Er KU tayı okudum adı: (Suni cehennem) dir. İşte bunu da sevgili okuyucu- larım için tercüme ediyorum : “ Muharebe Dünya denilen âle- min üçte ikisini sardı. Avrupada birkaç nadir memleket ile Atlantik- te henüz ateşin giremediği dar uzun bir kısım var. Yarım milyaf- dan fazla dünya adamlarında bir- birini öldürmekten başka arzu gö- rünmez oldu! “ Birkaç bin kafası kızgın ve dimağı azgın adamlar eski zaman- da birbirine cenk açarlardı, fakat dünyada yaşıyan başka adamlara birşey olmazdı; aman muharebe yüzünden kahta veya sari hastalığa uğramıyalım derlerdi. Bu gün te- rakkilerin yardımı ile her memleket halkı ikiye bölünüyor. Birinci kısım ateşte boğuşuyor; diğer kısım bo- ğuşanlara mühimmat yetiştirmek için fabrikalarda ve maden ocak- larında uğraşıyor. Bunların hepsi ve onlarla beraber hariçte kalan ihtiyar ve kadınlar dahi ölmeğe mahkümdur. © halde muharebe bütün dertlerin kaynağıdır, tekmil endişeler buradan geliyor. Güya saadete erişmek için yapılan muha- rebe bütün yüreklere kin ve garez hased ve intikam arzuları dolduru- yor; dimağlar sade yalan ile dolu yor. İşte ruhların ve gönüllerin bes- lendiği gündelik ekmek budur. Vaziyet böyle iken muharebeyi beşerin hakkını ve intizamı kurtar- mak için yapılıyor sanmak garib olur İf Bence muharebe onun do- #urduğu en fena duyguların son derece azmasile ve yarattığı mahi- rumiyet ve felâketile çok yükseğe çıkmtasile bitecektir | “Büyük fenalıklardan bir gün mutlaka iyilik doğar; bu hususta şüphe etmek caiz değildir. Hakikat- lerin esasları ve aşk ile hayat dai- ma birbirlerine bağlı yaşar. Bunları kendi kin ve garazlarına âlet ede- rek tatbik eden harisler yaptıkla- rını kalacak sanırlar, fakat yanlıştır. İnsanların kendi kurdukları suni ce- hennemleritı ateşleri ve dertleri için- de ne kadar cefa çeksek bile mut- laka insanlar yine hakiki insanlığa kavuşur ve bizi yaratanın büyüklü- gü karşısında dizçökeriz |, “" Çocukluğumdanberi türlü türlü muharebeler gördüm. 51 yıllık Ser- 62 — Servetifünun — 2366 41Ö yıl evvel yazılmış Ve 45 yıl evvel olmuş iktisadi bir mesele Tasarrufa riayet edelim, israftan ve lüksten kaçalım, hesabımızı bi- lelim sözleri tekrarlanıyor ve söyleniyor; iş, tatbikini görmeğe kaldı. Elbette göreceğiz; eğer normal şekilde bu değişikliği yapmazsak, zorla yaptırmak lâzım gelecek. Bunları düşünürken 1930 da yazdığım Matbuat Hâtıraları kitabımın birinci cildinde 91 ve 92 inci sahifadaki 10 yıl ev- vel yazdıklarım gözüme ilişti. Dünyada yeni bir iş yokmu diyelim? Aynı şeyler tekerrür eyliyor, fakat hacmi ve tarzları değişiyor olduğu için kitaptaki fıkraları bugüne çok uyduğundan nakil eyliyorum : Matbuat Hâtıraları kitabının birinci cildinden alınmıştır : “ Servetifünun ,, idaresini büyük caddeye çıkarmıştım; matbâa kıs- mınin idaresini o zamanki “Alem matbaası ve şürekâşı, firmamıza da- hil bulunan iki şerikime bırakmıştım. Bir sene kadar matbaanın idare- sinden uzak kalışım başıma iktisadi ilk felâket çıkardı. Yaşlı şeriki- min bir şeylerden haberi yoktu; Babığli yokuşunun mürabahacı Sarraf- larından ağır faizle yapılmış borçların bonoları karşıma çıktığı zaman defterlerin yazılmamış buldum; hesap dediğim vakit bana “hepsi cebi- mizde,, dediler. Vakıa işte fenalık yapmak yoktu; ticaret ve iktisat âle- mine ve hesapçılığa yabancı olmak yüzünden iflâs mevkiine düşüyor. duk. Şeriklerim de hatalarını anladılar. Ne dedimse kabul eylediler; derhal borçlarımı ödedim; şeriklerime ufak birer maaş bağladım; İki | sene sonra borçlar kapanmıştı, matbaa düzelmişti, içki düşkünü şeriki- min bu aralık irtihali vuku buldu, veresesinin hissesi elinde kaldı, koydukları parayı aldılar (1897). Âlem matbaası namını kaldırdık, Diğer şeriklerimle yalnız kaldım. Aradan biraz sonra onunla dahi alâkayı kesip yalnız kalmıştım (1905). li » .. Matbuat hâtırası fasılları arasına bu fıkrayı ilâve edişim, hâl& içinde çırpındığımız iktisadi bilgisizlik derdimize eski zamandan bir misal gös- termek içindir. İktisadi derdimizin iki büyük menbaı vardır; birisi baz yeyiciliğe alışkınlık, diğeri ihmal ve imhaldir. Herhangi ticari ve-smaf işte bulunanlar ellerindeki sermayenin muhafazasına ve artırılmasına borçlu olduklarını düşünmezler; sermayeyi yenecek para sanırlar; ihmal ve imhâi yüzünden açılan iktisat yaralarının çabuk kangren olacağını hiç bilmezler. Bu iki dertten ne zaman kurtulursak o zaman iktisat ve hayat mücadelesinde yere serilmekten kendimizi kurtarmak mümkün olur. Ve ancak o zaman yurda iktisadi kalkınma nasib olur. i seviyoruz diye muharebe mutlaka gelmiyecek demek en büyük gaflet olur, Çalışalım, hazır olalım, hayale kapılrayalım. Sevgili Milli Şefin et- rafında birliğimizi her an daha sıkı yapalım. vetifünun koleksiyonu baştan başa muharebe resimlerile doludur. De- mek oluyor ki insanlık başka işle mâşgul değil! O halde mühim ve çok doğru bir hakikate daha varı- yoruz: “Madem ki muharebe insan- ların başlı işidir ve bizim dört tara- fımızı sarmıştır. © halde biz sulh Ahmed İhsan TOKGÖZ