No. 2264—581 ENÇ nesil Türk şairleri sradında en şayanı dik- kat görülenlerden biri de Nail V. dir. Burada onun şiir sanatından Ye sanat telâkkisinden bahsetme- den önce, mensup olduğu Banat Hatformunu incelemek daha ty- kun olacaktır. Nail bugün otuz yaşını aşmı- ihesle mensuptur (9). Bundan do- Bayı mensup olduğu nesil (sanat Kelâkkisi itibariyle) en çok Nâzım (Hikmet veya İlhami Bekir'in nes- idir. Aruz vezninin iflâsından &on- rTa hececiler de uzun müddet tu- hececi şairin gayreti değil, hayatın ta kendisi idi. Yüzü temamen yeni ve, zihniyete çevrilen ve bunun neticeşi olarak da kendi bünyesinden Şark'a ait ve eski devrin yadigârı olan eskimiş unsur- Farı tasfiye eden hayatın, aruzu mu- hafaza etmesi nasıl istenebilirdi 1... Aynı hayat hamlesi bugün he- ce veznini de yavaş yavaş tasfiye oluna gitmektedir, Mayakovski'- nin sanatından mülhem olduğu “göylenen tarzdan sonra Orhan Ve- Ji, Bedri Rahmi, İlhan Berk, Ca- Berbest uazım, bugün, sürat ve “makine kelimeleriyle ifade edile- bilecek olan XX'nci asır medeni- etinin malıdır, denebilir. Nailin jpekil meselesi hakkındaki düşün- geleri aşağı yukarı şöyle hulâsa şdilebilir : «Sanatta şekilden ziyade muh- Bevaya ehemmiyet vermek elzem- UYANIŞ Yazan: Hüsamettin Bozok dir. Vezin ister serbeat, ister hece veya hattâ ister aruz olabilir. Yal- nız, nasıl ki, dünün el tezgöhla- riyle bugünün makine endüştrisi- nin ihtiyaçlarını karşılamıya im- kân yoksa, daha başka bir deyim- le Beethoven'in sonatlarını tek telli bir saz, çatlak gesli bir zurna veya şişirilmiş bir davulla çalmak nekadar imkânsız işe, bögünkü cemiyetin aşkını, ıztırabını, iç mâ&- kanizmasını aruz ve hece ile ifa- deye çabalamak da okadar gülünç olmaktadır. Serbeğt nazım bu ih- tiyaca daha çok cevap verebildiği için esastır. Burada bir noktanın daha iza. hıni yapmak lâzımdır, Bugün Tür- kiye'de Hâzım Hikmet, İlhami Be- kir ve Nail V. gibi şairlerin elinde olgunlaşan serbest nazmı ilk defa Mayakovski'nin kullandığı ve bun- dan dolayı da bizimkilerin onu kopya ettikleri (söylenmektedir. Bir kere şunu hatırlamak gerek- tir ki, serbest nazım yalnız bizde değil, bütün medeni memleketlerin inkılâpçı muhitlerinde en geniş rağbeti bulmuş bir tarzdır. «Türk gerbeât nazmı, Msyakovski'den ve- ya her hangi bir yabancı şairden ilham veya kuvvet almış olabilir. Fakat bu adamlar olmeaealardı Türkiye'de serbest nazım doğmı- yasaktı demek yersiz bir iddiadır.» Cemiyetin muayyen bir inkişsi merhalesinde eski kalıplarin rağ- betten düşmesi ve yeni bünyeye 149 AİL V. VE SANAT TELÂKKİSİ Nail V, der ki: “Ben, hatfı müdafaa yok, sathı müdafaa var,, sözü ile 17 milyonu zencirden kurtaran sanatkârın sanatına hayranım. uygun kalıpların aranması ve kul- lanılması pek tabiidir. Burada inkılâpçı Türk şiirinin yapmak istediklerini şöylece toplı- yabiliriz; a) Eski ölçü ve kıymetleri hır- pâlamak. b) Gelen veya vaadedilen he yatın yeni ölçü ve kıymetlerini söylemek. i Yeni bir ifade tarzı, teknik yeniliği yaratmak, Nail'in şiir çalışması bu ölçü içinde mutalâa edilmelidir. O, bu hususta cidden güzel örnekler ver- miş bulunmaktadır, Şiirlerinde de» rin bir lirizma bulduğumuz Nail fil dişi kula sanatkâr değildir. Bu hususta ona sorarsanız der ki: «Benim için sümüklü bir böcek gibi kendisini kendi kabuğu içine hapsetmiş, acalp bir meahlüktan her şey çıkar, bir sanatkârdan baş- ka.r Ve şunları da ilâve eder: «Ba» na ilâhi ve semavi aşk besteleri yumurtlıyan Tagore'un sakalına tüküreyim. Zaten içinden çıkama»- dığım bir davayı derunundaki si yah güneşe müraogal vecizesi ile büsbütün Arap saçına çeviren bil- mem hengi herifin dilini eşek arı sı soksun. Ben, halit müdafaa yök saim müdafaa var sözü ile 17 mil yonu zincirden kurtaran sanatkârın sanatına hayranım.» Nail'in bütün sanat adamların- dan beklediğini onun şu sözü ile hulasa etmek mümkündür: «Sayın ganatkârlardan işitilmemiş sözler, görülmemiş yenilikler, rastlanma» nış vakalar değli, iki kere iki dört eder katiyetiyle geniş kitlele- rin derdine çare veilâşerecek sü nat eserleri bekliyoru&.» Tİ Nali 1910 da Muğla'tm Ula nahi- yesinde doğmuştur. ve Orla tahellini Muğla'da, liseyi Konya'da bitirmiştir. Orta mektep ve İlse sıralarında Kerman ve Halka Doğru vesaire gibi mecmualar çıkarmış, sonra İstanbula gelerek bir müddet Tip Fakültesinde okitmuş, daha sonra büsbü- tün yazı hayatına atılmıştır,