SERVETİFÜNUN No. 2958— 573 DÖRT KİŞİ Arkadi Averçenko, muasır Rus Edebiyatının ve Avrupgnın en tanınmış mizah muhavrirlerindendir. Cemiyeti ve bazı andsmeleşmiş kötü dâdelleri- ni karikalörize etmiştir. Büyük ideallerin bazen ablöf>lerle hitam bulduğunu gösterir. Küçük hikâyelerile her lisana lercüme edilmiştir. En tanınmış eserleri: « Haylazlara hikâyeler»; «Bir rezilin hikâyeleri», «Mozaio>, «Edepsiz dostlarımı... Yazan: I partımanlarından birinde üç kişi seyahat ediyordu: Tica- odası kâtiplerinden Cetvero- ruecov genç karısı Simoçika ve «Ewans ve Erumbel> firmasının mümessilie rindeu, Vasile Abramo- viç Sandomirâki. İstasyonlardan birinde, kompar- tımanu genç, kasketli bir adam gi- rip oturdu. Dikkatle, Cetverorucov ailesini süzdükten sonra cebinden buruşuk bir gazete çikarıp mütğleaya koyuldu. Seyahat, hepsinin üzerine hugusi cansıkıntısını dökmüştü. Cetveror- cov gigara tabakasını elinde evirip çeviriyor. Simoçika ayakkaplarının ökçeleriyl edöğemeye vurarak, ba- kışlarını Sandomirskinin silik yü- zünden tanımadığı genç adama geçiriyordu, Sandomivski, kötü bir mizah mecmuasını onuncu defa matbaa ve abonelerine kadar ezberlemeğe çabalıyordu. Simoçika kocasına: — Beş saat daha var... Beş saat daha can sıkıntısı... Dedi. Kocası: — Evet... Treğle yolculuk ne de B İR trenin ikinci mevki kom- ret, Arkadi Averçenko can sıkar... İnsanı yorar.. Diye cevap verdi. Sandomirski lâfa karışarak: — Demiryollarda aeyahat hem de pahalı, Düşünün: On iki rubleye bir bilet. Kapının yanında oturan meç- hül adam, gazeteyi yanına bıraka- rak, yol arkadaşlarına acayip bir bakış attıktan sonra kahkaha ile güldü. Acayip bir gülüşü ve şaşır. tıcı konuşuşu vardı. — Canınız sıkılıyor değil mif Ben bunun sebebini biliyorum. Çok basit: Olmadığınız gibi ken- dinizi göstermek istiyorsunuz da ondan. Sgndomivskinin canı &ıkıldı : — Olmadığınız gibi kendinizi göstermek te ne demek? Biz, mü- tevazi, gösterişten hazetmeyen kişi- leriz. Meselâ ben kültürlü bir adam sıfatıyle... Meçhül adam yine gülerek: — Hayır... Dedi. Hepimiz gö- ründüğümüzden bambaşka insan- larız... Misâl olsun diye soruyorum: Sen kimsin? Sandomirski: — Ben mif dedi... Ben kumaş, bez ve fanile fabrikası «Iwans ve Krumbel> in mümessillerindenim. Diğeri : — Haha, ha,diye güldü. Böyle RUS EDEBİYATINDAN : bayağı bir plân ile beni atlatmağa kalkışacağını bilmiyor değilim. Ben, pekâlâ, senin, Vatikandaki Papa- nın yanında Kardinâl olduğunu biliyorum. Ne diye Krunbel elbisesi arkasında gizleniyorsun * Sandomirski (o şaşırdı, korkak : — Ben... Vatikanım? ben Vati- kanım haf diye sordu. — Kardinâlsın! Vatikan değil! Sersem rolü oynamağa çalışma! senin, zamanın en zeki ve en usta adamlarından biri olduğunu bil mez değilim. Hakkında bazı şayi- âlar da dolaşıyor... Sandomiraki ciddi bir tavırla: — Affedersiniz!.. Böyle şakalar- dan hoşlanmam... Dedi. korkak, TI Meçhül şahıs, elini dehşetle, «Ewans ve Krumbel» in mümessi- linip omuzuna indirdi: — Cuseppe!.. Beni aldatamazsın! dedi. Bu avanakça lâfları bırakıp bize, Vatikandaki hayatından, asil ve çoşkun İtalyan kadınları nez- dindeki muvaffakiyetlerinden bah- setsenel Sadomirski afallamıştı: Beni bırak! diye bağırdı. Ne demek istiyorsun 9 Adam eliyle seyyah mümessilin ağzını kapadı: — Suseasi,. Bagırma! Burada bir bayanın olduğunu görmüyor mu- sun? kapı yanındaki yerine otura- rak; cebinden siyah bir tabanca çıkarıp Sondamirskiye çevirdi: — Cuseppe! dedi. Çok iyi bir adamım, ama yanımda sahte bir adamı rolü oynamağa kalkışan birisini tahammül edemem! Simoçika geriye çekildi jve-