284 SERVETİFÜNUN Sim, Nasıl Öldü, Nasıl Gömüldü? A.Sırrı Uzelli, na- sıl öldü, nasıl gömüldü? Uzun yıllarca muhtelif Bahalarda emek verdiği ve yazı işleri müdürü olarak canverdiği eski adı « Vakit» olan, şim- diki «Kurun» gazete- sinin 11 Eylül Cuma günü çıkan sayısında - «yıl 19-2, sayı 6707- 647> - ölümü ye 12 Eylül Cumartesi günü çıkan sayısında - «708-648» - gömülmesi, göyle anlatılıyor : <sKurun ailesi bugün yas içindedir. Bir gazeteiçin ölüm haberi vermek nekadar acı bir vazife ise, 'bu acı vazifeyi kendi çocuk- larından birini kaybederek yapmanın nekadar dayanılmaz bir yürek sizısı olduğunu şu satır- ları dişlerini sıkarak yazanlar uğursuz bir tec- rübe ile aylıyorlar. Gazetemizin yazı işleri müdürü olan Sırrı Üzelli Çarşamba gecesi vazifesini gece yarısına doğru bitirip çıkmış, Saraçhane başında tramvay caddesinde İstiklâl mektebi karşısına gelen yer- deki evine gitmişti. Şırrı, eve varınca annesine biraz midesinde rahatsızlık dliyduğundan bah- setmiş, gazoz içtim, hafifledi demiş, sonra oda- sına çekilmiştir; fakat saat üçe doğru midesin- deki sancı okadar şiddetlenmiştir ki kendisine üzüntü vermek istemediği annesini uyandırmıya mecbur olmuş ve hemen hekime koşulmuştur. Doktor gelmiş, teşhis için beklemek lâzım geldi- ginden gece sabaha kadar sıcak su pansımanı ile geçirilmiş, hekimlerin dün sabahki konsültasyon- ları sonunda, ameliyat yapılabilmek ibtimalile, saat ona doğru Cerrahpaşa hastanesine kaldırıl- mıştır. Fakat ne yazık ki, hastanın gittikçe kalbi daba gayıflamış ve dün peritonit teşhisi söyle- nen hastalıkta kendisinin son demine kadar bek- İeyip durduğu ameliyata imkân kalmadan, saat on sekize doğru, zavallı arkadaşımız gözlerini hayata büsbütün, ebedi olarak kapamış gitmiştir. Sırrının ölüm haberi matbaayı okadar ye'se A. Sırrı Uzellinin No. 2093— 407 tabutu, Sünbülefendi camiinin musalla taşında düşürmüş, arkadaşlarının içi okadar yanmıştır ki, Kurun okuyucularına verilecek bu malümatım yazısını kimsede yazacak kudret kalmamıştır. Sırrı daha 34 yaşındaydı. Babası Ürgübde Merdanzadeler denilen aileye mensup askeri mü- tekaitlerinden Mehmed Ali adlı zattır. Kendisi İstanbul lisesinde okumuş, yüksek tahsilini İs- tanbul ticaret mektebinde bitirmişti. Daha mek- tepdeyken gösterdiği şiir ve hikâye istidadı, ba- zı arkadaşları gibi onu gazeteciliğe sevketmiş ve onbeş yıl evvel «Tevhidi Efkâr? da başlıyan hizmeti bir yıl sonra «VAKİT» e intikal etmiş ve hiç ara vermeden ilerliyerek işte KURUN da yazı işleri müdürlüğü gibi mesleğin iyi duy- guya, dürüstlüğe, vazife bağlılığına, bilgiye, iyi idareye, inkilâp nesli hassalarının işlemesine dayanan baş vazifelerinden birine kadar ermişti. Sırrı gazeteciliğin tekniğini iyiden iyiye kavra- mış, tam olgun çağlarına gelmişti. Hassastı, iyi kalbliydi. Herkesin iyiliğini ister, hele pek ar- kadaş canlılığı ederdi. Arkadaşları için kendisi- ni feda ederdi. Vazifesine bağlıydı, KURUN okuyucuları belki onun adını, vazifesini çokluk bilmiyorlar. Fakat yıllardır her sabah onun ma- sa başında sessiz, mütevazi, bir düziye sarfettiği emeklerin mahsullerinden istifade ediyorlardı. Gazetemisin spor neşriyatındaki dürüstlük Sırrının eseriydi, Vakit buldukça gazetesine im- zasile fıkralar da yazıyor, bazı edebi yazıları Uyanış mecmuasında görülüyordu. Sen Jandark mektebinde hocalık etmek suretile de memleket çocuklarına faydalı oluyordu. Sırrıyı kaybettiğinden dolayı gözleri yaşla