TA K v | 6 May — Bu notları yazmıya ve ihmâl etmeğe büşlıyalıdanberi tam bir sene geçti. Bir gen Günleri, hiç ehemmiyet verme- den, miras yedi gibi harcadım. Bu deftere sokulmuyordum... Onu ö- nümde bulsam bile, görünmiyecek bir yere atıyor ve kâsten unutu- yordum. Bu bir sene zarfında, yazımın ismini a tek kelime söyle- nlim Biçbir şeyi mühimsemiyor, ken» dime dahi hesap vermeyi gülünç buluyorum. Geçen bu bir seneyi renksiz gündüzleri ve sayısız beyaz gece- lerile sevmeden, benim- alıdanberi bir sene geçti, ben dün- kü hissimin bugünde ayni kuvvet ve tazelikte olduğunu görüyorum. Hisler değil, biz ölüyoruz.. 8 Magıs — Orturduğum evde 7Tö-lik ihtiyar ev sahibim var. Üç senedenberi sokak kapısını aşarak sokağa çıkmamış. Bütün işi güneşi takik ederek pencereden - pence- reye koşmak! Evi, eşyaları ken- dine zengin bir âlem yapmış... Şim- di sâde güneşi seviyor ve Allah'ın kendini alıp götürmediğinden mü- teessir, O, benim kahramanım oldu, fakat bunu bilmiyor... “Maymun sokağa güneş vurdu,, adlı bir hi- kâyemi yazarken o güneşle hasbı- Vi Bugün yine seni düşünüyor ve bir şairin dediği gibi «a- sırların fırtına- sında bizi kar- şılaştıran Tan- nya şükredip duralım» diyo- rum. - Bugün çok seviniyorum, Tıpkı Tuna boyunun sik salkım söğütlü adalarında kaybolup ta, patikayı iye günlerdeki sevindiğim gibi... Yazan: CAVİT YAMAÇ Bu his beni derinden, çok derin- den gülmeye, mütemadiyen gülme- ge teşvik ediyor. Bu deftere gelişi gü- semeden erittim... Bu defteri de hiç dü- şünmedim... Arada sıra- da seni düşünüyor ve kendimden o kadar uzak buluyordum ki, ağlamak bile elimden gelmiyordu... Fakat, günler biribi- rinin peşine takılıp bana mektuplar getirdi. Yenisi gelinciye kadar diğerini cebimde eskit- tiğim bu mektuplar bana sevinçli endişeler ve ken- di kendime yalan söyle. meyi öğretti. Sana, bir sonbahar gününde, evimin karşı- sında soba boruları te- mizlenirken, yağmurlu bir günde bir mektup attım. İşte bugünkü Ma- Bundan Sonra Evler ve kalabalık sokak, Hiçbiri girmiyecek artık rüyama. Vapurda karşıma oturan her insan Bana birini sevdiğimi hatırlatacak. Her sabah erkence uyanacağım | Telâşla çıkacağım sokağa. Ayni ağaçları, ayni sinemaları Ayni İlmanı, ayni tramvaylorı Yeni baştan görmüş gibi olacağım. Sabahattin Nudret zel (satırlar yazmak- ta olduğumun farkınday- dım, Seni yanımda görüp, beraber sevinmek, beraber gülmek istiyorum. Her dakika, her &#aniye sen benimlesin... 16 Mayps — Birkaç gündenberi yağmur de- vam ediyor. Fvde, pen- cerenin bir köşesine İliş- miş masa üzerinde bana gülen, her an başka türlü gülen bir resme bakiyo- rum, Yağmur !.. Sızıltılar, iniltiler, mı- rıltılarla yağmur yağıyor. Şimdi, avâre, sokakta do- laşarak bu yağmurun sl- yıs yağmuru da o günkü gibi ,. Gökten şiir yağdırıyor... Bu satırları yazarken sana neka- dar bağlı olduğumun farkındayım. Buna sevgi dersem tam ismini ver- miş olamıyacağım galiba... Çünkü sende, Ademin Havvâayı vücudünden kopararak canverdiği gibi, benden, kafamdan, viscudümden benliğim kopmuş bir insansın. Ben sensiz bir yarım, nâstamam bir insanım. Bütün yüzlerine gülüp, sevme- ge çalıştiğım diğer insanlara seni bulurum ümidi ile sarıldığımın far- kına varıyorum. Bak, bu notları yazmıya başlı- 16 — Servetifünun — 2336 hal ediyor ve satıcıların geçişine göre saatlerin geçişinden beni ve kendini haberdar ediyor: Ben, hikâyemi onun yüzüne $ik sik bakarak, çünkü yüzünde bütün bir hayatı okuyabiliyorüm, devam ediyorum... 16 Mayıs — Her şeyden neka- dar çok uzaklaşmışım. Sen bahar bana getirdiğin gün nekadar gü- zeldin. Bunu sana göyliyemedim, çünkü gözlerinle meşguldüm. Ora- da kendimi gorüp rabat etmek İs- tiyordum. tında kalmak istiyorum, Bana yağmur bir treni ve bir fenereiyi hatırlattı ; Sen Deliorman sonbaharlarını bilmezsin... Orada şonbahar de- vemlı bir şiir silsilesi gibi gelir... Belki arada sırada kitaplarda hüz- nüne rastlayıp yaşadığın sonbahar- lara benzer. Taşra, hüzün ve yalnızlığın bü- yük şâiri bu hâleti ruhiyeyi yaşa- mıştır: “Örtün, ker tarafı örtün, “Sonbahar ve yağmur var, Şiirden öte geçen bu mısraları, o resme bakarak okuyorum..,