10 Eylül 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12

10 Eylül 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Sisfan ZWEİG | PERİŞAN HİSLER Ziya YAMAÇ | |27 Bu mayonun omuza geçirilen kısmıydı. Gayri ihtiyari gözlerim, güneşte kızarmış, dert bir nar gibi duran sol memesine kaydı. Bir sa- niye kadar gözlerimimi oradan &- yırmadım. Bu beni şaşırımağa kâfi geldi. Titriyerek ve mahcup bir vaziyette kolunu salıverdim. Yüzü kıpkırmızı keslimiş, yan dönerek kopan kısmı bir iğneyle iliştirme- ge uğraşıyordü. Bir kelime bile söylemeğe muktedir olmak&ızın ona bakıyordum. O da süküt ediyordu. Bu anda aramıza sağır, boğucu bir sükünet çökmüştü. w .. Allo... Allo... Nerede kaldı- nız * Uzaktan akseden bu sadalar şimdi Adacığa varmışlardı. — Şimdi geliyorum diyerek hemen #uya atıldım. Başıma yeni bir iş çıkar diye adamakıilı kork- muştam. Suyun içinde birkaç takla attıktan sonra kendimi ceryana salıverdim. Serin ve berrak su der- hal kanımın tehlikeli kızgınlığını teskin etti, vücudumü daha tatlı bir hisle garketti, Derhal rakip çifte yetiştim ve çelimsiz bir adam olan doçenti bir sürü müsabakaya soktum. Tabii bunların hepsinde ben galib çık- tıp. Sahile döndüğümüzde kadın. ların giyinmiş olarak bizi bekle- diklerini gördük, Hemeu getirdi. “Bimiz nevalelerle neş'eli bir sofra kurduk. Fakat teati edilen şaka- ların bütün hoşluğuna rağmen, biz ikimiz gayri ihtiyari birbirimizi kolluyor, samimi olmaktan çeki- niyorduk. Öğleden sonrayı yeni bir sandal yarışıyla pek çabuk ge- girdik. Fakat sporun verdiği he- yecanlı harareti daima tatlı bir istirahatle yatıştırdık, Yavaş yavaş şarap ve güneş kanımıza işlemeğe başladı ve hissiyatımızı depregtirdi. 702 — Şervetifünun —-2403 Doğentle dostu gözlerimizin önün- de aşırı el şakaları yapmağa baş- ladılar. Biz buna göz yummak mecburiyetindeydik. Onlar bariz bir surette birbirine yaklaşırlarken biz bilâkis uzaklaşıyorduk. Yolda da, iki yaramaz, kasten arkada kalıyorlur serbestçe şakalaşabili- yorlardı. Miz gitgide soğuyan bir mükâlemeyi güç belâ devam et- tiriyorduk. Nihayet kendimizi tren- de görünee hepimiz ferahladık. Nişaniılar mevcut bir gecenin zevk- lerini tahayyüle; biz ise bu müş- kül vaziyetten kurtulduğumuz için seviniyordu Doçentle dostu bize eve kadar refakat ettiler. Merdivenleri çıkar» ked yalnız kalmıştık. İçeriye girer girmez içimde tekrar onun 8zap verivi mevotıdiyetinin hasreti can- iandi. “Ajrp'bir.dönse, diyordum. Kadın ganki/giğlbiç çekmemi duy- muş gibi 4, »— Bakalım dönmüş mü 9 diye söylendi; ; Birajı derin bir sükünet kap- lamıştı.. Odaşıpda bütün eşyalar game Kızışan hisleri- maa tesiile onu koltukta bitkin xe meyus görür gibi oldum. Fakat .kâğıb, yağına: pi sürülmemişti. Onlarda, benim gibi bekliyorlardı. İçimi, tekrer keder sardı. Niçin kaçmıştı 1. Neye beni yalnız birak- muştı £ Kıskançlık dolu bir şiddet içimden boğazıma doğru yükseli- yordu. Fena. bir şey yaparak onu küçük düşürmek, utandırmak ar- zusu tekrar canlanır gibi oldu. Karısı arkamda duruyordu. Birdenbire; * © —> Yemeği beraber yiyeceğiz, değil mi diye sordu. Sonra <Bu gece yalniz kalinamalısın», dedi. Boş odamdan, merdivenin gıcırtı- larından, içimi altüst eden hatı- radan korktuğamu nereden bili- yordu! Benim her düşüncemi, ber adi.niyetimi seziyordu. Kalbimde ayaklanan manasız kinden, kendimden utamyordum. Davetini reddetmeyi arzu ediyor- dum. Fakat cebin rohlu olduğum için bunu yapamadım. pd Buna sebep yapmacık bir ah- lâk telâkkisi, hicap, veyahutta edep değildi. Ayui zamanda bunun karanlıkta işlenen bir hırsızbğa benzemeside bundan çekinmeme bir sebep teşkil etmiyordu. Ancak bu gibi anlarda hemen hemen bü- tün kadınların kocalarına ait en küçük sırları bile ifşa etmeleri bu işten ikrah etmemem kâfi geliyor- du. Böyle zamanlarda her birinin birer Dalilla kesildiğini, aldatmak- ta olduğu kocasının en mahrem sırrını - iktidar veya zaaf - yaban- cllars açtığını biliyordum. Bir ka- dının kendini teslim etmesi değil de, bu münasebetle, slelekser ken- dini haklı göstermek maksadile bihaber kocasının. gizli hasusiyet- lerini, yabancı bir teceşsüse, insaf- me bir istihzaya teşhir etmesi ba- ua aldatmanın, iğrençliğini hatır- İatır, Hudttsvuz bir nevmidinin tep Yvikile kendimi ilkönce merhamet, sonra aşkla dolup taşan kolların arasına terkettim. Bu hadiseyi bugün hayatımın en gefil safhası telâkki etmiyorum. Hayır, bu ar- zumuz hilâfına adeta gayri şuuri, bir yuvarlanıştan başka bir çey olamaz. Rehi ikraha garkeden şey, halâ vücutlarımızın harsretini mu- hafaza eden yatağın içinde onun hususiyetlerini anlatmağa; karı koca hayatlarının en umulmaz sırlarını açmağa, müsaade etmem- dir. Kocasının, ondan senelerden beri kaçındığını anlatmasına; te- mastan çekindindiği bildirmesine; kapalı imalarda bulunmasına niçin müsaade ettim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: