308 > sa çi a z Se İLE SERVETİFÜNUN No. 2261—566 FİKRETE YAPILAN TAARRUZ KARŞISINDA bi K # > b Şair Tevfik Fikret, hayatının son yıllarında tamamiyle athâiste olmuş ve iskolâstik zihniyetin son zamanlarda kızışan reaksiyoner veziyetine karşı çıkmıştır. Amerikan Kolejinde vazife almayı, mektup sahibi gibi, pro- testan olmak ve memlekete hiyanet etmek şeklinde telsir edecek olursak, se- bepsiz yere memleketin en mümtaz simaların lekelemiş oluruz. Yfeni Sabah ga- zetesinde (7.X.1939) neşredilen bir oku- yucu mektubu, Tev- fik Fikretin eserleri- ni yakmalı diye bir fikir ortaya atıyor! Baştan başa saf- sata ve hezeyan- larla dolu olan bu mektubun iddiala- rını (o reddetmeden önce mektup sahi- bine şunu hatırlat- mak lâzımdır: Dün- yanın her medeni memleketinde fikre fikirle mukabele edi- lir. Bu, tarihin akışi içinde de böyle ol- muştur. Zaman za- man rastlanılan kitap yakma cere- yanları ise, kuvvetin hakke galib geldiği iptidai, barbar cemiyet- lerde olmuştur. Kâmuran Demir imzalı mektu- bun iddialarıne göre, Fikret, sanat bakımından sıfırın pek az üstüde imiş ve bu da bütün edebiyatçılar tarafından kabul edilmiş bulunu- yormuş... Mektup sahibi Fikretin sanat seviyesini hangi ölçülerle ta- yin etmiştir? Yazısının indi hüküm- lerle dolu olması, mektup sahibinin ne kadar dar ve mahdud bir görüş za- viyesi içinde çırpınıp kaldığını açıkça göstermektedir. Hele <bü- tün edebiyatçılar» sözü ile kimleri * kastediyor? Şu mahud Mehmed ' Akifçileri mi? Bu fikirleri sıralıyan mektup sahibi, etrafındaki hakikatı görmemek için başını kumların içi- ne sokan deve kuşuna benziyor! Yazan: Hüsamettin Bozok Merhum Tevfik Fikret son günlerinde... Mektup sahibinin ikinci iftirası şu: «Bugün bu şiirleri okuduğumuz zaman hiç bir zevk duymuyoruz. Her türlü his ve heyecan aşılamak- tan mahrum olan bisiklet gibi manzumelerini okurken, hattâ ken- dimizi gülmekten alamıyoruz» diyor. Burada üzerinde durmak istedi- gimiz bir nokta var: Mektup sahibi mütemadiyen «biz» diye konuşuyor. Böyle yapmakla kimlerin namına hareket ediyor, kimlerin porle-pa- role'ü dür? Yoksa sırf kendinden bahsetmek istiyorsa biz diye ko- nuşmanın Krallara mahsus olduğu- nu hatırlatırız. Sonra kendi şahsi zevklerini, hislerini, düşüncelerini ne hakla umuma mal etmek istiyor? Mektup sahibinin her beğendiği muhakkak iyi, her beğenmediği muhakkak fena mıdır? Mektup sahi- bi kim oluyor da kendini dünyanın mihveri (o zannedi- yor?... Fikretin Serveti- fünun Edebiyatında- ki mevkiine gelince: Bu, mektup sahibi gibi laâlettayin oku- yucular arasında de- gil, bu hususta sa- lâhiyet sahibi ede- biyatçılar arasında münakaşa edilirse müsbet ve objektif neticelere varılabi- lir. Koca bir devre ad vermekle kalma- yıp, tesirleri yalnız kenki (o arkadaşları üzerinde değil, Yah- ya Kemal, Ahmed Hâşim ve hatta Nâ- Hikmet gibi son devir Şairleri üzerinde de görülen bir adam hakkında uluorta fikir yürütülemez. Mektup sahibi, Fikretin Sis gibi Millet Şarkısı gibi eserlerini cali buluyor ve “Toprak vatanım, nev'i beşer milletim, diyen Fikretten nefret duyduğunu gizlemiyor. Yu- kardaki sözleri sade Fikret söyle- miyor. Aynı şeyleri Şinasi de Milletim nev'i beşerdir, vatanım ruy'u zemin mısraıyle ifade etmişti. Mektup sahibi ayni haksız iftiraları- nı Şinasiye de yükliyecek mi? Halükun Amerikaya (yerleşip milliyetini kaybetmesi bahsine ge- lince: Fikret öldüğü zaman (19 ağustos 1915) Halük çocuk dene- eek bir yaşta idi. Halükun Ame- rikaya gitmesi ve orada yerleşme- si babasının ölümünden sonradır. Binaenaleyh Fikretin bu işte suçu