T İK iri iri i ".. imi nadiliu nl ii YA SERVETİFÜNUN Nİ | Ml dl No. 2299—944 Ki. Neşriyat Kongresi Çıkan hafta çok kıymetli gün- ler geçirdim; Mülkiye mektebinden çıkalıberi yani tam elli üç yıldır aralarından hiç ayrılmadığım mu- harrir, matbaacı ve kitabçı arka- daşlarımın eskiden kalanlarını ve yenilerini bir arada görmek bana çok bahtiyarlık verdi. Hafızam ça- lışmağa başladı; kongrenin toplan- me salonunda oturub, yaşadığım üç devrin neşriyat levhalarını bü- tün teferruatile karşımda görüyor- dum. Eski Babığli yokuşunu, Ab- dülhamid devrinin Ermeni kitab- çılarile, o tarihde caddede mevcut iki Türk matbaası yani merhum Ahmed Midbatın «Kırkambar» mat- baası ile onun daha ilerisindeki Mahmud Bey matbaası o vakitki hallerile karşımda duruyordu. Daha pek genç bir yazı heveskârı iken Ahmed Midhatdan gördüğüm teş- vikleri derin bir teşekkür hissile hatırlıyorum veo büyük adamdan aldığım cesaretledir ki «Ahmed İh- san matbaası» nı 1306 - 1890 da «Kırkambar»ın bulunduğu Ebus- suud caddesinde kurmuştum. 1307- 1891 Servetifünunu kurduğum 29- man dahi Ahmed Midhatın «Ter- cümanı Hakikat» gazetesinde çok takdirler okumuşdum. Sonra Ser- vetifünuna edebi canlılığı merhum Recaizade Ekrem üstadım getiri- yordu, Tevfik Fikretin Edebiyatı Cedidesi kuruluyordu. Benim için, acıklı bir haldir ki o zamanların âr- kadaşlarından yeni neşriyat kon- gresinde kimseleri göremiyordum. Çünkü o devrin yadigârı Halid Ziya, Hüseyin Siret ve Hüseyin Cahidden ibarettir sanıyorum. On- lar dahi kongrede bulunmuyorlar- dı. Sonra Abdülhamidin istibdad devrini hatırlamak, bana elli yıl evvelki matbuat, matbaacılık ve Ankara 8-5-939 kitabçılık sanatlarının üzerine çök- müş olan boğucu kâbuslar ve teh- likeleri bir daha canlandırdı; bugün ayni sanat ve kültür hayatını hims- yesine almış olan Cümhuriyet rejimi- nin büyüklüğünü bir daha, ve çok pariak olarak görüyordum. İşte asıl heyecanım ve saadetim bu muka- yeseden çıkıyordu. Mesleğe girdi- ğim zaman bana cesaret ve kuv- vet veren merhum Ahmed Midhat, Kıbrıstaki Magosa zındanından ye- ni gelmiş bulunuyordu. Matbaacı Ebüzziyanın müessesesi çok geçme- den kapatılıp kendisi Konyaya nefi olunuyordu. Edebiyatı Cedideyi kuranlar birer bahane ile Tâife, Trablusgarba ve Anadolunun hüc- ra köşelerine (uzaklaştırılıyordu. Şervetifünunun sahibile muharriri ve sansörü Cinayet mahkemesine sevk olunuyorduk. Ben bu kars günleri bir daha göz önünde tu- Ankarada açılan 10 yıllık neşriyat sergisinden bir görünüş