ver ve cidden müessir bir zade'i samimiyettir. X Üstad ve şairden sonra bir de hikâyeci Ekrem vardır. Üstedlığına eski kayıtları kır- mak ve arap medresesinin kapitü- laşiyonunu kaldırmakla, şairliğine mızrabı beyanını kendi o târı ma- temine vururken gösterdiği o fev- kalâade samimiyeti teessürle müm- taziyyet verdiği gibi, yazdığı hi- kâyeler arasındaki «Araba sevdası» yle bir devrin dramatik çehresini tasvir etti, Sultan Abdülaziz zamanında, güys mülki imar için, binbir müş- külle hariçten istikraz edilen mil- yonlar, mülki imar etmeden, İs- tanbu/'da bir züppe sınıfı vücuda getirmişti. «Araba sevdası» o züppelerin hal ve tavırlarını Behriz bey na- miyle teşhir eder. Alphons Daudet'nin ölümünde François Copp&e'nin mütevetfa'ya ait bir makalesini okumuştum. Daudet'nin hem hayalinden ve hem müşahedştından mütevellid (Tertarin) i İspanyol edibi Cer- vates'in Don kişot'uyle mukaye- se ederek: «Bizim Fransız edebi- yatında Don kişot yoktu, Daudet, Tartarin'iyle o boşluğu doldurdu» diyordu. «Araba sevdası» da bizim Don kişot'ımuz, bizim Tartarin'imizdir: İstihzanın içtimai hayatta ara sıra fazilet (terbiyeciliği (ogörü- lür. Don kişot ile Cervantes'in şö. valiyeligin eserleriyle Voltaire pa- pazlığın müziç tahakkümatına en kati darbeleri indirdiler. Birinci Napoleon'a bir emirnâ- me ile Engizisyon muhakemeyi zalimanesini ilga etmek imkânını Voltaire, ve Voltaire'in istihzaları izhar etmişti. İşte «Araba sevdası da öyle bir maksad ve muvgifa- kiyetle yazılmış bir eserdir. » Üstaddan, şairden, hikâyeciden sonra insan olan bir Recaizade Mahmud Ekrem bey vardır ki bu- nun huzurunda, bilâistisna herkes husü ve huşuh ile rükü eder. Temiz ve pâk bir vicdan ile temiz ze dürüst bir karekter ile hiç bir yerde inhita göstermeden faniler arasında altmış yedi sene kaldı. Ebediyete intikâl ederken, tap- kı hayatında olduğu gibi, başı yüksekte mütalaa ile kızaran ma- vi gözleri ebediyetin ufuklarına merküş idi. Teyfik Fikret merhum dedi ki «Üstad Ekrem, bize mekteb deri hanelerinde yalnız edebiyat öğ- retmez efvâr ve efâliyelede telkin ederdi. Vefakârlık ve vatanperverlik Recaizadede edebiyat perestlik ka- dar namütenahi idi. Namık Kemal Magosa zinde nında makpus metrük ve münsi iken Mahmud Ekrem onunla o- tuz sekiz ay muhabere ve üsta- dının kalbini tealiye etti. Büyük mabpusun dedesi Mustafa Asım bey hayatta idi. Fakat Oo, kitab, eşya, her neye ihtiyacı olursa bu manevi küçük kerdeşinden isti- yordu, Vatanperverliğinin ilik teren- nümünü 93 harbinde yazdığı bir mürabâda okuruz. O vakit kendi de galiba gönüllü olarak yazılmış tı Diyor ki: “Olur evlâdının ikbâl vatan meltan , İ, “Münhasırdır hep ânın şanına cüm- e hevesi “Ağlıyor işte vatan ah diyor her etesi,, “Yâ niçin olmuyoruz sık ile feryad “Mâlükü melik odur, cümlesi “Nasıl isterse tasavvut şehrizalimdir. .Senin ona bu yerin izzetin dihalindir “Vatanın feyzidir evlödınin elbet hevesin. » Balkan felâketi üstad Ekrem'e hem Nejat'ı unutturmüş hem Ne- jata Ekrem i kavuşturmuştu. » Recaizade Ekrem beyin hayatı muvaffakiyetlerle ve acılarla do- ludur. Çok muhterem ve parlak bir nam bırakmıştır. Hatarasi ede- bi tarihimizde yenilik şerefile ebe- di kalacaktır. Yeni neşriyat Yenilik İlk sayısi birkaç gün ev. vel çıkan «Yenilik» gazetesi gerek mündericat ve gerekse de tenkit ilibarile memleketimi- zin edebiyat mecmua ve ga- zeteleri arasında en zengin olanıdır. Büyük bir ebddda fev. kalâde suretle basılan «Ye- niik> ilk sayısında genç neslin en mümtaz imzalarını bir araya toplayabilmiştir. Böylece ilk nüshasında mü. essisi Cavit Yamaç «Tenkide dair> ve «Sanat ve yenilik» adlı iki makalesile Tenkidin mahiyetini ve sanalte ve gibi bir yeniliğin istenildiğini te- barruz ettiriyor, Sabahattin Kudret «Ti. yatro ve İnsan» essesinde, bu yarının en büyük sanatının insanda ne derece müessir olduğunu söylüyor. Cahit Tanyol <Şiir mo- da değildir ib adlı bir makale, Baki Süha: «İki mektup» adlı şiir, Salah Birsel: Sa- natkârın hiddeti, fıkraat, Ok. lay Akbal, «yarınki franswe edebiyatı | Nevzat Halko : Theokritos'un onsekizinoi i- dillonu'nun tercümesini, An. dre Suarez'in Dostoevski adlı etüdü, ve Samim Kocagöz: «Gök Boncuk» Mustafa Ni. yazi: «Şehir» adlı hikâyeler; Şahap Sıkı: İzahlı Divan antolojisi, tenkid; Ziya Ya. maç yabancı kitab tenkidinde Jean Gioso'nun «Odiseusün doğuşu» hakkında, N, İlhan- Berk «Degas> lıya dair yazı. lar imzalıyorlar, «Yenilik» şiir - hikdye - makalede en zengin münde- : reoalla önümüze çıkıyor, «Yeniliksi okuyucularımıza bilhassa tavsiye ederiz, Ad- resi; P, K. 27 Fatih İstanbul. 149 — Servelifünün — 2321 —