p SERVETİFÜNUN haylazları sönük bumba ışikları ak tida ne görebiliyor ne ne de kim olduklarını seçöbiliyopdu. Yalnız: *w Utündmaz hıtaz ve alçaklar #wek gvazı çıktığı kadar bağı n u. Kuakueo artik de yapacağını - yapamıyacağımı &. Pirandello'dan Çeviren Yaşar Sihay & Bapırmıştı. Derhal belediyeye gide- rek aylığından başka sık sik bab diğer ve ikramiyeler veren tenvi- Tat müdürü Şövalye Bissiye meşe- Jöyi anlattı Ve: — Bir insen çehir lambalarını yakmakla halkın eğlencesi olur mu! Diyerek sordu, Şövalye; - — Hayır! Diyerek cevap verdi. — O halde niçin benimle glay ediyorlar, yoks. ben vazifemi lâ- yıkile göremiyor muyum... Bu sorgu şovalyenin hiç de boşuna gitmemişti. Zira adamcağı: zın gelerek şikâyet:etmekte bakkı vardı. Bt halkın ihtiyar amin şasmuruna söyledikleri söz- fer kedüisine pek yabancı gelmi- Yerüi. Lâkin, yine aldırmıyarak mwiamesğıra hiç mütesir olmamı sını taritjşa etil. Ve: — Mahir böyle şeyler söylemez sayfa, Belki ser unlamıyorsun.. 4 Yasi slur ekselins! Söyle dİkleriin Hep kukikattır icanınız. len edetim ekselâns diyerek pro- festo ett. Bkselâna kelimesini söy- Terken, Kyakueonun gözleri likör içmiş giti baygın baygın bakıyor. , Zira, ona itatisizlik etmesine imkân yokta. Mecburiyet ona, bo- yün eğeceksin diyordu. Bundan dşları, dalmâ tabii ve sosyal ci Bötleri gözden silerek sırtındaki #oroncu gömleği ile burnunu ka- gıyatak işine devâm ediyordu. Düşündüğü şeyi, bn halkın can sıkıcı sözleri ile ancak, şehir lam- balarını karşılaşması idi. Öğrenmek istediği şey de bu idi, Tenvitat müdürüne: Şehri şenvir bderken bünp ki» Pür eğiyorisr okselana. Hem de iş- #ewin inetğivenin tepesinde kibriti yakmağa çıktığı vakit No.-2184—499 divata elirterkön, şehri karanlıkta bırakamıyacağımı bildikleri, ve bu” vaziyette, karıma cürmü meşhut anladıkları için dedi. Şövalyg bu sözleri büyük bir dikkatle dinliyor ve adam- cağızın söylediği cürmü meşhut kelimesinin altınm önündeki yığın halinde duran evrakların içinde mühim cümlelerin altını kırmızı kalemle çizdiği gibi bir çizgi çe: kiyordu. Kuakueo şçsmuyor: . — Bir misal daha size ekselans. Mehtaplı gecelerde lâmbaları yak- madığım vakit hiç kimsp ses çi- kartmıyor niçin? dedi, Kuakueo iyi düşünüyordu. L&> kin, bu kadarı da kâfi değildi. Düşünülen şeyi tatbik sahasına koyması lâzımdı. Lâkin, bunun İçiu ya tenvirat memurluğunu fe- da etmesi veyahutta halkın göyle- âiklerine kader böyle imiş diyerek boyun eğmesi lâzımdı. Aksi tak» dirde, içerek merdivenden düştüğü gibi bir de Şövalye Bissinin gö- gününden düşecekti. Biraz düşün- dükten sonra emredersiniz ekselans dedi ve kapuya doğru yürüdü. Ve kapudan : — Sadık bendeniz hürmetle ekselânsınızı selâmlarım diyerek çıktı ". Evvelkinden dahz kısa ve hafif olan merdiven gün geçtikçe ağır- laşıyordu. Etükueo bu ağırlığın altına birçok şeyler düşünüyordu. Düşündüğü şeylerin en başında, gök yüzü kubbesini süsleyen kâi- natın kara bulutlara gömülerek tekrar gaz masrafına (sebebiyet vermesi idi. Daha bu yolda yürür- ken, gideceği lâmbanın ne tarafına merdiveni dayamâsı lâzım geldiğini düştinüyordu, Bu orucu mealeği is t#emiyerek yapıyordu. An- cak bir şeyin hatırı için, Buda dü- şünmemek, Halbuki gaz bulunma- dığı vakitler ne yapatağımı dügü- nüyordu. Belediyenin on iki bin liret açığı olduğundan gaz ala- mıyordu. Kuakueco bu vaziyetler karşısında hangi lâmbanın dibinde bir parça gaz kalmış ise onu ye kıyordu. Lâkin bir müddet sonra yaktığı ini İambalar sönüyor, bütün şehir karanlıkta kalıyordu. Halktan hiç Yimse' de, belediyede gaz:tahsisata