RECAİZADE EKREM Bundan 28 sene evvel, bir kış günü, Recaizade Ekrem toprağa girdi. Her Kânun saninin otuz birin- ci günü edebiyatımız için bir ma- tem günü olacaktır. Çünki, üstâd Ekrem, böyle her iki manasiyle de soğuk bir günde gözlerini ebediyen yumdu. Sami Paşazade Sezainin dedi- Bi gibi «Üstâd Ekrem» yer yüzün- de namütenahiliğin başlangıcı idi. 15 yıl evvel Galatasaray'da üstâd Ekrem'e yapılan ihtifâlde merhum Süleyman Nazif'in sözle- ri her vakit için üstadı pek gü- zel anlattığından bu hitabeden bazı parçaları alıyoruz: «Üstad Ekrem» Talim-i-edebi- yat'ın «hissiyat» mübahsindeki bu sırrı etrafıle izah etmiş ve sanatın üzerine Fransızların «Çonventian- nel» dedikleri itibarı bir ilmin vazettiği Hendei tahakkümü kal- dırıp atmıştır. Üstad Ekrem'in bu meyandaki mütaleatı, yarım asıra karip bir zaman evvel, ilk defa olarak şad ve ilân edilmiştir: Bu bususta kendi istidadı Na- mık Kemalden daha ileri gidiyor- du. # On sekiz yaşında iken: «Yâr her südan hüveydadır şebi mehtfabta,, femaşadır şeb'i mehfabta,, “Cami dil mesti beytini irşâd etmiş olan bir ada- mâ şair değil demek şairin medlü- lini inkâr etmektir. Ekrem bey'de Südi gibi, Hügo gibi, Hâmit gibi her vadide yazmış ve hepsinde muvaffak olmuş vuâât kariha ara- nırsa onun dikkat sanatı beyhude rencide edilmiş olur. Ekrem bey şiire başladığı za. man tarzı kadim nesli kurmuş bir ağaç, kuvvei münbitesi tükenmiş bir toprak haline gelmişti. O kadar ki kendi doğumundan yarım asır evvel vefat etmiş olan Şeyh Gs- Ilip (Hüsn ve Âşk) aşkıyle bir ye- ni vâdi açmak istediysede, ace- min mnufuzundan kurtulamadı. (Hüsn ve Âşk) tan o kadar şöh- 148 — Servetifünun — 2321 b iile, retine rağmen, benim hiç bir şey anlamamış olduğumu söylersem bilmem idraksizliğimi bir kere da- ha idrak ve igpat mıetmiş olu- rum Ekrem bey hayatının yirminci senesi ile otuzuncusu atasında, yedi sekiz sene kadar nazm ile uğraş- maktan vazgeçerek, bu yolda hiç bir şey yazmamıştır. (Nâmei Sihir) mukaddemesinde söylüyor. O kadar sevdiği ve küçük yaş ta büyük bir istidad gösterdiği şi- iri, Recsizade, neden hayatının bir galeyanlı devrinde birdenbire terkediverdi Sebebini kendiği (Nâmei Sihir) de söylemediği gibi, başkalarına ifşa ettiğini de bilmiyorum. Fs- kat ben katiyen zan ve hükmedi- yorum ki Fransızça tahsil eder ken, garp şiirinde gördüğü güzel. liğe fevkalâde kapılmış ve bu sü- küt o melubiyetten neşet etmiştir, Fransızçadan <Atala» yı «Mes Prisons» u lisanımıza nakletti. * Üstad Ekrem'in «Şemsa> adlı altmış üç küçük sahifeden müte- şekkil bir eseri vardır. Dört yaşın- da bir kızçağız ki Anadalunun Bolu'sunda veya o İnebolu'sunda her neresinde dünyaya gelmiş, pek küçükken ebeveynini kaybederek altı yaşındaki hemşirssile bikes kalır. Hallerine acıyan bir hayır sahibi bunları İstanbul5 getirdi- ginden, büyüğünü diğer bir hayır sahibi küçüğü de Ekrem bey ev- latlığa kabul etmiş. Ekrem beyin hanesinde rahat ve sükünette iken birdenbire ölüverir, şte ,Şemsâ” o hem talisiz hem de talitli kızın halini musay- »