saatler'den şimdi okuyacağım şiir bu fikrin etrafında örülmüştür: i Balkonda Saatler IX Balkonda aşka dair bir kitap okuyorum : Bin ihtiras levhası açıyor gözlerime Belkıs, Kleopatra, Mesalin ve Salome! Bir busesi insanı ölüme süren kadın, Zevki için binlerce erkek üldüren kadın Sanki canlanmış gibi kendimden korkuyorum. Bugün de ayni şehvet sarhoşluğu var bizde. Ayui arzu sinerek yaşıyor içimizde ; Hepimiz ya öldürmek, ya ölmek istiyoruz. Bazan çıplak bir bacak, çıplak bir kol, bir omuz Bize unutturuyor gece olacağını, Salome'nin bir kafa uçuran bıçağını ! Ve nihyet her şeyin bir ademe intikal etmesi fik- Ein. Abdülhak Hâmidin büyük ıstırabı bundan doğ- 198 — Servetifünun — 7403 muştu, halledemediği bu siyah ve korkunç muam* madan... Halbuki bütün atomlar, boşluklarda aşk ile birbirlerine atılmışlardır. © haide belki de bir teselli kalıyor : kaybolan atomlar yok, yalnız başka gekla intikal eden, ses olan, ziya olan mevcutlar var. Sey- gili de öyle... Ne yazık ki bir gün o da kaybolacak ve fısıltışı,,, Fakat şiiri okuyayım daha iyi... Balkonda Saatler Xx Gel, balkonda geceyi dinliyelim seninle ! Sanki bütün tabiat içinden yalvarıyor. Aşk içinde atomlar birbirini arıyor. Gizli müphem sesleri, fısıltıları dinle | Her şeyde bak ne sonsuz visal iştiyaki var, Ondan dudak dudağa sanki bu fısıltılar ! Buhlar gibi örtülen semalar genişlemiş, Gece gözyaşlarile yıldızları işlemiş, Ayrı düşen nazarlar ağlıyor dört ufukta | Sen de yıldızlar gibi bir akşam solacaksın. Güzel kadın, ne yazık, sende kaybolacaksın, Ve senin de fısıltın dnyulacak boşlukta ! Adem kokusu yalnız bu kadarla kölmaz. An olur, bizi, e ebedi yoklukta bir ilâh gibi hükmelmek ear- zusuna kadar şürükliyebilir. Buna bir küfür değil, bir dehşet hissi diyebilirsiniz. Yokolma Ömrümün halkaları çürüyor günden güne Bir zindanın dibinde paslanan zincir gibi. Yokolmak istiyorum çıkıp gökler üstüne, Yokolmak, hafiflemek boşlukta Esir gibi. Orada ne vucudün, ne ruhun ağırlığı ! Ne küçük bir hareket, ne gizli bir tilreyiş | Azapsız bir hayatın ebedi sağırlığı ! Orada ne saadet yıldız gibi eriyiş ! Bir ışık beklemeden doğacak güneşlerden Yokolmak, zerre zerre, damla damla yokolmak Bir tüy kadar hafifçe kanatlanıp bu yerden Sun gurubu andıran bu akşamla yokolmak ! Ne saadet. ne sükün! kıvrılıp cenin gibi, Bu ağrıyı duymamak zalim kafatasında ! Senin gibi hükmetmek, ey ilan, senin gibi Kâinatın hududu gelmiyen noktasında |

Bu sayıdan diğer sayfalar: