62 SERVETİFÜNUN ar > No.2078—393 Yazan : Panl Zifterer Roman : 20 MEÇHULE DOĞRU.. Çeviren : Ferid Namık i | Hansoy Acaba Pedr Glanor, takip edilmesinden kor- kuyor muydu? Birçok telgraflar alıyor, cebine koymadan evvel çabucak ve hiddetli bir tavır. la okuyordu... Yoksa mücrim miydi | Telsiz dairesinden çıkarken kendişini bek- liyen 'Tatyanaya tesadüf edince hiç hayret et- miyerek bilâkis çok memnun görünüyordu. UÜ. zerinde iki ingilizce kelime olan (Goon) yazılı bir kâğıdı elinde sallıyarak : İşte diyor ve gözleri parlıyordu. 'Tatyananın müteheyyir kaldığını görünce, izahat veriyordu : — Ben, en büyükoyun!... Glaskovlu Mis- ter Tomas Grinvudu tanır mısınız? Genç kız, hayır işareti yapınca yüksek sesle : — İnsanlar, diyordu. Daima sahne önünde bulunanlarla meşgul olurlar; onları alkışlarlar. Halbuki onları idare edey, onlara kumanda edenleri ne düşünürler ve ne de tanırlar. Bu Grinvud dediğim adam, İskender veyahut Na- poleon derecesinde bir hükümdardır. Fakat hiç bir zaman ordusunu teftişten geçirmez ve dalma karanlıklarda kalmağı tercih eder. Şimdiki as- tın hakiki sezarları Notr- Damda taç giymez- ler; yalnız saltanatlarını sürerler. Onlar, kuv- vet ve iktidarlarından daha ziyade nüfuz sahibi kimselerdir. 'Tabii, burada (Petrol) kelimesinin manasını anladınız değil mi? Tatyana, eski Nikolay kuyusunun ve anne- sinin kaybolup giden imtiyaz meseleleri üzerin- deki sonu gelmez dertlerini düşünerek : — Ah!.. Evet, diye içini çekmişti. Ayni zamanda bem Toni Muru ve hem de alâkası olduğu Musullu patronlarını düşünüyor- du. Neftin müşterek kokusu bütün hayatı de- vaminca kendisine ızdırap vermiş ve çocukluk hatıralarına kadar temas etmişti. Pedr Glano- run anlattığı istikbaldede bu pis koku ile tek- rar karşılaşacağını hiç ummamıştı. Kendi kendine kederli bir tavırla: — Nasıl; demek o da, diyordu. Büyük bir dalga küpeşteyi yalamış ve kö- pükleri kış bahçesinin pencerelerine sıçramıştı. 'Tatyana, camlar üzerinde yağ gibi kayan Sula. rın akislerine bakıyor; ve bütün deniz, yeşil rengile ona pek heybetli görünüyordu. Gignor, tekrar sözlerine başlamıştı : — Bununla beraber Petrol gözle görünmez bir hükümdedir. İnsanları daima tazyik altında bulundurur ve onları biribirleri üzerine fırlatır. Fakat bu hükümdarın üstünde de Glaskovlu Mister Grinvud vardır. Binaenaleyh petrol ve dünya üzerinde yalnız o Saltanat sürer. Glanor, Tatyananın alâkasını çekebilmek maksadile mütemadiyen anlatıyor; iki rakip şir. ketin bulunduğunu, bunlardan'da müthiş surette nifak doğduğunu, bu işin onlar için bir hayat ve- yahut bir ölüm meselesi teşkil ettiğini söylü- yordu. Amerikalılar Çine (Mei - Foo) ismi verilen İâmbaları bedava dağıtmışlardı; bu suretle ge- niş mikdarda Kerozin satmışlardı. Fakat, İn- gilizler de, işi pek yakından takip ederek lâm- baları toplamışlardı. Birçok senelerden gonra, piyasanın ancak yarısını temin ve nihayet mil- yonlarca parayı kurban ederek zaferi kazan- mışla — Şimdi Glaskovlü Tomas Grinvudun ik- tidarını anlıyorsunuz, değil mi? O, Amerikalı- ların bütün istihkâmlarına, tasarruflarında bulu- nan San - Fransisko, Sen - Gin, Nuvel - Orlean gibi büyük takdir fabrikalarına taarruz ederek, Meksikanın bütün petrol arazisini ele geçirdi. Amerika ile Afrika arasındaki Kap- Ver ada- larına istasyonlarını kurdu; ve şimdi de Panama kanalını muhasaraya hazırlanıyor. Genç kız, korku ile bağırdı: — Peki ama.... Söyleyiniz Allah aşkına, bu mücadele neden, niçin İlk defa heyecana geldiğini gördüğü Pedr Glanor, garip bir hareketle cevap verdi: — Petrol daima yaşıyan bir kuvvettir... Bütün dünya daima bir galeyan içindedir. Şu asırda insanlar sefil gıdalarını ancak bulabiliyordu. Beşeriyet arzın bir hastalığıdır. Diğer bütün küreler üzerinde insan bulunmadığına göre, elbette o küreler bizimkinden daha saf ve daha temizdirler. Motörlarin işlemesi için kuvvet verilmesi lâzımdır. Aksi takdirde dünyamız yı- kılır ve izmihlâle uğrar. Size şunu anlatmak isterim ki, yalnız Amerikalılar, diğer bütün ulusların searfiyatından iki misli fazla olmak üzere petrol yapmaktadırlar. Senede dört yüz milyon varil... Tabii, kuyuları da yavaş yavaş