302 SERVETİFÜNUN ml | MEÇHULE DOĞRU. Boarding Havusun kadın direktörünü heye- canla selâmladı. Siyah birrob giymiş olan ka- dın kollarını kaldırarak cevap verdi: — Mister Glanor, artık burada oturmuyor. — Yeni adresi nedir acaba? — Bilmiyorum. Kadının sesi: Bilmek istemiyorum, der gibi bir hâl alı- yordu. Fakat Mur, bu gibi sözlerle baştan 8a- vulmağa hiç te yanaşmıyordu. Az bir süküttan sonra : — Hiç olmazsa, Mister Glanorun hangi ta- rihte buradan çıktığını öğrenemez miyim? dedi. Kadının tavru hereketi gittikçe soğuk ve sert bir şekil alıyordu: — Evimizde bu şekilde taharriyat yapılması ve bu taharriyata cevap vermekliğimiz âdet ol- mamıştır. Bunu Mister Glanordan sorabilirsiniz. Plâja Oteldir. Herkesin malüm olan bir adres, Mur, Plâjaya gitti. Oradanda verilen cevap pek kısa ve resmi oldu: — Mister Glanor, geçen salı günü Levye- tan vapurile Avrupaya hareket etmiştir. Adresi Londrada Otel Savnadır. Genç adam, sokakta yalnız başına kalınca, kendi kendine söylenmeğe başlamıştı: Londraya gitmiş! Acaba, Tatyana, cellâdını takibe mec- bur kalmış mıydı? Yoksa bu herif Londradada canavarlığını yapacak mıydı? "Tatyana, Avrupa ya mı kaçmıştı? İzini bilmek için ne yapmak lâzımdı? Mur, şirketin idare merkezinden başka bir yerden malümat alamıyacağını anlamış; bütün hayatı devamınca şimdiye kadar böyle bir nğur- suzluk karşısında aciz ve yalnız kaldığını his- setmişti, Avrupa şimdi ona, vatanı olan bir köy gibi, küçük ve mütebessim görünüyordu. O, bu köyü asla terketmiyecekti. Kendisini Konkord meydanı üzerinde, Hans Katleni otomobillerden kurtarırken görüyor; hal- buki bugün kendisinin bir yardımcıya ihtiyacı olduğunu antıyordu. İşte, şirketin ikinci direk- törlerinden biri olan Mister Ceymis Smitin bü- rosunda bulunuyor; Tatyanayı tekrar bulmak için bütün gayretini sarfederek, bu adam, genç kadınla çocukluk dostluğundan, muhayyel ser- güzeştlerinden bahsediyor; Amerikalı ise, ağzın- No. 2093—408 Çeviren : Ferid Namık Hansoy da çıklet sakızı çiğniyerek bütün bu sözleri din- İedikten sonra ; — Sizin için pek elzem dahi olmuş olsa, Mister Glanorla tekrar ülfet peydahetmenizi tav- siye etmem, diyordu. Bilmem ki, bu kadın, son zamanlarda kendisinden pek çok bahsettirdi. Mur, bütün soğukkanlılığını kaybederek : — Aldanıyorsunuz, diye bağırdı. Hiç bir şüphe Tatyanaya leke süremez. Mister Smit : — Bana öyle geliyor ki, siz Mister Glano- run Wall Sreetdeki nüfuzunu hesaba katmiyor- sunuz... Onun sözleri hemen hemen altın kiy- metindedir. Mamafih ben sizi Mister Glanorun eski bir arkadaşile tanıştırıyornm. Mister Delabi isminde çok tanınmış bir belediye azasının kı- zıdır. Belki size verebileceği bazı malümat var- dır. Bizlere göre bu gibi işlerle meşgul olma- mak daha iyi olur zannediyorum. Mister Smit daha fazla bir şey söylemiyerek işbaşına geçmişti. ğleden sonra, Mur, ziyaretini telefonla bil- direrek Mister Delabinin evine gitti. Genç kız, yalnız olarak Muru kabul etti ve amerikanvari tavrile bir sigara takdim etti; Tatyana hakkın- da görüşüleceğini anlayınca, çok memnun gö- rüudü. Mühendis, hazırladığı küçük dersi tekrar ederek ailesile sıkı bir bağlantıları olduğunu ve TTatyananın kendisini beklemekte olduğunu söyledi. Jan birdenbire Murun kinini tahrik eder acıklı bir sesle: — Zavallı kadın, diye başladı. Benim en iyi bir arkadaşımdı. Ben, onun için kendimi feda ettim. Bu da benden uzaklaşarak fena ve adi bir muhit içine düşmesinden başka bir şeye yaramadı. — Sözlerini anlıyamıyorum. — Söylediklerim tamamen doğrudur. İyi bir muhit ve cemiyetle serveti biribirine karıştır- mamalıdır. Janın sözlerinde bir acai p |J xe gözlerin- de de bir parıltı belirdi. Herkesi evine davet eden yalnız bazı mümtaz simaların, bilhassa şeh- rin yüksek memurlarının evine devam etmediği, Mister Kingsleyin ismini tesadifen ağzından çıkardı.