266 o ŞERVERTİFÜNUN No, 2195—310 .——me Roman : 16 Iztıtabımı.. manevi sefaletimi yaşamak için sürünüyorüm Hasan... Zavallı dadıma bu büyük kırılışın derinliğini gösternısmeğe çalışıyorum. Acıpımarın bedbaht sevgilisini düşünüyorum. Acipımarın Zavallı kizı.. Bak ben de, senin derin acıların içindeyim. Fakat ben ondanda bedbahtım Hasan.. ben ondan da zavallıyım... Onun her şey diye bağlandığı insan, meç- hul Alemlerin, çekici güzelliklerine kapılarak gitti.. onu bıraktı.. uzaklaştı ondan... Fakat; ondan üzaklaşırken içinde sevgisi, gözlerinde güzel sevgilisinin hayali vardı... Halbuki sen... Herkesin olan basit iğrenç bir mahlükla her şeyimi çiğniyerek gittin... Iztıraplarımı bile kirlettin Hasan... Bugün, sokağa çıktığım zaman arkamdan alayla gülüyorlar.. Bazıları ise - zavallı kız - diye başlarını sallıyor... Son geceyi düşünüyorum... Ne çocukca ha- yallerle kısalan bir geceydi Yarabbi... Abdal gibi -beyaz sevgim - diye isimlediğim heyecan her zamankinden çok bana hâkimdi... O gece, yarı ölüm sayılan uyku ile, bu mes'ut çırpınışı aralamak istememiş, sabaha kadar başımı pencereye dayıyarak geceyi ve içimi dinlemiştim. Meğer bu akşam, saadetimin sonuymuş... Ertesi günü sen gittin Hasan... Bunu, saadetimizi, sevgimizi büyük bir kin- le takib eden insanlar gözleri sevinçten parlı- yarak, sesleri yalancı bir acıyla titriyerek söyle- diler bana... Yüzlerindeki zaferi saklamağa çalışıyorlardı. Gözleri, karanlık içlerinin bu büyük sevincini haykırırken, mütecessis bakışları yüzümde, göz- lerimde dolaşıyordu!.. <— Hasan gitti, — dediler. O oyuncu kızla beraber... Güzel kadınama... Size yazık oldul.> Ve küçük sevgilin içinin çöküşü yıkılışı için- de lâkayd gülümsedi... Bu temiz ve düz gülüş, bu büyük itidal on- ları serseme çevirmişti. Hayret içinde kaldılar. Asıl o zaman üzüldüler. Onlar bekliyorlardı ki, ben büyük bir çığlıkla yerlere düşeyim, ağlıyayım, bağırıp çağırayım ve onların yılan Yazan: Muazzez Kaptanoğlu memmun kollarında teselli bulayım... Güldüm onlara Hasan... Sana acıdığım gibi acıyarak güldüm. Halbuki, sen benim için her şeydin.. sen benim yaşama kuvvetimdin... Bugün sevgi yok içimde Hasan... Kendim- den de, senden de, bütün isanlardan da nefret ediyorum... Sevgim, gururum, izzeti nefsimle beraber parçalandı... Seni nasıl bulamıyacaksam, sevgimi de öyle kaybettim . gömdüm. Odamda: Uzun karanlık bir geco var dışarıda. Por- takal ağaçları karanlığın içinde acayib hayallere benzemişler... Uyumuyorum.. Bu gece. göğsümü yırtan ök- sürükler öyle çok ki... İçimden kovduğum sen, kafamdan çıkmıyor- sun... Acaba içimden de kovabildim imi seni?.. Sen ber zamanki gibi orada değil misin?... İçim tahlil edemediğim duygularla dolu.. Hiç birini ayıramıyorum ki bunların... Ne dü- şünüyorum?. Neistiyorum?. Bilmiyorum. Yalnız insanlara karşı, kendi kendime karşı küçülüşün, çöküşün ve kırılışın büyük iztırabile başbaşayım. Seni tenkid etmiyor, seni kabahatli çıkara- miyorum Hasan... Bu şüphesiz olacaktı. Yirmi beş yılını hiç bir şey düşünmeden karanlıklarla doldutan bir insanın döndüğü yer şüpbesiz gene o karanlıklar olacaktı. Fakat bunu bugün düşünüyorum. Bu ihti- imal halinde bile aklıma gelmemişti. Ne bilirdim, Nasıl düşünebilirdim... Sen, beni sevdiğini nasıl samimi ve içten söylüyorsan, gözlerini gölgeliyen derin bir nefretle o kadın» lardan bahsederdin... Bir erkek unuru, bu kadar nefretle andığ! bir insanın ardından sürüklenmeğe tahammül eder mi?, Senki, yıkılmaz bir gururun sahibiydin... Senki canlı bir fazilet ve ahlâk timsali olmuştun. Acıpınarı, başımı dizlerine dayıyarak seni dinlediğim akşamları düşünüyorum. Yarabbi, ne mes,ut ne temiz akşamlardı..