EDEBİYATINDAN : ROMEN LO RR E II. E İİ — Fragman — | Yazar : lonel TEODOREANU|».————->-| Çeviren: Ziya YAMAÇ İ rı şiirle süslenmiştir. İonel Teodoreanu, Komanyanın en mâruf lirik romancısıdır. Her sene okuyucusuna ayni mevsimde bir roman vermesini bilen Teodoreanuya en fazla okuyucusu olan ro- manc denilebilir, Yaşla avukatlık yapan bu romancının kahramanları dâima birokrat smıfından alınmış ve 800 sahifede vakala- En mühim eserleri : Medelen'de (Paris, «Temina» mükâfatı), Çocukluk sokağı, Yollar, Rürgdrlar ara- sında, Milen Kulesi, Maskeli Balo, Zeatausi'lu kız, Golia, Sil. vestri'deki Noel, Nuh gemisi, Ot, Ana Florentin'in sırrı, Dede. lerin evinde, negreltiğimiz «Lorelei> romanı, Bayılmak, insana hem ölüm korkusunu ve hemde onun geniş- liğini hatırlatır. Bu baygınlığı bir iki,şâniye devam etmişti, ama ruh yaşını kaybederek bu solgunluk anında çocukluğa (yaklaşmıştı. Catul Boğdan elinde annesi- nin eliyle kendine geldi. Beyni daha durgunlaşmamıştı. Fakat el, organik karanlıkta, o mâzideki elin hareketini bulmuştu. Böylece e- sir Luli'nin eli yaş ve soğuk yapışan bir yanağa götürüldü. O eline bakmadı. Yanağa baktı. Gö. rünmiyen güneşin ışıklarında yü- zünü yıkayan körlerin yer altın- dan çıkmış mermer yanaklarına benziyordu. Merhâmet ? Tabii. Fakat elinde, önündeki sakin- leşen kartal için merhâmetten da- ha ziyâdesi var. 118 — Servetifünun — 2318 Fundacul Varlamului ve bugün içinden bir parça Sanki böyle olması elzemmiş gi- bi, onun kati hareketli ellerinin yap- tığı her geye obüyük erkek vücudu itaat etti, Onu bir kanepe üzerine yatırarak başıuı bir yastığa koydu, yüzünü yukarı doğru çevirdi ve kıvrılmadan sıraya sığmayan ayak- larını kanepe üzerine koydu. Boyunbağı ve yakasını aştı. Yaş alnını mendili ile sildi. Gü- neğin girdiği pencereyi perde ile kapayarak gölge yaptı. Sonra, o, onu giderken duydu. Yorgun gözlerini açtı. Sâdece galıncaktan kalan ve hatırada rast- lanılan ruha yakın ve dışarıda uzakta kalan beyaz bir yüzle kar- şılaştı. — Şimdi geliyorum! Gözlerini kapadı, Bu ses her ne söylese inanacaktı. Luli, Dadaja'nın mutfağı ile bulunduğu üçüncü mevki vagonu- na bir seyabat yaptı. Oradan bir limon bir bıçak bir bardak ve bir sürahi su iledöndü. Gabriela'- nın uyuduğu vagondan, geçen ak- şam kırda içtikleri kalmış olan thermos'u aldı. Tuhaf! Gabriela'nın kompar- tımanına gürültü yapmaksızın gi- rip çıkmıştı. Onu uyandırmak ig- temiyordu. Sanki onu uyandır- maktan korkuyor, uyuması una sevinç veriyordu. Ak saçli meçhüle döndü. Men- dili ıslatıp alnına koydu. Tren, çi- çek açmış ıblamurlu bir istasyon- da durdu, Koku treni sardı ve bü- tün pencerelerden daldı. Luli'nin hazırladığı tan bir şeydi: acı kalıvenin sıkılmış limon suyu. Luli'nin kolu onu boynundan çevreliyerek başını kaldırdı diğer eliyle de ilacı içmesine yardım ediyordu. Ve oanda annesinin bâtırası yeniden geldi: onu &arıp ilâç ve- ren ellerle ve ıhlamurların debçet- li kokusuyla. Akşamları, hasatalık zamanında, ânnesi karyolanın ke- nâfına oturuyor, üzerine eğiliyor ona ıhlamur çayı veriyordu, Ih- lamurlar annesinin hatıralarından bir şey saklıyordu. — Şimdi sâkin dur! Onu yeniden yatırıp bezi de- giştirdi. Eli ona doğru bir işaret yaptı. — Gitmiyorum. Yakındayım, içki çığır- içine