No, 2258—573 sek sesle sofruda söyrersiniz, mes'- ele kalmaz. Gördünüz mü? beybabanızın öksürüğü tuttu, boğulur gibi sofra- den kalktı, koltuğuna oturdu, ya- kasına asılmış peçetesile kızarmış yanaklarına serinlik verirken gör- dünüz mü nasıl size şüpheli ba- kıyorf Durmayın, bir dahg; — Evgeniya! deyip anlatın. Sınıfımı döndünüz'- zararı yok. Komşu kızı mı öptünüz! - zararı yok. Dürbinleri mi kırdınız -zararı yok, hiç zararı yok! gördünüzya! Çilek kokusunda sendeliyenler için Evgeniya âihirli kelimedir, hem de çok sihirli kelime. Evgeniya bir zamanlar Yedite- penin üst katına çıktıktan sonra tekrar bodrum katına avdet et- mişti. Tırtıllı köyde eczacıya metres- lik ediyordu. Bir zamanlar kalafat yerinde Yusuf ustaya bombarta ısmarlıyan reis, Misira lahna yapraklarında esrar kaçırsn reis, Kahire otelle. rinde Trotiberu isminde gemiciye ve bilumum İngilizlere yol vermi- yen reis; Rodos açıklarında bir İtalyan petrol gemisinin yolunu taka ile kesen rois, işbu geminin Ciovinetsa ismile maruf kaptanını (bir kadın meselesi yüzünden) 35 kişilik mürettebatı önünde asla söylenmiyecek şekilde utandıran reis, havaya bir kaç el silâh atıp, takaya tekrar binip basıp giden reis, Tırtıllı köyde Evgeniya önün- de baş egmişti, aşkın karanlık ve UYANIŞ ıslak sefalarına dalmıştı. Reis siya siya ederken bile geceyi düşünürdü. Reis Evgeniyanın hâlâ beyaz göğsüne bakarken Yeditepenin saadet gecelerini hatırlar, kendini karyoladan yere atrdı. Bir değil. Yeditepenin mahrem zevkleri (OEvgeniyada (başlamış, Evgeniyada bitmişti. Ne müthiş sırlar! Reis yatağı dönerdi. Reis Yeditepenin erkek cinsin- den olan halkını imbâ çarelerini düşünürdü, Öyle bir cinayet tagavvur eder- dik ki; şehrin yüz bin penceresin- den yüz bin Refetreis girer yüz bin bıçak yüz bin kolun ucunda karanlıkta yüz bin kere parıldı- yacak!.. Ve yüz bin bıçak yüz bin erke- gin kasıklarına yüzbin kere gaple- nıp, Evgeniyada başlayıp biten yüz bin zevk fıçısına mukabil yüz bin kan fıçısı dökecekti, şebrin etrafında, kan lekesi yayılacaktı, koca bir leke! Reis yerde yatarken bunları düşünür, tekrar karyolaya dönerdi, Evgeniya hem geçen gemilere hem geçen erkeklere lakayttı, Reis ne bilsin ki kadınların ve denizin hafızası yok! Evgeniya senede iki kilise - ye gider papazlarıu taze ekmek içi kadar yumuşak seslerini dirler, bu işin içinde iş olduğunu hisseder amma ne olursa olsun mumlar şenliktir. Ş Refet reis Evgeniyayı ısırdıkça ortalık deniz kokar. 23 Müllinöln Sie Reis kendini karyoladan yere atardı, atmasa bile yatakta ayağa kalkar, rüzgürsz günlerde tatbik edilen «kırk köse ismini saymak» çaresine baş vururdu. Dalyan kar- şısında yanmış arsanın dibindeki kulübede yatakta ayağa kalkar, kırk köse ismi srar, açıklardan geçen gaz gemilerinin evi hafif sarstığını hisseder dimdik dururdu gonra düşerdi, beyaz yatağa düşerdi. Her hikâyenin bir sonu, her dalyanın bir delikanlısı vardır. Reisin evi karşısında, dalyan kenarında uzun direğe oturmuş delikanlıya kim dayanır? Delikanlı kayıkta ağları yoklı- ya yoklıya geçer, yalı genç kısları ızarır, hizmetçiler sinirli güler, sahil boyunca tesadüfen hanime- fendiler pencere önünde gömlek değiştirirdi. İş olsun diye Evganiya delikanlı ile işi pişirdi. Oİş olsun diye yoksa başka bir şey değil. Olan oldu, Refet reis bu işi ig ter istemez duydu. O günlerde iki ayaz bir lodos esmişti. Yedi Tepenin mevsimi yoktut; Poyraz eser naftaliuli sandıklar» dan kürkler çıkar. Lodos eser naf- talinii sandıklara kürkler döner. Üst orta ult ve bodrum kat meyhanelerinde sabırazlık aiâmet- leri baş göstermişti, garsonlar söy- lüyordu; çiroz geç kalmıştı! uskum- rular denizlerde dünya görmüş, çocukluk sularına hasret kalmıştı. Sevgilinin tuzlu sularını geride bırakıp vatana dönüyorlardı. — Devamı son #oyfada — Resim > Abidin Dino