5 İgiye hisle #meveirt bdjğimiz bir ta- #, onlar ba» birişik; Eyi pğiönir, Bellini kalamar, si lg © kadar ayı hakkında değ- Gul veçdikten son- ği uyandır ilmek, on- ek işin her Ne Lüzum Var? Sanatta çekileiz bir cövher hiş bir gey ifade ötmem Tamamlanmamış şekilli bir eşe "here <hevenközlik; denir, Mütçkömti şekilli, teknik ek- sik bir cövhere de «Meleke» denir Halbuki hakiki sanatkâr ol- mak için hem iatidadını, cevberi- ri, tem de bilgisini, üsübunu, “tekniğini tatamleinış olmak 14- Zımdır. » Her sanat; ancak kendisine mwajsuz misyyen kaide. çekil, tek- nik ve uslüplâria tesirini göatere- bilir. Günlük yaşayışımızda, oku- muş insanla bilgisizi, konuştnasın- dan, görüş tarzından, Hareketlerin- den nasl hemen ayırabiliyorsak, tiyatroda da saylol bir sanatkâr müpteği bir heveskârdan veya Esin bir aktörden. aneak elindeki ifade vasıtalarını iyi ve doğru kul- laşmasından ayırabiliriz. En bi- yük istidatlar bile, kusurlu öğre- Hişmiş eksik vasıtalarla, yalnış tek» mikle açılmak, genişlemek yoluğu bulamaz, Bir kuş yavrusu kafıştlı doğmuş olmasına rağmen, havada aşabilmek için, önce bu kanatişrı küyyetlendirmeğe (o çalışır, yerde uçmıya çabalar, bir kaç kete dü ger,-anotk kanatları kuvvetleidik- ten uçmayı öğrendikten söhra 'hwalanır. Sapatkârlığa omamdet bir genç de uncak kepdindö imer- #nd olan temsil vasıtaların iyi kullanmayı öğrendikten sonra öth- © havasının boğluğu içinde yük» selebileçeğinden emin olur. Biöğün Wi bi hekiketlere yağımı yayiliıışın insana verdiği ifhde vasitekirnd: kullanmayı öğ- renmeğen d$ şanâtkârliğe kalkan- Te vardır. Bünisrdan bir goğu- "on bilgelik k vape tembellik yük gin bocaladıklarmnı olar Hanna bilgili Lİ önünde yük- eğen Ey galhküm s& : İn af ıhuvaffakiyet ton swvek çalışmanın terini şari ş e droşmuğtar. 'Persiz eimiara muvgi- “Mriyet tam konduğu vaki değil dir. Senntta en çok'tesir eden. ko- Taylıkin yapılıyağtauş gibi görünen hattâ bazen rasgele yapılmış zan- “ edilen basit ifade tarzlarıdır. Hel- buki sanmtte teşadiifün asla yeri “ yoktur. İlmin, fennin ileri hare- ketlerinde, galışmanın olduğu ka- dur tes de yardımı olmuş tur, Tarih teseâülün yardımıyle. nfes keşifler kayiladar, Fakat dün- ja sanat #arihi tesadüfün yerettı. Bı hiç bir şahesşrden bahsetmez. İlimde, tende bir âlim kendisi den evelkini iömam eder, yeni bir keşfile ml mueldi bile ortadan kaldımr. Hâlbuki sapatta hiçbir zaman bir sapsikâr diğerini ta- mamlamamıştır. Hepsi kendi de virleribde olduğu gibi bugün da başlı başına bir danatkâr olürek kalmışlardır. İşta bu hakikati bitmemek, porvâneleri ottsfında toplyen ve birer birer yakan ışık ğibi, birçok- larını Sahneye çeker ve orada Bi- . dürür. Hğer bu telihsizler, tabiatın ineama verdiği en basit ifâde vasi- talarını bite karekete geçirmek idin neksilar kafa ve vücnt çal ihtiyaç e ekuğem hilseler, hip şti tehlikeli teerübeye meme O saman kısa bir “müddet boşboşuna didiğtikten sonun Ta Şat pışmanlıkle çekilâsekleri Sahneğin © usaklaşırlardıı. Tişatroyti bir tenbiğr fik, Avfrelk, başıboşluk ganneder 1er, insanı Yahuyla ve Yücndüyla her meslekten faşla yoran bu 5#- uatın yanına, bile şokultaaınalıdır- hür. a sabatlere mensup snbüf- İarın'çalışması, bir SAİDE sanüi Koi devamlı mesijii kadar insanı yormaz, Heykeliraş, ressam. pi bestakâr, bütün bu sanatkâr lar, ilkirlerini, deygularını, yanşt- - larını gösterebilmek iğin ölçüsüz, sehilptirter, hudutsuz ir zamana çal lar. Eserlerini de mutlak ortaya koymıya meobur değillerdir, Ts- rih. dünkü çalışmasında göhret bulamayıpta sönradan meşhur ol- muş batae kârı i meşsle böyle değildir. Sahnede bulunduğu #aman ölçülü va mahduftnr, her ânı sayılıdır, muvaffakiyet için ona hasredilmiş dakikaları uzatamaz ve | (Döveme gelecek sayıda ) ; böyle nice #anatkârlirdan ber. Fakat bir vahmo ezugt ” e pa