No. 3187—502 ğir ze beliisiz uğultamı içinden b Ve or ya ei in- ii Ni bir aba- il klı e ve lit Sia allen ene Kewdimi bu dadların arasına ek için biraz daha ih- mez "Başladım. Ağacın Xaç weire ilerisine ineceğim dı, Birdenbire ağacın dibin- bit gölgeye Sürk gri ü gör- düğüm bie.gölge, bir eşini *dünya yYüşünde görmediğim (güzellikte genç bir kadındı. Ağacın dibine, geni) yöpraklırm gölgesi altına “ Kucağında memesini “pon bir dö vardı. Kumral asün saçlğtı oturduğu kumun Üs öle. kadar sarkık, çıplök #üdüdü pe beya. “Yarı belinden aşağı- sn görmüyordum. 15 yücj- bir korku değil, telâş bile gözter- meden yalnız kolunu kaldırdı. — Gelme. Yaklaşma. Geri dön i. Diyen bir halle, elile işaret veriyordu. Eorkuyin belime bağlı ipi hızla sallağım. Yukarı çıktığım zamanı arkadaşlarıma gördüklerimi olduğu gibi anlatım. Onlsrdao zamana kadar rastlamamış olacak- Jar ki inanmamak istediler. Dahe ötelere gittik. Ben gene daldım. Tekrar dibe yaklaşdığım #rada âyvi abanoz ağacını, dibin- de ayni deniz kızını gördüm. Bu defe da beni görünce halinde büs- bütün bir başkalıkla, bana doğra döndü. Güzel yüzünün bütün gü- zellik ve gihrini unutburup, çirkin- İeştiren, bir benzerini daha işitme- âiğim vahşi bir sesle bana öyle bir haykırdı ki.. Ağır ve kalın su- lsrdan kulaklarıma işleyen bu 885 kafa tasımı parçaladı sandım. Gözlerinden, denizin frtınalı zamablarında aldığı koyu lâcivert rengi perde, perde uçtu. Suları tutuşturup beni yakacak kıvılcım göcuğunu kucağıcdnın stip fzö- rime geleceği sıradaydı. Büyük bir korku içibde ipimi salladım... Çik- tığın gamen baygın bir haldey- dim sçure işittim ki abanoz ağaç lan onların evlerimiş, İşte o günden bu güne kadar gelip geçen yirmi yıldır ben sana- uma bir daha dönmemek üzere veda ettim, Dedi.