EDEBİYAT GAZETESİ Bütün neşir vasıfoları arasında, işinde : şiir, makale, hikâye ve kronik toplayan, edebiyat gazetesi, en mühim olanıdır. Çünkü devrinin hasasiyetini şilr- de, tefekkür ve zekâsını makalede, hususiyetlerini hikâyede ve espni: sini kroniklerde icin mıştır, Bundan ötürü edebiyat gazetesi, adı ne olursa: olsun, amatörlük çerçivesini aştığı andan itibaren bir varlık, o devrin bir kartviziti şeklini almıştır. Ayni zamanda intişar eden ede- biyat gazetelerini, yan yana getirerek tam bir ei teşkil edebiliriz an O e duhül edip, onu bir bütün basri öetiyabiiriz. Tek olarak ele alınan edebiyat gazetesi o devrin ancak bir köşe- sinden bakan penceredir. Bütün sanat ve tefekkür hamlesini üzerine yüklendiğini ilân ederse, gülünç olmaktan öteye geçemez. Geçen- de de söylediğimiz gibi edebiyat gazetelerinin de, sanatkârlar gibi şahsiyetleri vardır. Buda, ancak, be- yan ettiği hakikatler nispetindedir. Kadrosuna kıymeti olan bir iki ismi toplayan edebiyat gazetesi, makale, espri ve sanat olarak bu şahsiyet- lere hakikotten iştirâk edemezse, o edebiyat gazetesi bir bütün sa- yılamaz, nihayet bir antolojinin her hangi güzel bir sayfası addedilebi- lir. Memleketin hakiki sanatkârları güzetemizdedir ! demek — mev- zuualarına tefer- rüdihr. Genç nes- lin hakiki kıymet- leri buradadır ! deyen gazete so- hibi veyâ muhar- riri, ediplerin e- serlerini (o teşhir edip, doğum ta- rihlerini, okudukları yerleri tespit eden herhangi bir antoloji muhar- “rri kader siliktir, ve iddiasına bâzı isimler takmak kolaydır YURT VE DÜNYA İşte hakiki bir münevver mecmuası. Yurt ve dünya hiç kusursuz, her hangibir Avrupa mecmuasile rbkabel edebilecek derecede sağlam, entelektüel, esp- riüel bir varlığın ifadesidir. Meselenin açık, münevverce halli |VİT tenkitleki dürüsllük, Yurt ve dünya'yı hertürk okur yazarı- na aratıyor, Sonra bu öbadı Küçük, va- ziferi ve gayesi büyük mecmu- anın en mühim hususiyeti bil. hassa hadrosunun hemfikir ola. rak yazı yazmasındadır. Son günlerde tercümeye yer vermesile, Yurt ve dünya'da biraz zayıflamışsa da, ekseri mecmua ve edebiyat gazeleleri- mizin kötü melezliliğine düş- meyeceğine sağlam imanımız vardır, Bu senlez mecmuasını, genç- lerin müspet iş yapmak niye- tile çıkarıp batırdıkları, bütün mecmua ve gazetelere nümune olarak göslerebiliriz. B DİKMEN Ankaralı arkadaşların gazetesi. de- vamlı olarak her onbeş günde bir eli- mize geçiyor Dikmen, tek kafalı ve sağlam vö- cutlu bir kadronun gazetesi. İçinde, bir gok kültür meselelerimiz, onlara çare düşünen makaleler, iyi şiirler, espri dolu kronikler bulmak mümkün. Bun- dan ötürü Ankaralı kafadarların gaze- tesinin her sayısı bizim için bir sevinç, bir memnuniyet vesilesidir. Her yeni sayısında : Abidin Kısakü- rek, Ziya İlhan, Orhan Sunar, Suat Ta- şer, Fürüzan Hüsrev, Fethi Giray, Şinasi Özden gibi istidatlı gençlerin yazıları bulunan bu gazete, gürültüsüz ve mü- tevazi, yazı yazan en genç neslin, iyi bir koludur. Gitgide tekâmül eden ve edeceği bissedilen ve görülen Dikmen'e iyi temennilerle, Ankaradaki aşkadaşla- ra samimi selâmlar. © j BİR BAŞKASI Çıktığından beri en azı onbeş kadro değiştirmek sıkıntısına ma- Cavit YAMAÇamızzı gençlik gazetesi son günlerde yine bir Çıtpıhış halinde bulunuyor: Kendini genç neslih en kıymetli unsurlarını bir arada toplayan bir organ olarak göstermeğe çalinyor ve büru ağız dolusu lafla ve iri puntolarla ilân ediydr. Dört yıldanberi çikan ve her onbeş günde bir yeni bir kadro ilân etmek mecburiyetinde kalmış olan bu gazetenin esas zaafı, bu- nu çıkaranların hemfikir olmayışi ları veya bir fikrin etrafında tojp- lanmak samimiyetini gösteremeyip gayesiz bir herecümerç içinde akan sulara kürek gsallayışındandır. Büyük puntolarla, son günler- de yaptığı çığırtkanlığın içinde yi- ne bu en büyük zaşfını ilân edi- yor: Kıymet itiberile belkide yek» diğerile müsavi fakattelakki bakı mından yekdiğerine de tamamile gıt bulunan üç işmi bir arada göster mesi bu gazeteye yine de muayyen bir ctiterium un hekim olma dığını apaçık olerek gösterir. Bir kadro demek: aym telâk- kiden hareket eden şair, mütefek- kir ve ediplerin yasılarile bir bü- tündür. Bundan jolayı mevzubahe ger zete yinede bu bütünlükden nzek olarak önümüze çıkıyor. İki üç veya daha fazla şairin adlarını bir araya toplamak spri- tuel bir varlığın, bir neslin mev- endiyetini ispat değil, tom aksidir. Buna, yukanda da göylediğimiz gibi sadece bir antolojinin bir kağ yaprağı diyebiliriz. Kısaca: Genşleri temsil ettiğini id. din eden bu gü- zete, etrafa bak- madan serdedilen her iddia gibi si- fat muayyen ruz kalmış olan bir ede biyat ve olan bir işi yapmış bulunuyor. 195 — Servetifünun m 2403