No. 2229—544 — 391 inci sahifeden devam — tan şaşkınlığıyle onlara bakarken kocasının, yanındaki kadını dansa kaldırdığını gördüğü zaman heye- canı ve ıztırabı son haddini bul- muştu. Uğradığı sukutu hayalin acısın- dan ağlamamınk ve isyan etmemek için zorluk çekiyordu. Zaman geçdikce; kocası şimdiye kadar görmediği neşesini arttırarak hemen her dansa kalkıyor, frağının eteklerini uçurarak, kızıl kostümlü sarışın kadınla dönüyor, dönüyordu. Melâhat birkaç kere ayağa kal- karak kocasina kendini göstermek ve nihayet yapdıklarına mani ol- mak istedi. Fakat üzerindeki sâde kogtümü ile kadının elbisesini ve kendi soluk güzelliğile, sarışın ka- dının cazibesini mukayese edince tasavvurlarından vaz geçmedi. Hazırladığı tuzağa kendisinin düş düğünü anlıyordu. Kocası bir hayli dans ettikten #onra yanındaki kadınla dışarı doğru yürüyordu. Melâhat de, ta- bammül edilmez bir kararla ayağa kalktı ve onları takip etmek üzere yürümeye başladı. O anda gene sevdikleri tango tekrar çalıyordu... Semada, koşuşan tatl: bulut par- çacıkları arasında parlıyan ay Za- mah zaman görünüyor ve kaybo- luyordu. Melâhat bahçeden dışarı çıktığı zaman geç kaldığını anladı. Kocasile, kızıl elbiseli ve göğsünde iri garı bir gül taşıyan kadın rıh- tımdaki küçük deniz motörlerinden birile sahilden uzaklaşıyorlardı. On- ları ancak arkalarından görebildi !. Kocasının çok sevdiği ve daima kendisile oynadığı tango hâlâ du- yuluyordu. Hafif şıpırtılarla rıhtım taşları- na çarpan deniz acaib renklerle oynaşıyordu. O anda her şeyi ol- duğu gibi bu küçük alaca bulaca renkler ve cazın ciddi nâmeleri bile onunla alay ediyor. Oynadığı oyunun manâsızlığını yüzüne vu- ruyorân ganki.. >» Melâhat eve döndüğü zaman harab ve perişan bir halde şapka- sını bile çıkarmadan çöktüğü kol- tukta düşünürken; hizmetçinin u- zattığı telgrafı büyük bir merakla doğrularak okudu : UYANIŞ 397 Uyku... «Melâhat, Hayatımda ilk defa bir oyu- nun kurbanı olarak davet olundu- ğum bir kır balosuna senden gizli olarak gittim. Gitmeden evvel, hakkımda yapılan gülünç bir tek- life, gene gülmekten ve lâkayd kal- maktan başka birşey yapacağımı hiç sanmıyordum. Fakat daha vapurda karşıma çıkan kızıl elbiseli, gögsünde iri sarı bir gül taşıyan o güzel kadı nı görünce her şeyi unuttum. Ba. na evvelâ yüz vermek istemiyen bu kadına aldığım mektubun ce- saretile sokuldum ve nihayet ken- disile dost olarak o baloya gittik. Aldığım garip bir mektubdan ken- disine bahsettiğim zaman inkâr etmesine rağmen, bu çok güzel ve çok cazib kadını elimde olma: dan sevdim, Bu benim çocuklu- gumdan beri idealim olan tipdeki kadınla şu dakikada, Boğazın kü- çük bir iskelesinden çektiğim bu telgrafla itiraf edeyim ki, benim gibi şair düşünen çılgın yaşaması- nı seven bir adamın bir daha es- ki yuvasına dönmesine imkân yok! Yarın hemen, aleyhimde mah: kemeye müracaat et. Birbirimiz- den ayrılacağız !. Böyle olmasını istiyorum. Beni affet ve unut.. güzel rü- yalar temenni ederim.. Sende bana maceralarımda ve çılgın yaşayı- şımda değişiklikler.. Son selâmlar ve dostça sevgiler., Rufki Cemil» Rahmi Karaca