ENİS REGÜ — Yeni tuttuğu- nuz yol en mâkulüdür. Böyle de- vam ederseniz ileride ,neşredilebi- lecek şiirler yazabileceğinizi zanne- diyoruz. Fakat, siz şiir yazarken » bir şeyi ihmâl ediyorsunuz: Şiir akumayı! Yirminci asırda bunu yapmıyau bir adam şair değil, mü- nevver dahi addedilmez. HİLMİ ALADAĞ — Şiirleriniz bir intibâ koleksiyonu. Bunları resme çekmek kabil olsaydı bir fotoğraf albümü elde edilebilirdi. Şirin egası... şiirdir. Ona göre ya- zılması icabeder. Yazmadan önce gok şiir okumanız elzem! RIZA ÜMİT : Gerek motifleri- niz ve gereksede çalışmanız çok eskimiş tarzdandır, «Rüya», «Şa- fak», «Dalga» (çok, hem de pek gok ) söylenilmiş şeyler. Hilmi Ala- dağ'a tavsiye ettiğimiz şeyi size de söylememiz, maalesef, icabe- diyor. MEHMET NECATİ ÖNGAY — Sizde, ümidimiz var. Çok çalışma- nız lâzım. Çok çalışın 'çok yazın, en çok beğendiklerinizi bize de gönderin. “İstek,, neşredilecektir, M. MUZAFFER GÖKMEN — “Bekleamek,, adlı şiiriniz beklemiye malıküm ve maalesef neşrini... bek- lememenizi tâvsiye ederim. SALÂHATTİN KÖMÜRCÜ- OĞLU: «Ey sevgilim» «Beni bir lâhza düşünüp» anmadın» «Sundun...» “Bu derde bir deva katmadın.> eden?» «Düştüğüm yolda bana el uzaft- madın.» «Ey gönüb «TüHün tütün ama yanmadın. » 7 kuruşluk pulla bunu postaya verin ve sövgilinize gönderin! OSMAN MERİÇ — Başka ya- zılarınızı da bekliyoruz. MEHMET ŞİŞMAN: Şiirinizi neşredecektik, fakat... kaybettik. (Onu yeniden bize gönderirseniz memnut oluruz. 142 «- Servetifünun — 2372 Posa Autusu EZ Bu kabil değilse «Son Dakika» ya bir zâyi ilânı neşretmek mecbu- riyetinde kalacağız.) KENAN YALVAÇ — Rıza Ü- mit'e verilen cevabı lütfen oku- yunuz. A. MORAR : Dikkat! Dikkat! Şiirlerinizi neşrediyoruz. Onlara kıymeti 8iz, kendiniz biçin: İSTANBUL Mevsim kış Havalar ilkbahar Her taraf yaz Geceler sonbahar b Yarın Mevsim kış Havalar yaz Geceler bahar. İlâvemiz: Obür gün Mevsim, sonbahar Havalar kış Geceler ilkbahar... beğendiniz mi? Böyle bize gönderin, bulmacaları ka- Naaıl şiirlerimiz varsa, bizi «Son Posta» dar eğlendiriyor... RAŞİT HOŞCAN — Şiirlerini- zin beşini de okuduk. Fakat be- şi de... NEBİ KUCA — Yazdıklarınız şiirden başka şeylerdir. İsmini &iz verin 1.. O. SEBÂTİ ERENGİL — Yaz- dığınız janri, Şarleston pantolonu modasıyla beraber gitti. Sizi, bu- güne dâvet ediyoruz. M. SITKI BİRBEN — «Yazık» ağlı şiirinizi «Köroğlu», «Karagöz» voya «Hemşehri» gazetelerine gön- derin. Hepsi Ankara ecnddesindeler. pe İNE S R | CEHENNEM Sesi, rüzgarın kurduğu tezgâhta nakış olmuştu. Kuşlar ince dilleriyle ona cıvıldıyor, kelebekler ipek ka- natlariyle onu fısıldıyordu. O, yap raklarda hışırtıdan efsane, dallarda çıtırıdan destan almuştu. Dağlarda renk,bulutlarda kıvıl- cım, ufuklarda meşale, göklerde yangın olur diye korktum. Ve kark- tuğuma uğramamak için onu kim- seye göstermemek istedim. Ve vücudümün en ince, en ıssız dehlizlerinden dolaştırıp içimin en karanlık zındanına kilitledim. Zerrelerim kadehlerini uzatarak: — Bir yurdum alev! Diye yalvardılar. Bardaklarını el- lerinden aldım. Yerlere çarparak kırdım. Ve hiç bir şey dinlememek için dışarı fırladım. Kuşlar hislerin pencerelerinde, gözlerini ogagalarında taşıyarlardı. Kelebekler, kalblerinin havanlarında öğüttükleri o hayallerini kanatlarına serpmişlerdi. Yapraklar dudakların- da dondukları kokularını avuçlarına almışlar” Dallar, bağumlarında kırı> ei parmaklarına dolamış- a Rüzgâr uğuldadı. Bulutlar koyu- laştı, ufuklar bulandı. Gökler mâ- naloştı. Şimşekler yıldırımları, yıldırımlar şimşekleri takib etti. Kuşlar gaga. larını 'açarak haykırıştılar. Kıvılcım damlalarından göz yağmuruna tu tuldum. Alev demetinden his yan- gınına düştüm. Yıldırım şerraresin- den koku, ve kırılan ümitlerin ce- hennemine yuvarlandım. Yanan zerrelerim kadehlerini u- zattılar : — Bir yudum alev: Diye yalvardılar... Nihat BAŞTA Gelecek Sayıda : TİYATROCULAR — HİKÂYE — Yazan : Tuğrul DELİORMAN