HAYDUTLAR — Davranma! diye haykırdı. Kendimi kaybettim. Kolumun altındaki tüfeği unuttum elimden fener kaydı, Bu ses, o kadar ürkü- tücüydü!.. Kadri efendi elini sina götür- dü. Heyecanlanmıştı. Diğer elindeki sigarayı fırlattı, Ve bir ân iki eli alnında gözlerini yumarak daldı... Mahmnt ne söyliyeseğini şaşır- mıştı elindeki bakır paralarla oy- narken Kadri efendiye yan gözle bakıyordu, Onun kederine, heyeca- nına iştirak ediyor fakat durması- nı mazur görmeyip, vak'anın deva- mını bir ân evvel dinlemek için sinirleniyordu. Ellerinin titrediğine dikkat etmedi. Önünde bir ayna bulunsaydı, çehresinin beyazlığın- dan kendide korkardı. Kadri efendi bir ân, öyle gözle- ri kapalı kaldı ve sonra onları bir- den büyüterek açtı: — ... Kendime geldiğim zaman bir ân aklımı başıma toplıyama- dım... Sonra bir yığın silâh sesi ile Süleyman beyin küfrederek ateş et- tiğini duydum, Komitacılar beni dut ağacına bağlamışlar ve Süley- man beyin avinsuna geçmişlerdi. Bağıramadım. Hırsımdan tiril tiril titriyordum, elimdeki tüfeğin nam- sını yere batırarak benden dört adım öteye - alay kabilinden - dik- mişlerdi. Birden Süleyman beyin güveysi yıkık avludan atlıyarak ba- na doğru koştu. Vücudumun &on takatile başımı kaldırıp ona: — İmdat! diye seslendim. O beni gördü ve koşa koşa elin- deki bıçakla iplerimi kesmiye ya- nağtı, ipleri keserken - ki henüz el- lerimdekini kesmemişti - yerde bat- mış olan tüfeği gördü beni ağaçta o hareketsiz vaziyetimde bırakarak tüfeği yakaladı ve avlu içinde küf- 112 — Servetifünun — 2396 IV —— Vazan: Cavit YAMAÇ reğderek ateş eden karaltıları ateşe tuttu. O öyle, delicesine ateş ederken insanı altüst eden bir kadın feryadı duydum, Süleymen beyin kızı, Gü- vey Ali'nin karısı Elmas'ı dört ca- navar avlu boyundan sürüklüyor- lardı. O zaman gözlerim yine ka- rardı, fakat o ân dehşetiyle beni kendime getiren bir jest vukubul- du. Güvey Ali kurşunsuz kalan tü- feği yere attı ve elinde bıçak dört haydutun arasına gtıldı. O neydi Allahım yâ Rabbim!. O ne döğüş, o ne dişisini kurtar» mak için pençeleşen arslan hırsıydı ii iler” “iğ e) 0... O ân didişmenin, ve silâh ses- lerinin üstüne çıkan ve beni yerim- de donduran bir şey oldu, Elmas, © güzelim, o Rahman'ın gülü El- mas, kendine en yakın olan hay- dutu elinden yakaladı ve bağırma» ga, çığlıklar atmaya koyuldu. Ben, bağlı bulunduğum dutağa- cında, bağlarımı koparmaya çalışı. yordum... Güvey Ali, o dörtazna- , vur gibi haydutla boğaz - buğaza pençelegiyordu. Kadri efendi, anlatırken var kuvvetiyle bağırıyordu, o kadar he- yecanlanmıştı > minder balının üzerine kaymıştı... İ — ... Sonra, Elmas bir çığlıkla haydutun kolunu varkuvvetile ken- dine doğru çekti. Ve sonra... Son- ra... Kadri efendinin sesi ağırlaştı... Gözleri doldu: onra, onu birden eski- denberi rahat bırakmış olan sa- rası yakaladı. Yüzü bedleşti (1) ve haydutun koluna çivi gibi giren tırnaklarıyla kolunda asılı kaldı... Kadri efendi, çenesi titreyerek durdu... Mahmut onun yüzüne bakamı- yordu etrafta da gözlerini gezdire- edi. Takılacak bir yer arayan gözle- ri karşıdaki kuşlu öaate saplandı ve orada kaldı. Kulakları vızıldı- yor ve elleri sinirli - sinirli mân&- sız heyeketlerls meşgul oluyordu. — Devamı var — li) Çirkinleşti.