2 Temmuz 1942 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13

2 Temmuz 1942 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEHPARE — 77 inci sahifeden devam — Delikanlı bir küfür savurdu, Çimenler üzerine; dudakları ara- sından bir tükrük şeridi fırlattı. Mehpare çok heyecanlı gözükü- yordu yeşil gözlerindeki yumuşak parıltılar kaybolmnş, saf ve melek yüzü korkak ve hazin bir mânâ almıştı. Bazan her güzel yüzün arkasında gizlenen; kudurmuş hay- van onuda rahat bırakmıyordu. Adam 'genç kızı bir kere daha kucakladı. etrafı dinliyerek gizli si konuştular. Yarım saat sonra aci ninenin odasına seşsizce gir- diler, Beyaz geceliği ve dağınık saçları arasında parlıyan güzel yüzüyle Mehpare ayakta duruyor, telaşlı gözleriyle yatağına bakı- yordu. İhtiyar kadın arkası üstü yatmış vaziyette dimdik uyuyor, baş ucundaki yasdığın kılıfı ara- sında Kuranıkerimin cildi gözü- küyordu, Oda yarı karanlıktı. Küçük idare lâmbasının titrek alevi duvarlardaki gölgeleri değiğ- tiriyor, büyültüyordu. Herşey de- rin bir sessizliğe blirünmüştü. Kö- şede manğalın yanındaki tepsi içinde kahve fincanları duruyor, yatağın önündeki rahle üzerinde ihtiyarın beyaz baş örtüsü sarkı- yordu. Hacı nine titrek koluyla yorğanı boynuna kadar çekmişti. Güllü dokuma yorğ altından göğsü gık sık kalkıp iniyor, güç- lükle nefes aldığı anlaşılıyordu. Odada ağır nefesle karışık günlük kinden kurtarıp resmin bir lüx ihtiyaol olmayıp bir san'at ihtiyacı olduğu anlatılmalıdır. Resim san'- atının geniş bir kitleye hitap ede- bilmesi işin daimi bir galerinin temini şarttır, Bu suretle san'at ve san'atkârın hayatı ve varlığı ko- runabilmelidir. Asla bir ticaret matağı olmayan san'at eserlerinin de san'at severler tarafından an- laşılarak sevilmesi ve bu &nretle ressamların &lın terleriniu hiç de- gilse çok az mukabili olan maddi dertlerinin mümküm mertebe kar- şılanmasına çalışılmalıdır ki bu su- retle maddi endişe ve dertlerden az çok kurtulan ressam ve san'at- kârlardan daha büyük çapta kom- position eserler ve büyük tablolar beklemek hakkımız olabilsin. Süavi KOÇER ve ilâç kokusu dalğalanıyordu. Btrafı gene sessizce dinlediler. Adam mırıltı halinde : — Nasıl olen gidecek dedi, bari zamanında bize faidesi olsun. İhtiyar kadının teneffüsü hafif» İemiş, adeta duracak gibi olmuştu. Göğsü deminki rahat hareketini kaybetmişe (benziyordu. Yoksa onlaramı öyle göründü?.. Kız telâşla : — Ölmesini bekliyelim, dedi.. Adam sadece ( Budala) diye söylendi : — Birşey yapacak değilizki.. Zaten nasıl olaa onu gene bu has- talık götürecek !.. Sonra ses8izce yürüyerek ya- tağa yaklaştı. Haataya doğru eğil. di. Hacı nine sessiz ve kırışıksız yatıyordu. Yüzü nurani'bir ışıkla yıkanmıştı. Dudaklarının ucunda hafif bir gülümseme ve tükrük kabaroiğı beliriyordu. Yeşil yeme- nisi altından taşan beyaz saçları yumuşak yastık üzerine dağılmış, göz kapakları koyu gölge içinde silinmişti. Adam seri ve mahir bir hareketle ihtiyar kadını kucakladi, ve yüzükoyuu yatağa kapattı. Bütün buular bir saniyede olmuştu. Hacı ninenin yüzü yastığa gömü- lerek tamamiyle kayboldu. Yalnız derinden gelen bir hırıltı eğitildi. ” Katılaşmış vucut birkaç defa sar- sıldı. Omuzları hizasından titre- meğe başladı. Sağ kolunun sert damarlı parmakları yastığın kenar tentesini sıktı. Kurumuş bir ağaç göğdesi gibi öylece kaldı. Bu iş; düşüncelerine nazaran kandız ve ıztırabsız halledilmiş ve mes'uliyet hastalığa yükletilmişti. İhtiyar ka- dınin bu suretle (kendi kendine) öldüğüne kanaat getirdikten sonra cesedi düzelttiler. Ölünün, bir sa- niye evvel teneffüsünü eşittikleri göğsü artık çökmüştü. Ve dudak- ları kenarındaki gülümseme kayb- olmuş, fakat yüzü gene deminki beyaz, evliya hatlarını muhafaza etmişti. Buna hiçte hayret etme- diler. Entârtnin altındaki keseden anâhtarları aldıktansonra yorğanı ölünün üzerine çektiler. Etrafa biraz çekidüzen verdiler. Perdeleri sıkıca kapattilar, İhtiyar ninenin bütün varlığını sakladığı; mahud yeşil selvi sandığı açtıkları zaman gözlerini haset, kin ve iztirap bü- rümüştü. İçinde birkaç arşın pa- tişka, lâvanta çiçeği kokulu bir meşlah, yirmibeş senelik ana ya- digârı bir ferace takımı devşiril- miş duruyor, açık bir zart içindeki kâğıt parçasında da üç odalı eviy- le, eşyasının çehiz olarak Mehpa- reye bırakıldığına dair; hacı nine- nin vasiyeinamesi görülüyordu. Hüseyin HÜLKİ o ımsanlık tarihinin mukadder bir hükmü — 75 inci sahifeden devam — Bu külli muaşyeniyetden dolayı da bütün beşeriyet eyni suretle düşünür, İşte tek felsefe dokterini budur. Bu dokterine nazaran artık hiç bir millet diğer bir millete karşı faikiyet iddiasında bulunamaz. Bu orta zaman hıristiyan te- lâkkisinin, filozofu tarihine yaptığı zarar müthiştir. Bu telâkkiler; sa- vaşçı milletlerin önüne Yahudi filozoflar tarafından çekilmiş sed- lerdir. Filozofinin akıl yapma ilmi ol. duğuuu anlıyabilmek için, bu ta- rifin niçin daha müfid olduğunu incelemek lâzımdır. İNSEL KİTABEVİ | Büyük mütefekkirler serisi : 1 A. SENI YURTMAN MÂARI — Divanından seçme parçalar — Bu büyük Arap filozof şairinin eserini okuyucularımıza tavsiye ederiz. ÇIKTI : Köyün Camları Şiirler İhsanBORAN 83 — Servetifünun — 2393 m e

Bu sayıdan diğer sayfalar: