Tedkik * P Yazân : 1 N Cahide BAŞOL 4 Fecriâti de edebi tetkik, tenkit ve edebiyat tarihleri — Edebi tetkik ve tenkitler, Edebiyat tarihi Fecriâti edebi tetkik, tenkit ve edebiyat tarihi ilede meşgul olmuştur. Yeni intişar eden eser» lerin tenkitleri, san'at ve edebiyat tehasşüsleri, tiyatro edebiyatı ve müellifleri hakkında monagrafiler, Şehabettin Süleymun ve Köprülü- zade M. Fuad'ın iki ciltlik «Ma- lümatı edebiye> siyle, yalnız bir cildi çıkan «Yeni Osmanlı Tarihi Edebiyatı», Şehabettın Süleyman'- ın «Tarihi Edebiyatı Osmaniye»&i, Köprülüzade M. Fuad'ın mektep- lere mahsus kırsat kitapları bu veyi çalışmaların mahâulüdür. Fecriâti'nin bu husustaki en şayanı dikkat mesaisi edebiyat ta- rihi üzerindeki uğraşmalarıydı. Vü- cude getirilen esaslar noksan da olsalar muahhar tetkiklere yol aç- maları itibariyle kıymeti haizdirler. Fecriâti'de gençler, edebiyat tarihi ve tetkikleri hususunda Ede- biyatı Cedidecilerin açtıkları yolda yürüdüler. Köprülüzade M. Fuat (Hayatı fikriye)si ile bize Fransız Parnassien'leri eşaş olmak üzere Garp edebiyatından bahsetti, Da- nimarkalı münekkit Jorj Brâamdes ve İskandinav edebiyatı hakkında malümat verdi. Fecriâti üslübuyla yazılan bu kitap belki muhteva itibariyle hususi bir tetkik dere cesin& çıkmamıştır, fakat gençlere yeni bir ufuk açmıştır. Ayrıca, Ahmet Hâşim, Tahsin Nahit, Müfit Ratib ilhamlarını bes- liyen garp şair ve tiyatro müellif- leri hakkında makaleler yazmışlar. Şehabettin Süleyman, Köprülüzade M. Fuat edebi meseleler, Türk ve Garp edibleri hakkında tetktikler neşrekmişlerdir. Fecriâti “Edebiyat tarihi, ki- tapları da vücude getirdi. Bunlar- dan bilhassa Köprülüzade ile Şe- habettin Süleyman'ıu yazdıkları <Yeni Oşmanlı Tarihi Edebiyatı» 116 — Servetifünnn — 2370 Fecriâğtide nazım XXII . da edebiyatımıza nisbeten mili tarihin başlangıcına doğru götlür- meleri şayanı dikkattir. Bundan başka Şehnbettin Sü- leyman'ın .Tarihi Edebiyat Os- maniye»sinin sonuna ilâve ettiği satırlar, edebiyat tarihinde yeni ve umumi bir görü aksettirdiğinden ehemmiyeti haizdir: “Tarihi Edebiyatı Osmaniye muharriri, kitabıyla mağrur ve müftehirdir. O herkesten iyi bili- yor ki eseri nâtamam, noksandır. Yine herkesten iyi biliyor ki böyle mühim bir kitabı tahrire başlamak büyük küstablıktır. Mamafih bu küstahlık eserden daha kıymetli, daha mühim bir meziyeti haizdir. Çünkü birinci defa olarak bir şe- caatı medeniye ile, vatanın tarihi edebiyatının hiç olmazsa bir tas- lağını çizmeğe muvaffak olmuştur.,, Fecriğti'nin bu noksan çalığ- maları sonradan inkişaf etti ve memleketimizde edebiyat tarihi tetkikini mebdelerinden almak ve buğünkü ilim ve sarih telekkile- rine uygun şekilde, edebiyatı bü- tün bir cemiyet hayatının ifadesi şeklinde anlamak ve Avrupai bir tarzda kurmak şerefi de bir Fecri- Ati mensubuna Fuat Köprülü'ye düşmüştur. B — Nazım Fecriâti mensupları umumiyet- le, gahst tahassüslerini if&dede «Na- zım»ı tercih ettiler. Fakat Ahmet Hâşim ve biraz da Emin Bülent müstesna olmak üzere şiire yeni ve câzip bir ruh, yeni bir dünya görüşü, yeni bir hayat anlayışı getiremediler. Buna sebeb olarak onların şahsi kabiliyetlerinin mah- dut oluşu kadar Edebiyatı Cedide ve Garb şairlerinin kuvvetle tesiri altında kaldıkları ve onları taklit ettikleri gösterilebilir. Onlar da şiir bir özentiden, bir taklit ve genç yaşlarda umumiyetle duyu- lan hisleri terennüme çalışmaktan başka bir şey değildir. Fecriâti şairleri Bdebiyatı Ce- dide'den miras kalmış bir lisanla şiirlerinde kendilerine göre ince his ve hayallerden, aşktan, ıztırap- tan bahsetmişler ve biraz da tabi- atı göstermek istemişlerdir. İnki- Mb nesli olmalarına rağmen bu değişikliğin ruhlarda vücude ge- tirdiği yeniliği gösteren, bize yaşa- ma kudreti veren, hayata bağlılı- Eımızı arttıran şiirler vücude ge- tirmemişler, birkaç vatani manzü- me müstesna olmak üzere şahsi tahassüşlerini bedbin ve marazi bir şekilde akisle iktifa etmişlerdir. Fecriâtide şiirle Abdülhak Hay- ri, Ali Canib, Ahmet Hâşim, Emin Bülent, Hamdullah Suphi, Mehmet Behçet, Köprülüzade M. Fuad ve Tahsin Nahit şiirlerini 1911 de «Ruhu bikaydr ismiyle neşretti. Mehmet Behçet te 1911 de “Er- gonun,, adlı kitabında topladı. Fecriâti devrinden bize kalan şair Ahmet Hâşim'dir. Onunla mu- hakkak bir şiirimize yeni bir tad gelmiştir. Hâşim, şiirlerini neşre başladığından bahseden alâkayı cezbetti, O zaman, genç san'atkâr- lardan bahseden her makalesinde Hâşim'in kudretinin teslim - Hen- ry de Rögnier'ye benzerlik göster- diğini kayıtla beraber - ve kendi- sinden muhabetle bahsedildiği gö- rülür. Fecriâti'ye mensup gençle- rin en çok beğendikleri şiir onun «<Şi'ri Kamer» iydi. Bunu herhalde kendisi de çok seviyorduki Tahgin Nahid'in evvelce bahsettiğimiz def- terine bu şiiri yazmakta tereddüt etmemişti. Hâşim, çok küçükten şiir yaz- mağa başladı. Henüz on üç yaşın- da iken giirleri «Mecmuayi edebi- ye» de neşrolunuyordu. Bu yazılar pek tabiidir ki asıl Hâşimi bize göstermekten çok uzaktır.