Hdalar EDEBİYATI Yazan: Gökşen Enver Naci Avrupalıların «Prens adalarır diye tanıdığı, şair- leşen herkesin «Marmaranın incisi» dediği, Yabya Kemalin bir şarkısından sonra <İlâhi» vasfını alan adalar, eski şairlere pek az mevzu olmuştur. Hatta divanlarda adaların işmi bile geçmez. Adalara sit birkaç şiir varsa bunlar da son zamanlarda yazıl- mıştır. Boğazın her sahili karış karış terennüm edi- lirken adalar, İstanbulun bağrında olduğu halde Kafdağı gibi şiir ve zevk hayatına uzak ve yabancı kalmıştır. Bu ihmalin sebebi pek aşikârdır: Osman- lılarea adalar «taşra» dan sayılırdı, güzelim adalar İstanbul hududunun dışında kalırdı. Fakat buraları onlara ne kadar meçhul bir iklim ve âlemdiyse, İs- tanbuldaki ekalliyetler için de o kadar malüm bir yerdi. Gerek Fatihin İstanbulu zabtı, gerekse 1730 Patrona isyanı sıralarında adalar, can korkusuna düşen ekalliyetlere sığınak olmuştur. Yakın zamana kadar adalar «ekalliyet ocağı» denecek şekilde idi. Cümhuriyete kadar adalarda oturan aileler parmakla gösterilecek derecede azdı. Adaların İstanbula ve İstanbul halkına karşı meçhnliyetin ve ihmalin kalelerine çekilerek, kendi âleminde yaşaması; gübhesiz orada bir saray, bir yalı, bir Osmanlı köşkü inşasını akla bile getirte- mezdi. Böyle olunca da divanlarda ve divan şairle- rinde adaları aramak boş bir emek garfı olur. Bu, ışığın bulunmadığı yerde pervaneyi, gülün olmadığı yerde bülbülü aramağa benzer. Bu tanımazlık yü- zünden değil midi ki, Boğazı ve Sâdabadı bestele- yen Nedim, adalara ait bir mera bile yazmamıştır. Ada şiirlerinin son zamanlarda. yazıldığını söyler- ken bunların pek fazla olmadığını da itiraf etmek Tâzımdır. SERVETİFÜNUN No. 2334—3539 Adalara ait birkaç güfte varsa da bunları hu- dudumuzdan hariç tutuyoruz. «Adalardan bir yör gelir bizlere» gibi bayağı, çamlarda gecelemek için, «Zİ» tane «ne olur» nekaratı bulunan kekeme ve hiç bir edebi değeri olmıyan şeyler için ne denile- bilir? Rastladığımız ada şiirlerinin çoğunda ada sevda- sının şiirini değil, sevdanın adasını buluruz: Adanın çamları uzanmak ister, Zemine nur döken muhteşem aya; Esrarlı bir ölle çalkamır derya.. Sevdiğim sen bu ay, ben de bu deniz! El ele, baş başa geçsin gecemiz, Suları öperken beyaz köpükleri, (1926) İzzet Tahsin Yahya Kemalin bir şarkısında adaları bir mıs- ralık nekarat halinde bulabiliyoruz: Şen şarkıların durduğu bir lâhza kenarda, Ydâ el ki seviştikti ilâhi adalarda; İçlen souk ellerle hazin alnını sar da, Yâd et hi sevişlikti ilâki adalarda!.. Şu var ki Yahya Kemal, adaları çok seven bir şair. Bir şiirinde gene adalara temas ediyor, oradan ayrılmanın üzüntüsünü duyuyor: Adalardan yaza oltik te veda, Sızlıyor bağrımız üstündeki dağ!