No. 2258—373 , — Memnun oldum! dikkat edi- "yorim bayan sizin de çehreniz değişti. Biliniz ki, hayatta yapma- cik kadar kötü bir şey yoktur. Fakat, benim gibi bütün inadınla onunla mücadele edersen, yapma- cık kaybolur, Meselâ, sen bayan, şimdiye kadar şu bayı hep seyyah mümessil zannettin ve kocanı da memur. Şimdi ben geldim, onları bu elbişelerden goyundurdum. Birinin kardinâl diğerinin de bariton olduğu anlaşıldı. Öyle değil mi: Kardinal? Sandomirski, kızgın: — Bir filozof gibi konuşuyor- un... Dedi. — Bilhassa yalandan o kadar kor- karım ki... O, bizim çocukluğumu- zu örter ve bütün hayatımızda bizi tâkıb eder, Biz onu teneffüs edip, gözümüzde, üstümüzde ve kalbimizde taşırız. Misâl: Sen ba- yan. Açık renkli bir elbise yüksek ökçeli ayakkabı giyip, korse takı- yorsun. Bayan, ben sahte olan herşeyden hazetmeyen adam, elbi seni çıkarmam hürmetli bir çesâ- retle rica ediyorum. Çünkü o tabi- satte mevcut olan şeylerin en gü- zelini gizliyor: Vücüdünüzü. Tuhaf yolcu Simoçikanun koca- sınş doğru tabancasını uzattı ve kadının göğlerine gülümseyerek, devam etti: — Rica ederim, soyun! ümit ederim ki, kocan buna bir şey de- mez... Cetverovucov sönük gözle- riyle tabancaya bakarak, çenesini oynattı — Ben... Ben.. Birşey de- mem... Ben... Güzeli ben de seve- rim. Biraz soyunabilir... Hee-he1... Simoçikanın gözleri şimşek ça- kıyordu. Nefretle ateş saçan göz- leriyle Cetverorucova ve bir köşeye büzülen Sandomirskiye baktı. Bir- denbire sıçrayarak isterik bir gülüş koyuverdi ; — Güzellik, benim de hoşuma gider. Senin için soyunacağım. Yalnız yalnız kardinale emret de yyl dönsün. Meçhul'adam gert ir — Keardinâl, diye haykırdı. Sen mubarek bir adamsın, Sahne- ler, sahnesine bakmana izin yok- tur. Yüzünü gazete ile ört!.. Cetverorucov : — Simoçika, diye mırıldandı, büsbütün soyunma sakın... — Beni bırak! ne yapacağımı ben bilirim. Genç kadın korsesini UYANIŞ 3) Fransız sinemacılığı, tek- nik, malzeme, servet bakı- mından biç birzaman Ame- rikan stodyolarile rekabet e- demiyecek imkânlar içinde olmasına rağmen birçok mem leketlerde Amerikan filmle- rini ikinci plânda bırakıyor. Bunun sebebi Fransanın yüksek artist yetiştiren memleke oluşu- dur: Bize, bizim hislerimize, zevk ölçülerimize, za- aflarımıza hitab etmesini bilen sanatkâr. Bir zamanlar Sa- rah Bermardi'n yaşadığı Fransa, bugün şöreti hâlâ unutulmıyan yıldızı belki- de bastıran, biç değilse onun yarattığı Fransız Kadınını devam ettiren birçok sanatkâr yetiştirdi. Bunlardan biri de Dani- elle Darrieux'dır. Emni- sulistimal filminde bugü- nün genç kız tipini can- landıran sanatkâr, nın memlketimiz- de de büyük rağbet kazanan İklimler romanındaki Odil rolünü canlandıra- şimdi de Maurois- 5 Anel DB Utaş “İKLİMLER,, FİLME ALINIYOR caktır. Andre Maurolis fil min senaryosunu, romanından bizzat kendisi | hazırlamıştır. İklimlerdeki Filip Marsöna rolünü de Charles Boyer'nin temsil edeceği söylenmektedir. Eserin çevrildikten sonra bü- yük bir alâka toplıyacağı an- laşılmaktadır. Bunun için de İğzım gelen şartların hepsi mev- cud: Eser Maurois gibi beynelmilel 8l- çüde bir şöhretin malıdır. Fransada, Fransız o rejisörleri- nin idaresinde baş rolleri Danielle Dar- rieux ve Charles Bo- yer gibi iki artist temsil edecektir. Biz onları Mayerling filminden de görmüş ve beğenmiştik. İklimler Andr& Maurois'nın en fazla sevi- len eserlerinden o biridir. Bu eserinde Andre Mauroie, mo- dern cemiyetin rubunu temiz bir üslübla anlatmıştır. Andre Maurois'nın bir eserinden mül- hen olarak çevrilen Samimi Anlaşma filmi de kua bir müddet önce sinemalarımızda gösteril- miş ve alâka ile seyredilmişti. sökerek entarişini çıkardı. Bir an durakladı. Yüzü solgun, kaşları çatıktı. Soyunmağa devam eder- ken, ancak sezilebilen bir tebes- sümle : — Güzel vücudüm var, değil- mi* dedi, beni öpmek istiyorsau, derhal kocamdan izin al! zanne- nedersem derhal müsaade eder. — bariton, şimdiye kadar ta- nıdığım kadınların en güzelini öp- meğe bana müsande et! herkes bana deli der ama, doğru değildir... Ağzı korkudan açık kalmış olan Cetverorucov titreyerek korkunç yolcuya bakıyordu. — Bayan, kocanın hiç bir iti- zı yok. Hürmetle elini öpeceğim... Tren vitesini azalttı. Vilâyet merkezi bir şehire yaklaşıyorlardı. Simoçika hasta bir tebesşümle: — Niçin elimif diye gordu. Gel, öpüşelim. Benden hoşlanmıyormu- sun yoksa? meçhul adam, onun çıplak kol ve bacaklarını temaşa ettikten sonra sevinç dolu bir sesle: — Bahtiyar olurum! dedi. Simoçika ateşli gözleriyle ko- casına bakarak, meçhül adamın boynuna kollarını doladı ve onu, uzun, uzun öptü... Tren dardu. eze el eri eşyasını topladı. Ve kapıda — bet “dinileyin, Kardinâl ve bariton, tren burada beş dakika durur. Ben, tabancam cebimde, ve elim cebimde tren hareket edince- ye kadar burada kalacağım. Biriniz inmek isterse, vay haline! — Lüyen sayfayı çeviriniz —