No. 2239—554 yüzü sanki batı tarafına eğiliyordu, ve üzerinde toplanan o kızıl ışi- Bın, fizik işidişten daha öte bir duşuşla, musiki şelâlesi gibi akıp gitmekte olduğu duyuluyordu. San- ki şarkı söyliyen bir insan kalabs- dığı idi. Fatma ayağa kalktı. .Kapkara gözleri gurub esnasında şehirde, bir yamaçtaki evin penceresi gibi kıp- kızıl çakıyordu. Kıyı boyunu san- ki bir kalabalık boğmuştu. Şiddet- li yaşayışın eski ilâhı Diyonlseve, esnki bütün maenad'larını eirafı- na toplamış bağıra çağıra denize doğru koşuyorlardı. Hepsinin baş- larında çiçekler vardı. Ellerinde- ki çiçek demetlerini güle güle bir- birlerine atıyorlardı. Yerlere şarap- lar döküyorlardı. Çılgın rakısların- da topuklarını yere çarparak yer yüzünü titretiyorlardı. Kara Fat- ma o mükemmel çırçıplak vücut- ların hareketlerini seçebiliyordu. İşte şimdi musiki aletlerini çala» çala kıyı kumlarına varmışlardı. Fatmaya onlar da «gel gel!» diye bağırıyorlardı. Fatma onu çağıtanların adlarını bilmiyordu. Fakat onları hızla çar- pan yüreğinden tanıyor ve duyu- yordu. İnsan yalnız adını bildiği şeyi mi duyar? Ve hiç adı olmıyan muammaengiz şeyleri duymaz mıf İmkânı olaydı, Fatma o duygusu- nun, o ânın, iki elile, bylangıcını ve &onünü tutarak, pazılarının bü- tün kuvvetile çekip açacaktı ki, duygusunun ve o anın içine daha ve daha ziyade ışık ve rüya girsin, Fatma Iırçın hırçın, elbiselerini çekiştirdi. Üst başını yırtarak, ve çırçıplak olarak, gülerek denize fırlayan Maenad'ların kalabalığına karışmak istiyordu. Neredeyse dağlar, taşlar, ve bü- tün varlık uçuştan sonra kanatla- rını devgirip kapıyan kuşlar gibi kapanaeaktı. Fatma acele ediyor- du. Kapanmadan evvel kaçmak, kendini ışıkların içine atmak -isti- yordu. İdraki dünyasının kenarına varmıştı. Tarihi kadimin kıyısına erimişdi. O kâbustan öte fırlamak istiyordu. Duygusu onu öteden &yı- ran duvarı dele dele onu bir du- vak kadar inçeltmişti, o kızıl du- ağın: ardından ona öteler Ve uzak- lar gülümetiyordu. Artık açıklıkla- rn davetine kulak tıkıyamazdı. UYANIŞ lil m a 7 Yelken, ben ve bir kitatl5... | Şişiyor yelken, akıyor gemi, Hislerim rüzgâr gibi kanadlıyor içimi... Tıbkı o rüzgâr gibi kesilince, dinince, Sönüyor yelkenimin İkarfatları, , Kopuyor gemimin halatları, yeşil daigalarıt yeşil aynaların nâmütenahiliğince... Dizimde' birakılmış bir kitab, Üstünde bir kab; i adı Sokrat! Gözlerim çevriliyor kitaba, Daliyorum Soktatı kilitliyen bu kabe, Karardı heva, Silindi dünya., uyandı hülya... Karardı sulaş, Gözlerimi öptü uykuları, Karadı kab, Karardı kiteş Karardı Şoktşt... z r İşte her günkü dünyasi yarılmıştı. O çatlaktan sonsuz kırmızı ışığla- ra, başka bir âleme mualleklara düşmek istiyordu, İşte ışık adaları katanlıklara yatıyorlardı. Maenjed- ai adalara geçiyorlardı. O ge: «Geliyorum! Ben! Beni Ben gbji- yorum > diye bir ası çığlık aajdı. Dinç bacaklarımın olanca hızile toy ta. Sarmaş dolaş olan Maenad'le- rı arasına katılarak derin d davet eden kıpkırmızı engine e dı, Gönlünden kopan çığlıkla gön-