No. 2076—391 Hava Seferleri İSTANBUL - ANKARA ARASINDA HAVA SEFERLERİ BAŞLADI Devlet hava postası idaresi An- kara - İstanbul arasında 2ö Mayis Pazartesi gününden itibaren mun- tazam tayyure seferlerine başla- mıştır. O gün sabah saat 10 da 3 yolcuyu hamil olarak kalkan bir tayyare doğru İstanbula gitmiş ve . İstanbula bir saat 35 dakikada varmıştır. İstanbul'dan 3,30 da bir yolcu ile kalkan aynı tayyare bir saat 45 dakikada şehrimize gelmiştir. Diğer bir tayyare de 3,30 da İs- tanbuldan kalkmış ve Ankaraya gazete götürmüştür. Bu vesile ile, hava yolları iş letme idaresi, gu izahatı vermiştir: İstanbulla Ankara arasındaki hava seferleri 1 saat 60 dakika sürmektedir. Ankaradan her gün saab 10 da ve İstanbuldan 15,5 da hareket edilmektedir. Bundan baş- ka Cumartesi Ankaradan 14,5 de Pazartesi günleri sabsbleyin saat 7 de birer ilâve seferi vardır. Bu suretle Cumartesi ve Pazar tatil- lerini İstanbulda geçirmek istiyen- ler için büyük kolaylık mevcud. ur. Diğer taraftan gerek İstanbul- da ve gerek Ankarada Cumartesi günleri saat 14 den 18 e kadar tenezzüh uçuşları yapılmaktadır. 15 dakikalık bir uçuşun ücreti iki lira gibi nisbeten az bir bedel olduğu için tayyareye alışmak is- tiyenlerin bu kolaylıklardan isti- fade edeceklerine şüphe yoktur. Fiat, Avrupada olduğu gibi vagon-li mevkie nazaran yüzde 20 kadar ucuz olarak 22 liradır. Gidip gelme olursa 15 gün muteber olmak üzere ayrıca yüz- de 20 tenzilât vardır. Bu tayyare ücretlerinde, bilet alanlar için 1000 liralık sigorta dahildir. Yani her hangi bir tay- yare kazası neticesinde ölen olur- sa aleyhine bin lira tazminat ve- rilecektir. Bilet alırken bu sigorta mikdarını beher bin lira için iki lira ilâve etmek şartiyle 10.000 liraya kadar çıkartmak da kabildir. UYANIŞ Nesir: Onun Elendi! Karanlık göğün, parçalanmış bulut yığınları arasından gülüm- siyen beyaz bir kış sabahı.. Niçin bu kadar erken kalkdığımı düşün- meden, mahiyetini anlamadığım bir hisle annemin odasına koğ- tam,.. Onu henüz uykuda zan- ederken, penceresinin önünde dal- gın buluşum, bilmiyorum neden, içimi müphem bir üzüntüyle acıt- tı... Yavaşca seslendim !.. — Günaydın annem. — Günaydın kızım... man şefkatle, sevgile yanan göz- leri, osonsuzluklarda bir hayale takılmış gibi !... Onların koyu de- rinliklerinde, şimdiye kadar hiç görmediğim nemli bir parıltı var.. Bu islak ışık parıltası,, yıllarca beklenip tam tutulacağı zaman, kaybolan hayal inkisarlarına o kadar benziyor ki... En sicak, en yumuşak sesimle sordum: en var annem !.. Yüzünde büyük ıstırabların yorgunluğu var... Derdinii yavruna söylemez misin * Belki acın biraz hafifler... Şikâyetsiz çekilen acıların ilâ- hi solgunluğile öyle güzel kil. Dudaklarında feragatin o her ke de bulunmıyan büyük gülüşile uzun uzun yüzüme baktı... Başımı göğsüne çekip, yavaşca söyledi. — Dinle Muazzez... Sen, anne- Her za Yazan: Muazzez Kaptanoğlu ni her kesten çok anlıyacağın için, onun en mes'ut bir gecesinin acı inkisarını söyliyeceğim sana... Sesi onu sonsuzluklara çekip götüren hayalin peşinde gibi, ta uzaklardan geliyor... Bu ses acı- dan, istiraptan başka şey duymıyan bir kalbin çırpıntısite ruhumu dol» duruyor ve ben başım büyük göğ- sünde, gözlerim kapalı içimde bü- yük bir saygı ürpertislle dinliyo- rum... “. Bir ziyafet gecesi. Yanan evi- mizin büyük aalonundayız.. Etra- fim bugün ebedi uykusunda yat- mış olan büyüklerim, şimdi adam olan seygili küçüklerimle dolu... Üstümde mavi bir elbise var... Yakınlarım çok güzel olduğumu söylüyorlar... Bilmiyorum, onların telkini mi, ayaklarım beni gayri ihtiyari aynanın önüne sürükledi. Karşımda onsekiz yaşında dudak- ları, gözleri, saçları bayal ve renk dola bir genç kız var.. Çocuk gülüşile bakan bu kızın öyle ilâhi bir güzelliği var kt... Büyük bir hayretle kendime soruyordum s.. Bu aynanın şeffaf donukluğunda gülümseyin kız ben miyimf.. Yüzümde mebtaplı gecelerin mavi, yeşil renklerini birleştirerek İstanbul - Ankara bava seferleri enatantanelerinden : yolcular, tayyareye binerlerken