— > — da ilâve edeyim: Göz kelimesinin yanına gelen kelime, sade okşamak için değil, ean yakmak için de kul- lanılır. Meselâ: <Seni bir daba gö- züm görmesin!» Yahut: «Gözün kör olsun be galim!». «Göz göre adam soyulmaz!.. Gözüne girdin mi?» Yahut: Gözden düştün mü? Bunların hepsi atalarımızden kal- ma yadigârlardır. Bir daha tekrar- lıyayım. Her birinde çok büyük dersler vardır. Asırlarla yaşıyan Türk milleti bu dersleri vermiş- tir. Bize düşen bundan ibret sl- maktır; hele bütün cihanın «<açğöz- lülük» hırsı içinde birbirini yaktığı, öldürdüğü ve kasıp kavurduğu bu şimdiki cihan ihtilâlinde böyle hare- ket kat'i olarak lâzımdır. Biz harbin içinde değiliz ama onun dumanı ve sıkıntıları bizi sardı. Bizi kur- tarseak olan kuvvet atalarımızın bıraktığı temiz ahlâk mirasıdır, yoksa açıkgözlülük ile vurguncu- lukla toplanacak olan para değil- dir. Zaten onuh da nasl toplandı- ğını sahıblerinden sorma zamanı geldi ve yanaştı! ” Bu hafta yüreğim çok yandı. 63 yıl evvel ikimizde dokuz ya- şında iken benimle arkadaşlığa başlıyan Mazhar Kaskanı kaybet- tim, 63 Yıl demek dile kolaydır ; müddet itibarile ou derece uzun bir arkadaşlıktır. Sonra şunu da söyliyeyim ki bu müddet zarfında arkadaşlığımız ve kardeşliğimiz hiç sarsılmadı ve gevşemedi. De. diğim tarihte ( 1880 ) biz kışlar Vefa civarında Küçük Kovacılarde otururduk. O zaman bütün mahal- leler ahşap evlerle sıkışık bir hal- de idi. Küçük Kovacılar Hama- mının oldağu yerde ilk defa ola- rak hususi kârgir bir ev yapıldı. ğını görmüştüm. Bu kârgir ev .Mazharın babasının evi idi. Ufak idi, fakat güzeldi ve biz mahalle de çocuklar parmakla gösterirdik, Mazharımın babası genç öldü; ai- lesine borç biraktı. Kâğir evi sat- talar, bizim arkamızda ufak ahşap bir ev aldılar ve borçtan kurtul- dular, Mazbarın babası Evkaf er- kânından olduğu için benim arks- daşım dahi Evkaf İdaresinde bir kalemde ufak bir maaşa geçti; işte bütün bunlar olurken ban Mülki- ye mektebini bitirdim, sonrü mü- tercimliğe haveslendim (1885) da- ha sonra 1890 da matbaayi kur- 302 — Servetifünun — 2386 Resimle Hâdiseler General Rommel Kafkasya cephesine mi gidiyor ? Kafkasya'ya yapılacak olan Alman seferini idare edeceği söylenilen General Rommel, Libya'da Alman zabitleriyle bir arada. dnm. Mazharım işin içinde değildi, fakat candan yardımcı arkadaş Idi. Daha sonra 1908 inkılâbı oldu. Büyük şair Recai Zade Ekrem Evkaf Nazırlığına geçti; Ekrem Bey “Edebiyatı Cedide, devre- sinde Mazharı bizim matbaada tanımıştı ve doğru ahlâkını çok sevmişti. Rahmetli Ekrem kendi- sine möhürdar yaptı. Fakat Maz- harda öyle sade ve düzgün ve her türlü gururdan azade bir ruh vardıki tarif edemem. O ne olâs sâde hali değişmezdi, ksnaatine ve İeragatine halel gelmezdi. Ev- kaf Nezaretinde tahavvüller oldu; Medinei Münevverede Evkafın ve Osmanlı imperatorluğunun umumi müdürlüğü açıldı. Mazharım 1912 sıralarında Medine Müdürü oldu ve gitti. Orada hem gerefli hem çok acı zaman geçirdi. Çünkü u- mumi harp başlamış, 1915 den başlamak üzere hicazlılar ve düş- man âskeri Medineyi sardılar. Bin türlü belâlar ve sıkıntılarla Medi- nenin bazı mukaddes emanetleri ile beraber Suriyeye geçebildi ve İstanbula geldi. Son derece sarsıl- mıştı, 1920 de ben arkadaşımı ken- di matbaama müdür yaptım ve kendim Avrupaya gittim. Mazha- rım son derece dürüst ve namuslu şekilde matbaayi idare etti ve be- nim avdetimden &onra kendisi An- kara Büyük Millet Meclisi metbaa müdürlüğüne geçti, Orada dahi birleştik ve eski sevgileri tazeledik ve kuvvetlendirdik. Rahmetli Maz. harın yaşı resmi memuriyet ifası- na müsade etmiyecek raddeye ge- lince tekaüt oldu ve aynı zaman- da Maliyenin kırtasiye deposuna nezarete gönderildi. Şu yazdıklarımdan anlıyorau- nuzki bu mübarek adam, hiç boş durmamış, daima çalışmış ve nâ- mus ve kanaatten asla ayrılma. mıştır, Onun hatırasını yüreğim- de hürmetle saklıyacağım, Ahmed İhsan TOKGÖZ