310 SERVETİFÜNUN Büyük garb üstfadları: Kraliçe Viktorya tahta çıktığı zaman İngilterede yeni bir roman çığırı açılıyordu. Daha 26 yaşla- rında bulunan Thackeray (Tekeri) The Great Hoggartiy Diamond, büyük Hogarti Elmas isimli roma nını yazıyor; kendisinden bir kaç ay daha küçük olan Dickens, Pickurick'in kudretli muherriri di- ye tanılıyor; henüz 21 ne basmış bulunan Charlotte Bronte, roman- cılığı, aklından bile geçirmiyerek bir kapıda mürebbiyelik ediyor, 17 yaşını yeni yeni dolduran ve ileride George Eliot ismini kulla- nacak olan genç kız da ev hanım- lığı yapıyor, George Merediti ise daha yaşını sürüyordu. İşte yukarıda isimlerini srala- dığım şahsiyetler, Viktorya devri romancıları grubunun ön safda gelen kodamanlarıdır. Kraliçe Vik- toryanın saltanatına geçişinden itibaren kırk sene zarfında, bütün bu romancılar en güzel Totmanla- rını yaratmışlardır. Ayni çağda, Tennyson ve Brounnig en özlü, en sanatlı şiirleri, Macaulay'ın (tarih) i, Carlyle'in Cromvwell (Kro- movel) ve büyük Frederik isimli tarihi eseri, Ruskin'in muasır res- salar adındaki kitabı meşredil- miştir. Romancılar grubunun en başları olan William Makepeace Thacke- ray, 1811 de doğmuştu. Yıllardır Hindistanla ticaret işleri yapan bir aileye mensup olduğu için Kalkütada dünyaya geldi. Altı yaşına basınca İngiltereye gönde- rildi, 11 yaşında iken Charterhouse mektebin girdi. Mubarrir, romanla rında bu mektebten “nedime,, diye bahgeder. Thackeray çocukluğun- danberi Yunan gazetelerinden bir türlü hoşlanamamıştı. Mecbur kal- madıkça kitabı aslâ eline almazdı. Mektebde de geçkin bir talebe ola- rak sivrilmedi. Bir münekkidin yazdığı gibi Thackeray mektebden eve gelince, derslerine çalışmazdı. No. 2994—5939 Thackeray ve Vanity Fair Eseri Yazan: Bilâkis ders kitabından mada, ro- man, Şiir, pikes kabilinden eline De geçerse yutarcasına okurdu. Onun, ders sayılmıyacak herbangi bir kitabı okumıya tabii bir tema- yül zevki vardı. Ona bilgi şerbe- tini zorla uzattıkları zaman hattâ köpürür, isyan bayrağını kaldırır bir türlü kabule yanaşmazdı.,, Bu okuma zevki, temayülü mu- harrirde gittikçe kökleşti. Onda, ikinci bir âdet hükmüne girdi. 1824 de Cambridge üniversitesine girdi. Orada aralarında şair Tenny- son, ve Ömer Hayyamı İngilizlere ve bütün dünyaya tanıtan Titzge- rold'un da bulunduğu bit talebe grubuna katıldı, Ekserisi ile de hayatının sonuna kadar arkadaş kaldı. Tbackeray 1830 da üniver- siteden ayrıldı. Bir müddet Paris ve Weimarda dolaşdı. o Pariste İbrahim Hojyi ressam olmak sevdasına düşdü ve resim tahsil etti. Çocukluğunda eli resme pek yatkındı. Chaterhouse mektebinde iken yaptığı karikatür- ler arkadaşlarının bile hoşuna gi- derdi. Filvaki ele gelen bazı resim- lerinden anlıyoruz ki Tbaockerayda romantılık sanatı olduğu kadarda çizgi ustalığı hâkimdir. Çizgileri canlıdır. Hareketlidir. Manâlıdır. Fakat bu meziyetlerine rağmen muharrir, tam manâşile düzgün bir surette resim yapmasını öğreneme- di. Bu da daha ziyade ressamlığa bütün varlığile sarılmamış olma- sından ileri gelir. 19 uncu asrın bu en yükselmiş, seçkin romancısı ne gariptir ki, bu tereddüt devre- sinde bir türlü hakiki sanat hüvi- yetini anlıyamamış, keşi edeme- miştir. — 2inci yazı gelecek sayıda — Şıra Bahçelerde yanan gülleri, Geceyi ürperten tek bülbülleri. Rüyası bitmiyen dallar silindi, Aşkın ve elvanın nağmesi dindi. Mağrur dehâdan Anne! hep bunları terk ediyorum, Dönmüyor, durmuyor ve gidiyorum.. Güneşten çok üstün bir kahramana; Hediyem bir cihan olsun cihana, Görürsen rüyanda gözlerim nemli, Sözlerim gelirse kanlı, elemli, Bil ki o bir gönlün aşkından değil Gel.. Sen de bu taştan ınihraba eğil. Havalar yeni bir nağmeyle dolsun; Ulvi ilâhiler bir örnek olsun. En âli, en ulu, en yüksek insan Türkün olduğunu tanımış duran... Salih Zeki Aktay