No. 2083—398 BEYNİN SATAN ADAMI NUVEL CAHİD SAFFET Yakında! Kulağıma : Suyun daimi şikâyetleri; şişen, sonra alçalan çamlardaki rüzgâr; çekirge- lerin nöbetle geçişleri, v.s. : Irmaktaki güneşin parıltısı; çamla- rın sallantısı... (Bak, bir sincap)... Ayağımla yosunlarda açtığım bir delik... : Bu rutubetin (ihsası); yosunun yu- muşaklığı (ah! beni acaba hangi dal sokuyor ?..); elimdeki alnım, al- nımdaki elim, v.s. (Sus! Sincap yaklaşıyor), v.s. Bütün bu v.s.lerin hepsi küçük bir bohça! - İşte hayat budur; - hepsi bumu? - Hayır, daha başka şey- ler de var. Beni, ihsasların birbirine randevu verdikleri yer mi sanıyorsun? - Hayatım daima: budur ve bizzat ken- dim: - Başka bir zaman sana kendimden bahsedeceğim. Sana bugün dahi söylemiyeceğim ne fikrin muhtelif şekilleri, ne en aziz arkadaşların şarkısını, ne de bütün tesadüflerin balladını, ki orada şu satırlar bulunur: Cömda, Leoooda üzümler olmuştu. Hski şatoların yıkıldığı vasi bir tepeye çıkmıştım. Orada üzümlerin, in- sam izaç eden tatlı bir kokusu duyuluyordu. Bu koku bir lezset halinde genizlere yayılıyordu. Sontaları bu üzüm- lerden yedim fakat, hiç bir yenilik, hiç bir lezset bul- madım. Lâkin o kadar susamış, o kadar aotkmıştım ki bir kaç üzüm salkımı beni sarhoş etmeğe kâfi gelmişti. s. Bu “ballade,, ta kadın ve erkeklerden bahsedi- yordum. Onu sana söylemek istemeyişim bu kitaba şahsiyet karıştırmak istemeyişimdendir. Bilmem farkın- da oldun mu, bu kitapta hiç kimse yoktur. Ben bile burada bir hayalden başka bir şey değilim. Nathanaği, ben kule bekçisi, Lyncdu'süm. Gece bir hayli sürmüş- tü, Kulenin tepesinden, şafaklar fazla neşeli görünmi- yen şafaklar size seslenmiştim. Gecenin sonuna kadar yeni bir ışık ümidini beslemiştim; lâkin o el'an görünür- lerde değil; fakat, ben ümidimi kesmedim; şafağın hangi cihetten sökeceğini bilmiyorum. Evet, bütün bir halk hazırlanıyor : kulenin yüksekliğinden sokaklardaki gü- rültüyü işitiyorum. Gün doğacak! Bayram yapan halk karşılamağa gidiyor. — Gece hakkında, ey bekçi? Gözlerime Tenime Burun deliklerime : gece hakkında ne düşünüyorsun UYANIŞ ri İzmit kâğıd fabrikasının inşaatı yeni tekmillenen munzam binalarına aid bir görünüş — Çıkan bir nesil ile inen bir nesil görüyorum. Neşe ile mücehhez, hayata doğru ilerliyen, yükselen, bir nesil görüyorum. Lyncdus, kardeşim kulenin yük- sekliğinden neler görüyorsun? Heyhat! Heyhat! Bırak ağlasın öbür peygamber; gece oluyor; gün dahi. Onların geceleri oluyor, bizim de gündüzlerimiz. uyumak istiyen uyuyor. Lyncdus! Şimdi kulenden in. Gün doğuyor. Yaylâya in. Her şeye daha yakından bak, Lyncdus! Geli Yaklaş! İşte inandığımız sabah! Kitap Vi Owid tum si fusous Amyntae, Virgile Amyntas esmers0 ne siyanı var. Deniz yolculuğu, Şubat 1895 Marsilyadan hareket. Rüzgâr kuvvetli; hava nefis; serenlerin sallanışı. Azametli, süslü deniz. Dalgaların tahkir ettiği gemi. Şan ve şöhretin hâkim hissi. Mazi olmuş bütün hare- reklerin hatırası, zamansız bir ılıklık; Deniz yolculuğt Nice defalar meyus bir deniz üzerinde fecri bekle- dim ve onu, deniz sükünet bulamadan gördüm. Şakaklarda ter. Zaaf. Metrukiyet. Denizde bir geoe, Coşkun deniz. Üzerinden seller akan köprü, Per- vanenin titreyişleri. Ey sıkıntı terleri! Çatlıyan başım altında bir yastık. O akşam köprü üzerindeki ay nefis ve dolgundu; «lâkin onu görmek için ben orada değildim. Dalgaları bekleyiş - su kitlesinin çatlayışı - boğul- malar; yeni kabarışlar ve yeni düşüşler. - Benliğin ata- leti. Oralarda ben neyim ? - Bir mantar - dalgalar üze- rinde bir zavallı mantar. Dalgaların nisyanına bırakılışlar; feragat zevki; bir şey olmak. — Bitmedi —