6 Nisan 1939 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17

6 Nisan 1939 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

320 bir şiirle öderdi. Ruhu için gizli ve mukaddes bir haz bir tiryaki- lik olan ve gittikçe artan marazi hülyaları, asabi titizlikleri sigara musiki, uykusuzluk ve daima Zzi- yadeleşen, salgın bir ihtiras helini alan behimi o tahriklerle artık ehemmiyet kespetmeğe başlamıştı. Bu tabrikler, bu gizli haz bhalin- deki melânkoli onu gürüklüyor fakat kendisine hiç bir endişe ver- miyordu. Nihsyet bir an geldi ki bu suretle beslediği heynlâ etra- fındaki kafesin zayıtlıyan tellerini kırdı ve bütün mevondiyetine in- eafsız bir şekilde dağıldı. Kalbinin kafasına vuracağı bu darbe mu- kadderdi. Nitekim kendisi de bu âkibeti arkadaşlarından birine şu şekilde evvelden haber vermiş, (Azizim! Phâton güneşin arabasını bir gün için şürmeği babası Apol- londan rica etmişti. Sema sahra- larının ortasına gelince atları zapt edemedi ve dünyayı ateşe verec6- gi esuada Jüpiter tarafından yıl- dırımla vurulup tapraklara düştü. Yolundan çıkıp koşan güneş ara- basının efsanesini bilirmisiniz? İşte biz şairler hep bn cinsden höyali sürücüleriz ki bizzat kendi fikir- lerimizle sürüklenir ve bir gün tozlara karışıveririz) dedi. Bedbinliğin bu neticesile bu uyuşuş, insanın içindeki ve dışın- daki fena kuvvetlere bir terki nefs onun 2cı orijinalitesini yapmıştır, Hiç yalansız bir surette ruhdan gelen bu sesler doğruca ruha gi- diyor. Samimiyeti zahir bir kuvvet halindedir. Ne Musset'in soğuk dandilikleri, ne Hugo'nun fesi su- rTette devam eden sun'i jestleri ne Heine'nin tehzilleri, ne Vigny'nin soğuk yükteklikleri, ne Byron'un tezyifleri hiç biri bu sıcak ve sa mimi sese muadil değildir. Garbde hiç bir insan onun gibi ızdıraba teslimiyet göstermiş ve onunla t6- gaddi etmiş değildir. Maamafih şairin bu vâsi: bu şahsiyeti her şiirinde görülmez ve (Iyrico-epigue) şiirlerinde Byron'un tesirleri his Servetifünun - Uyanış Büyük Hikâye müsabakası Kupon Ne. 2 edilir. Uzun pöemalarında bazan nefesinin kesildiği bazan mevzuu iyice tebellür ettiremediği, kuv- vetle inşa edemediği görülür. Fa- kat ilhamına erdiğinde fikir ve felsefelerini nazımlarına koymakta tarihin bazı devirlerine mahsus renk ve tabloları yaşatmakta, ke- der ve şeameti anlatan levhaları çizmekte, iç endişeleri terennüm etmekte meharetine erilmez. Asıl vasfı olan lirizmdeki harikulâde kuvvetile şiirlerini Heine'nin ölmez şarkıları yanında kalabilir. Lenau şiirin lirik nevinde en yüksek «envergure» ni vermiştir. Sesi orijinalitesini bu tarz şiirde bulmuş diğer nevilerde bundaki eriştiği noktalara yükselememiştir. Acı ve aydınlık düşünüşlerini ifa- de ederken veciz, dokunaklı tesa- nüdlü ve sert bir parıltı ile fışkı- ran hayalleri mâdeni renklere bo- yayan bir lisan kullanır tabiat onun için harici bir şey değildir. Kendisi onun hayat kaynağının ortasına koymuş, sırlarını, tecelli- lerini, karanlık kederlerin doğuran türlü hadiselerini birlikte duyup yaşamış ve bunları içinin malze- meleri, esaslı varlıkları gayımıştır. Bunun için insanlığın ilk devrine ait efsaneleri (vadideki kulube, de- nizin efsanesi ilk bahar) gibi şiir- lerinde terennüm etmiştir. Çünkü tabiatın insan arasında arzu ve ıztırabın sıkı bir irtibatını tahay. yül ederdi. (Hegel, Spinaza, Schel- ling, Baader'in felsefeleri kanalist felsefesi üzere çok müessir olmuş- lardır. Sonsuz Macar ovaları, ölü alpler, vahşi ve gürültülü çağlı- yanlar Adiryatik, geniş ufuklu ummanlar, Karpatların mazlum ormanları ve bütün bu Âlem kes- kin güneşleri hudutsuz genişlikleri korkunç fırtınalarile onun hassa vaziyet ruhunda büyük tesirler büyük ilhamlar yaratmış dır. Bun- lar namütenahi bir ümitsizlik için- de büyük ıztıraplarla yanan ve şedid akisler lan ruhunu ânlat- mak için büyük temsiller arayan bir şaire yar olmuşlardır. Sessiz SERVETİFÜN UN No. 2374—339 sessiz uçan geniş kanadlı vabşi kartalların, uzak Peşte ufukların- da bir fırtına, içinde kişneyip ko- şuşan tayların, şaha kalkmış hid- detli at sürülerinin duygularında dalgaları vardır. Çarpışan köpük- lerin gürültüleri sonra birden ölü vadileri saran ölüm sükütunu için- deki yalnızlığı onda çeşitli ve t6- zadlı hisler, heyecanlar uyandır mış ateşli ve renkli mısraları ana toprağın bu güzelliklerini teren- nüm etmiş, bunlarla ağlamış, bun: larla dolmuş boşalmıştı. (Racolage, OMisehka, (o Theiss nehri kenarında) gibi bazı Şiirleri vardırki nağmeleri itibarile bunları ancak mahir bir musikişinas Şair bir (poöte archet) yazabilir, Şair ekseriya geceleri uyumaz. ve fecre kadar sessizlikte acı, acı keman çalardı. Her romantik gibi o da halk türkülerini, haik name- lerini çok severdi ve harikülâde bir maharetle çalardı. Hulâsa Lenau on dokuzuncu asır Alman edebiyatının Heine'den mada gerek muasırları ve gerek sonradan gelenleri içinde yegâne büyük şahsiyetidir. Bu hakiki şaj- tin orijinalitesini, (spontan&it) ve üslübunun hususiyetini görebilmek için bir iki parçasını tercüme 6t- mek onun acı lezzetinden tatmak lâzımdır. Yalnız üslübunun başlıca hususiyetini teşkil eden sert ve şiddetli ifade bu tercümelerde Zâ- ruri kaybolacaktır. Hayatı birleşe- mediği iki memleketin kalbi mu- vafftak olamadığı iki aşkın yoila- nunda sürünerek biten şairin bu istikrarsızlığı poemalarında oaçık göründüğü için bu örnek parçayı onlardan almayacağım. Meselâ (Faust) da şüphe felsefesinin yarım aydınlığında derbeder dolaşmak- tan yorulmuş bir ümitsiz ruhun dini akide ve imana sarılmesını (Savonarol| da ruhun iman ve te- vazzua (yükselmesini (terennüm eder sonra bütün bunlara zit ola- rak fAlbigenis'valar) da müsbet dinlerin ve müterakki imanın ha- rabesi üzerindeki ruh beşerin hak- kını tastik eder ve muzaffer bir tabiatperestiyi anlatır bunun için mahalli bir levhayı gösteren sade- ce lirik bir manzumeyi tercih ettim, Salih Zeki Aktay

Bu sayıdan diğer sayfalar: