204 SERVETİFÜNUN ükünu yalnız çıl- g&.. öpüşlerle bo zulan saatlerimiz, günümüz böyle hisse- dilmeksizin O geçerdi. Ben gitmeğe hazırla- nırdım o israr ederdi: neden.. yalnızım işte.. yoksa görmek istedi- gin bir başka kadın mı var ? Ben temin ede- mez kalırdım. Bazan O hasetli bir söz kulağıma onun hi- yanetlerini (fısıldardı. O vakit duramazdım. Bütün gezinti yerle- rini dolaşır beni çıl- dırtan, boğan hiyanet edilmek (arzusundan kurtaracak yerler 8rar, nihayet ona gitmekten kendimi omenedemez- dim. Önünde susar kalır. Bir lâkırdı söylemez- dim. O sorardı: — Nen var? mut- laka bir şeyin var, Böy- le, derdi yoksa birşey mi göylediler.. yalnız dakikalık asabiyet... O zaman benden uza» ga çekilir meyus bs- kar,, Gözleri sulanır, sonra iri ve telâşlı geçici bir No. 2196—910 ğini görürdüm. Fakat bu saatler ne kadar nadirdi. (Bilmem ne için sevdiğine beni ikna etmek ister çırpı- nır asabileşirdi. Bir gün gayet yüksek zengince bir teklifi red eder bu nu bana işittirirdi. O zaman gözlerinde «hep senin için» manâ- sını görürdüm. Bana diğer kadınların gözle- rinde şimşeklenen ha- setten kalbi şişerek bah: sederdi. Her halde beni eşvmiyordu. Onda ok- şanan bir kedi bali var- dı. Daha ziyade okşat- mak için yaltaklanan, gezinen, başını uzata- rak vücudunun ber kı&- mını sevginize terk edan bir kedi hali.. Sonra buna birde gurur ilâve ediniz. Onun yanından ay rldığım zamanlar hâ- tıram okadar onunla meşgul olurdu ki, da- ha evvelki günlerin lezzetlerini ayn ayrı tekrar kim bilir kaçın: cı defa olarak yaşar- dım. Ona gideceğim saati bir kurtuluş saati gibi bekler ve derhal ona koşardım, Bazan buselerinin ne kadar bir katre kirpiklerine asılırdı. O; gözlerini yumarak onu gizlemek isterdi. Aşkımın Hikâyesi isteksiz, (o sarılışlarınıD hevessiz mecalsiz oldu- ğunu ihsas eder, şimdi ben olmasam rakible- Kalkardım: — Anna. Derdim affet. Bilirsinki seni gevlyorum, Bilmiyerek seni incittim. Fakat bilsen geni ne kadar ve nasıl seviyorum bilsen.. Anna temi- ne başlardı. — Emin ol, derdi, bende seni seviyorum bütün seni, benden soğutmak isteyenler bizi kıskananlardır. İkimizde ağlıyarak dudaklarımızı birbirine bıra- kırdık. O tekrar eder: — Düşünme, dedi, ber gün gel, bir iki dakika oturur öpüşürüz ve o günün hararetlerini buseleri- mizle uyuturuz olmaz mı ? Vadediniz ki uslu ola- cakaınız.. Ben ber şeyi vadederdim, Lâkin bu saat- ler, onun ağladığı benim için benimle ağladığı saat- ler, ne kadar muazzezdi, onların batırımdan silinmek ihtimali varmıydı ? Onun iyiliğine yalnız o zaman kani olur, Hiç olmazsa o zaman hiysnetten iğrendi- Yazan: NİHAD PINARLI rimin işgal edeceği bir kadın sevmekten nefret eder, kaçardım. Arkam- dan sanki beni takib eden birinin amansız adım- larını duyardım. Geceler, asıl geceler, asıl onlardı ki, hayatımdan beni alır bu kadının istiyebileceği işaret ettiği yere, sevdalı bir bayata götürür. O şarkıya başlar soloları arasında beni seviyor- musun ? derdi.. Herkes bundan babersiz, onu dinler, yalnız be- nim kalbim çarpar, kalbimin itiraflarını ateşin, kıs- kanç bakışlarımla ima ederdim. Yerinde oturuyorsa gözlerini benden çevirmez. vaziyetimi de taklit ederdi. Ben meselâ koluma de yanmış bulunursam, o da aynen gözleri gözlerimde ayni bir aşk ifadesile koluna dayanır, öyle dakikala- rımız geçerdi.