Alebiyai Konuşmaları ROMAN HAKKINDA NOTLAR | yazmam: | Zİ va Yramaç| Fakat romanı düşüren ve yük- selmekten alıkoyan tek sebeb şu daima etrafında dönülen : aşktır. Fransada bir romanın mevzuu da- ima bir «Suç» üzerine kurulur. İngiliz romanında ise bilâkis hâ- kim olan «Namustur» ve Fransiz romanında alâkayı toplıyan bir adi adam ve bir kötü kadın ise İngi- liglerde bu iş namuslu hir insana düşer. Fransada kuğurun namus- tan daha alâkabahş olduğunu dü- şünmekle «derinleştirdiğini> zan ederiz. Halbuki fedakârlık, kahra- manlık, vazifeseverlik, diğergâmlik, ideal v.s, mevcut şeylerdir ve ya- şıyan resliteler olabilirler. Bunu Henry Bordeaux'nun eserlerinde pekâlâ görebiliriz. Romancılardan bazıları psiko. loji ile iktifa etmiyerek, romanla- rına, felsefe, hatt& sosyoloji karış- tirmak isterler. İşte bu «şişirmektir»: Şüphesiz bir romanda felsefi ve içtimai bir veçhe daime buluna- bilir. Verther ve Rene'den fazla içtimai tesir hangi roman yapabil- miştir? Fakat ne Goethe ne de Catenubriand felsefe yapmak niye- tinde bulunmamışlardır her halde. Halka ahlâk aşılamak niyetile yazılan romanlarda vardır, Bunlar hayalden başka birşey değildir ve ancak Lamartine ve George Sand gibi cömert ruhlu insanlara mah- sustur, Bu sebebten George Sand'ın bütün filozofik romanları bayatla- nşlar. Halbuki Valentine, François le Champi, le Mare au diable ta- zeliklerini hiç kaybettiler mi ? Romanda aranan ve daima a- ranacak olan şey realism'dir. Fa- kat hukikt realişm yalnız yalnız 184 — Servetifünun — 2324 kötüyü aramakla yepılmaz. Haki- ki realism kötü ile iyinin hakkını vermekle olur; zira tabiatta her ikiside mevcuttr. Realist romancı la Gorçonne veya Journal d'une femme de chambre yazan değildir. Realist Balzao'tır. Onun eserinde fena ve iyi insanlar; sadık ve ha ff tipler; fazilet ve kusurlar ayni derecede yer aldılar. Mme Marnef- fe gibi aeağı kadını yaşatırken Ursule Mirouet, EBugeuie Graudet gibi tertemiz kızlarıda ihmal et- medi. Balzao insanlığı tam olarak gördü. Kahramanlarına insanin €- badi ihtiraslarile bezendirdi. Bal- zac tıpkı Eschyle, Aristophane, Shakespeare, Moliğre v.s. büyük üstadlar gibi yarattığı tipleri tam' « şehvet, kin bhırsıcak gibi ruhi vasıflarla techiz etti, George Saud realism'i bir incelikle tarif etmiştir: «San'at hakikati (aramalıdır. Hakikatten bahsederken yalnız fe- nâyı göze almamalıyız. Dünyada yalniz canavarlar yaşamaz. Cemi- yeti dolduranlar hainler, gefiller değildir.» Realism yapmak isteyenler La 'Taur'un tavsiyelerini dinlemelidir: «Tabiatı olduğu gibi, gördüğü- nüz gibi, kopya ediniz. Fakat bu fotografa benzer diyeceksiniz. Ha- yır fotoğraf olmıyacaktır, çünki fotoğraf tefsir kabul etmeyen mi- haniki bir kopyadır. Halbuki &8iz gözleriniz vasıtasile eşya ve hadi- satı bir adeseden geçireceksiniz, gördüğünüzü tefsir ve tebdil ede- deksiniz. Kopya ettiğinizi zannet- tlğiniz halde, her şeyi, daima de- ğiştireceksiniz. Şöyle bir tecrübe yapın. Ayni manzara karşisına on büyük tane ressam geçirin, Göreceksiniz ki hiç birinin eseri diğerininkine tıpatıp benzemiyecektir, çünkü bir ressam, hiç bir vakit resliteyi ay- nen kopya edemiyor, onu kendine göre tefsir ediyor.» Demek ki, hayat meydana ge- tirebilmek için hayatı kopya et- meli ve hayattan insanları alarak şahsiyetleri yaşatabilmeli. Bir şah- siyet veya karekter asla icsd edi- lemez. Ya aynen olmelı yahutta tanıdıklar vasıtasile tahayyül et- meli bir tipin umumi olmıyacs- ğını hiç aklınıza getirmeyin. Bir tip bir çok kimseleri her vakit temsil edebilir, çünkü dünyada biribirine benzeyen insanlaraz de- ğildir. Edmond Jaloux, Paul Bourget den şunları işittiğini söyler: «To- urguğniefi kahramanlarının tek- mil teroümeihellerini yazmış, y8- rattığı tiplerin hakiki oluşları bun- dan ileri gelse gerek. Hattâ baba- Isr ve çocuklar eserinin kahrama- nı Bazarofi için hususi bir defter tuttuğu ve okuduğu bir kitabı, vuku bulan siyasi, ıçtimai her ha- dişeyi kahramanının gözü ile ğör- düğü söylenir.» Gelelim romandaki şahısların çokluğuna azlığına. Acaba bir ro- manın muvaffak olması için kah. ramanlarının kalabalık olması şartmıdır? Cervant&s'in iki kahramanla bir şaheser yarattığı unutulabilir mi? Sonra Edmond Jaloux'nun Fumdes dans la campague eserin- deki Kuyu Peğder nice romanla- rın kalabalik kahramanlarına be- daldir, — Sonu gelecek sayıda -—-