SOlnNOlt kOşesi BRUEGELE DAİR" Yazan: İon BİBERİ Mukaddeme Tablolarını seyrederken, cehen- nem &levlerinden veya &emanın berraklığından âhenkler getiren renklerinin hayranı kalıyoruz; res- samın başlar üzerinde enginlerin açılmasiyle beraber kır faaliyetle- rini gösteren tablolarına bakarken onun ifade ettiği insani yalnızlığın heyecanını biz de yaşıyoruz; onun hamle ve kederlerini, dağınık mu: hayyilesinin şelâlesini, sükünetler- den kendine gelişinin gukinliğini takip ediyoruz ve anlıyoruz ki, ışığin âşığı olan san'atkâr Pieter Bruegel en büyük titizlikle zame- nının dramını da yaşıyordu. Eserini seyrediyoruz: Onun ton zenginliğinde ve ağır resonanale- rından insanın çırpınışını ve mugzZ- zam hissetmek kabiliyetinin ne inc, ve onun mutlaklığa karşı susuz- luğanun ne büytik olduğunu anlı- yoruz, Onu san'atkâr gahsiyetiyle sey- rödöllii “o Ruhi hıçkırıklardan zengin senfouisine kadar engin sibiri- ni getiren bir san'atkâr, içinden belirdiği insan ve toprak parçası na kuvvetle bağlı bir #lamand, fw kat yaşadığımız âlemin içindeki sırrâ karşı vicdanı bağlı olarak görüyoruz. Pieter Bruegel'in eserlerini kap- lıyan Oo ahenkleri ve büyük manalariyle azametlidir, Bunlar bizi resşamiü çehresine doğru gö: türür. — işim bozduğu bir şehre siynı Kendinde vi kederi topl: yan bu insanın derinliğini bulmak isteriz: Kendi dramının üstünden kalkmasını bilen, insanın bütün şartlerin genişliğile kucaklıyan bu ressamın hayat ve ruya yolunu te- ferruatile takip etmek isteriz, neğ' enin yüzünü bir başka gehre hali- (1 «Acayip Bruegels adlı kitaptan. Çeviren : Cavit YAMAÇ ne getirmiş olduğu veya kederinin şımarığı olan bu adamın eserlerin- deki hayat sihirini ve huzurşuzlu- ğun cinnete kadar varan slâmetle- rini hisgederiz,. Onun <«Gpirituel» şahsiyetini bütün çırpınış, sihir ke- der ve sukutlariyle ayırt etmeğe özeniriz, ve bilhassa o öncü ruh kuvvetini fikir, jest ve tesadüfler- den uzak olarak hayatta dâlm ay- ni kalan şahaiyeti insani bir kede- rl sabit bir hedefe götürürken gö- rürüz. Ve nihayet artık hayat işareti veremiyen fakat sanat devirle. rinde eseri ebedi olarak kala- cak bu insanın hayat şekilleri do- gan diri kuvvetinin nereden geldi- ğini anlamak isteriz. Zaınanların içinden beliren ve Pieter Bruegel ismini taşıyan bu yegâne insanın başı muayyen hakikatlere dayana- rak ve bunları bayalimizde birbi- rine ekliyerek bir hayat üslübü ve bir eserin içine alablimeğe muvaf- fak olabilecekmiyiz acaba? i - Devri «Ve derinliğin kuyusunu açı, ve kuyudan duman gık bü. yük bir fırın dumanı gibi ve güneş ve sema bu kuyunun dumantylo karardı... Apacolipe# — Sen Jean 9.2 Beşinci Şarlın saltanatı zama- nında onyedi mıntıkayı bir arada toplayan imparatorluk, XVI ıncı asrın ikinci yarısınâr buhranlı ve dramatik bir devir yaşıyordu. Si- yasi münakaşa ve dini kinler bir- birine çatışarak eski medeniyet mıntikasını yırmi — otuz genede yıprattı. Hürriyete âşık olan Fe- mend ruhu ile 2-inci Filip'in deş. pot ve mutlak hükümdarlığı bütün getinliğile çarpışıyordu. Akruhü bir apiritüel kurtuluş ihtiyaciyle ananevi Katolisisme Reform'un probestosu kulkıyurdu. Müünlrle mıntıkaları (durma dağın eğerek biribirine #wktu, Fakat ünl vü kuvvetil isyan kanlı bir karşılığa raatladı. Kalelerin terakki ve pâr- laklığı harabe hâlini aldı. Dara- Zaçları yükseldi, isyanlar kanas boğuldu; çile, kafa kesmek ve in- sanı diri yakmalar halkt ezdi, deh- şet içinde bulunan kitleleri göç yo- luna sevketti. Din müstebitliğine, ayni dere- cede kızgın olan iki ırkın müoa- delesi de karışıyordu. Fethettikles ri memlekete yerleşen İspanyollar ile istiklâllerini muhafaza eden flamandlar arasındaki doğüş 1636- de 5 inet Şarlın kız kardeşinin bir emrile, katolik olmıyşanların idama mahküm etmek kararının verildi- ğI zaman kan daha ziyade akma- ğa başladı, Engizisyon buralara yerleşti ve bir kaç bin insani bir- den ölüme mahküm etti. İspanyol askerleri memleketi soyarak dolaşırken dinsizlik isyanı da kükremiş: Kliseler soyuluyor ve içlerini süsleyen sanat eserleri mehvediliyordu. Bu karışıklık için- de çıkan flamand isyanı iyiye bir alâmet gibi gösterilebilir. Mücade- leyi Wilhelm de Orange idare edi. yor. Mıntakalar yeniden heretümerç olân ve mağlubiyeti takib eden idâmlar yine memleketi kana bo- yadı, 1567-nin Ağustosunda İspanyol idaresi şiddetini çoğaltıyor, İyi bir asker, fakat fanatik ve kendini çok beğenmiş olan Alba Dükü bu ha. rekâtı idare ediyor. Alba Dükü, (İsyan jürisi) ni kuruyor ve bu İspanyol gulmetini arttırıyor : altı sene zarfında Dük, yirmi bin flamand'ı ölüme mahküm ediyor. İsyânın söndürülüşü bir «İspan- yol öfkeşiz ne sebebiyet vermiştir ki bu umumi ve büyük bir cinayet şeklini almıştır. 1576 - da İspanyol aşkerleri 10.000 den İazla insan öldürerek evlerini soymuşlardır. Bu soygunculuğu büyük yangınlar bütün semtleri yokeden yangınlar takib ederek felâketi tamamlamış ve bütün mıntakanın üzerine ağır, bunaltıcı bir terörü yapmıştır. Bu devir sergüzeşt ve fecaat içinde geçen, ümitsiz mukavemetler, is- yanlar ve kan dökülüş devridir ki flamand halkının Müesiiişetinde derin izler bırakmıştır. — Lülfen sayıfayı çeviriniz— 15 — Serygiifünen — 24l5 öl v