No. 2194—510 UYANIŞ , 259 NESİR ŞİİR Yokluğun F. Aruoba'ya Yıldızlı bir karanlık sarıldı maviliğe Seni anlatmak için dalgalar gelmiş dile; Köpükler bıraktığın boşluğu sile sile Bir uzak sonsuzluğa doğru sürükleniyor... “ e Sensiz kalan yolları bir ince hüzün sardı Burda ışıklar söndü, burda renkler karardı! Sen varken sevincimi yaşadığım diyardı.. Bu gün bütün neş'emi yalnızlığım yeniyor... * # Artık bu sahilde de gök kara, deniz kara. Kırık ay dalgalarda kansız kalan bir yara! Bak kızın yokluğuna ömrünü sara sara, Başını hasretine dayayıp dinleniyor. Serab Onu yosunlu kayalardan taşan berrak sular gibi coşarak sevmiştim... Yeni bir şey getirmiyen renksiz gün- lerimin içinde hep aradım onu .. Bu arayışta bedbahilı- ğımın en derin ahları saklıydı.. Ozleaiilui Bu Med her dakika gözlerime nem getiren bir acı gizlenmişti. Onu unutmak için ızdırabdan kaçtım. Neş'eye koştum... Tabiata sarıldım... Fakat gene arıyordum iyor- dum ki; gözlerimin içine bakarak küçük ene ellerime bıraksın, fırtınaların saklı olduğu dudaklarında gene hırtı- nalar yaratarak “seni seviyorum,, desin, hırçınlaşsın, ağla- sın ve gene dudaklarını süsliyen parlak gülücüklerle kok İarıma atılsın “seninim, desin... Fakat! şimdi bu istekler bir yokluktan bir serabtan başka başka bir şey değil. İçimde bir ızdırab rüzgârının cetiğini duyuyor gibiyim. Bu fırtınanın durulması için onun gelmesi İâzım o gelmi- yor ve ben o fırtınadan kurtulamıyorum. Gözlerimde nemli ızdırablarla bekliyorum onu.. Muazzez Kaptanoğlu Meliha Madencioğlu ELEJİLERDEN Ey rüzgâr ruhlu kadın, rüzgârdan doğan kadın! Dertlerimle bitmedi, bitmeyecek kitabım. Binbir iklimi açıp ateş etti kanadın Bitmiyen günlerimde sürünür ıztırabım. Teselli yok, ziya yok, ufkumda, asümanda Rüyasız ülkelerde sairi fılmenamım. Yolu loş, sabahı boş kitabesiz cihanda Mecnurun kitabına böyle nakşoldu namım. Korkuyla, azablarla uzatarak elimi Bilinmez beldelerden, gecelerden, derinden Ayırıp getirmiştim fil dişi heykelimi Fil dişim benek, benek kırık birkaç yerinden. Mecnunum, âvareyim, dallar üryan, serseri Kapanmış mabetlerin eşiğinde beklerim. Bir sarı zakkum oldu o altın saçlı peri Yaprak, yaprak dağıldı.. hun oldu emeklerim.. Nedametin sazları sarınca akşamları Süzülüp gez alevde günahkâr sefil gibi. İçinde azab yarı, alnında melâl yarı Dolaş düşüncelerle meyus Erifil gibi... Salih Zeki Aktay