m NORMAN İSTİLASI — 137inci sahifeden devam — ise az okçu vardı. Harp sabahın 9 unda başladı akşam guruba kadar devam etti. Bir ok krali Herald'in kafasını parçaladı ve o olduğu yere düşüp öldü. Böyleüe dok William İngiltereye sahip oldu. Fatih Vol- yam unveniyle tahta geçti. İngil- tere topraklarının büyük hir kıs- mını adamları arasında taksim etti ve memleketi sıkı bir idare altına aldı. Böylece feodal sistem evvelce size bazı misallerini ver- diğim üzere iyice teessüs etti, İyi tahmin edersiniz ki Anglo - saxon'lar buna çok kızmışlar ve müteaddit zamanlarda krala karşı durmaya yeltenmişlerdi. Paket Volyam Anglo, saksonlara karşı gedid davrandı. Topraklarını elle- rinden aldı. En yüksek rütbelere ve onların başina Normanları ge- tirdi. Evvelce İngiltereyi zaptetmiş olan saksonlar mağrur yabancılaı rın hizmetkârı oldular. Normanlar yalnız cessur ve cengâver değil aynı zamanda da çok malimatlı ve san'at erbabı idiler. Geniş ve büyük estetik saraylar, taş kiliseler yaptılar.. Saksonların ise sadece odundan mamul evvelri vardı. Norveçliler memlekete uzun yay kullanmayı dahi ithal ettiler. Za- mânla öyle generallar yetişdiki İngiltere dünyanın en iyi ok kul- Iananları arasında sayıldı. Nor- manlâr üstün kabiliyetlerinden ötürü bir çok deniz harbi kazan- dılar. Norman baronlarıda milli ser- bestiye sadıktılar. Krallarının ken- di imtiyazlarına zıd bir hareketine müsaade etmezlerdi. Norman prensleri tarafından muhtelif yerlerde mektepler açıldı, ilim yapıldı. Krallığın bir çok kı- sımlarında büyük şehirler kuruldu bütün bunlar Norman kralları ta- rafından iyi karşılandı. Böylece Norman istilâsı bütün geri vekâ- yis nihayet verdi. İngiltere önce- kinden daha âkil, daha medeni ve daha kuvvetli bir hükümet oldu' »Bir ceddin hikâyelerinden pm Li Waiter Scottrdan çeviren M. Hulüsi DOSDOĞRU FECRİÂTİ — 138 inci sahifeden devam — mâşeri olduğunn haşiye ile anla- tır. (45) Haşim, hece vezni cereyanlari kuvvetlendikten sonra da aruzu bırakmamış, fakat Yahya Kemal'le başlayan dostluk veri ki lisanını terkederek bize sembolik sele pek zarif sem nenl iği mİŞtİr "Peeri Ati devrinde hakkında çok büyük ümit beslenenlerden biride Emin Bülenttir. Daha mek- tepte iken şiirle meşgul olan Emin Bülent gittikçe tekâmül etmiş ve bize “ Gurur ,, adlı şiiri verdikten âonra artik susmuştur. Bülendin Edebiyatı Ce- dido diliyle yazdığı şiirlerin de vezne ve lisana tasarruf ettiği, ii jektifliğinin kuvvetli olduğu rülür. Vatani hislerin nazımla vr desine ehemmiyet vermiştir. Girit —. en yazdığı «Kin, man- zümes «Garbın cebini zâlimi atfetme- dim seni. Türküm ve düşmanın sana kal- samda bir kişi » raları bu gün bile bazi ha- ftızalarda yaşanmaktadır, Emin Bü- lent gimdi şiir yazmakla meşgul olmıyor. 'Yalnız 1937 de Cümhu riyet gazetesinde (Hataya Selâm) isimli bir manzumesi çıkmıştır. Cahide BAŞOL (45) Evim. İlk defa ( Resimli kitap, 134. 1. 59) de meşrolunmuştur. SON © İHTİYAR URCAN — 141 inci sayıfada) devam — cin, Vealer'e çıkmazını işaret etti. Dışarıda, Valer kendi kendine kızdı. İçeride kalmalı ve kâtip onu dövmeye yeltenince ona bil- diği usulle bir tane yapıştırıp dişlerini dökmeliydi... Aksi herif... Şimdi, onun ne çabuk çıktığı- nı bereket ki kimse görmedi. Şimdi nereye 1 Evde derdini dökecek kimsesi yoktu. İytiyar Urcan'ın «bir koyun kadar aptal» olduğunu zannedi- yordu. Anna işe karı kafam. Hep böyle hesaplarken, köyden çıktı- ğını ve ayaklârının kendini kâyın pederi Trilojlu'ya doğrn 'götürdü- günü gördü. Orada Anna'ya rastgeldi. Ateş kesilen kaynsnasından, karısının evden kovulup elbiselerinin dışarı atıldığını duyunca kütretmeğe baş- )adı. Derhal anasını «ıslatmaya» gidecekti : Bereket ki ihtiyar Tri- loiu yetişti. Neden bahsedildiğini duyunca : — Durun oğlum ! dedi. Çamura değnekle vurma kendin daha çok bulanırsın. Çenenizi, baştan konuş- tuğumuz gibi kısmış olsaydınız şimdi hiç bir şey olmayacaktı, ih- tiyar yarın öbürgün ölürdü, ondan Sonra «ye atım yeşil ot!» arazi sizindi. Şimdi yerinizde sayıyor- sunuz. Eve gidinde barışın bâri! Çünkü, şimdi, siz evlenirken kanun karşısına Anna'nın ablasını gö- türdüğümüz, ihtiyarın çocukluştığı ve üstelik te ona kaynamış şarap içir- diğimiz söyleniyor. Yoksa, bizim hepimizi deliğe tıkarlar ve sağlı. Bımızda paz Böyle! ya- pacak başka gey yok! Bir yahudi gibi kıvrık burunlu olan ibtiyar, kırk yıl evvel evlen- diği zaman iki odun kaşığı ile bir toprak çanağı varken vurulması lâzımgelen yere vurmasını becer- miş şimdi ise koşum hayvanı yüzü geğiyordu. Ve bundan dolayı bütün Câm pia'da, hakkın sıkıştırdığı zaman kanunlar arasındaki kapucukları ondan iyi bilen avukat, dava ve- kili, memur ve haydut yoktu. Şimdi, kadınlarla, iş biraz güç- leğiyordu. Anna dönmek istemi- yordu: Urcan'ın karısı ile aynı gömlekten yemekten ige kendini asmanın daha iyi olduğunu söy- lüyordu. Valer hemen yarın bir ev yap- maya başlayacaktı. Hizmetçiliğe o da doymuştu. zi Trilolu bahiste, hapis- han o rap yaklaştırdı ki ei korktu Güneş abin ikisi, yağmur yemiş iki hindi pin barışmak ni- yetile evg döndül Ludovica müteesir oldu, Gün- lerden birinde, — Bak, ilan Diyordu, Nen varsa genin kalır, Anna'da o ks- dar fena değildir. Bunların ikisl de genç ve aptal, O, ihtiyarların sözüne bektilar. Bütün kabahat onlarda zaten! Şimdi, Urcan'larda sükünet hü- küm sürüyordu. Pazar günü hepsi birden Kliseye gittiler. Kilisede, Simion, güzel işlemeli abasıyla dünürü Triloin'nun yanı- na geçerek, köy zenginlerinin yap- ması icabettiği gibi, duanın sonu: na kadar ayakta uyudu. Çeviren: Cavit YAMAÇ 143 — Servetifünun — 2372 a meş