4 Haziran 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

4 Haziran 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 SERVETİFÜNUN No, 2076—391 İstanbul “ Ankara hava seferleri enstantanelerinden * tayyare havalandıktan sonra ve böyle muztarip, perişan biçarelerin peşine düşürüyor, size uzakta dalkavuklar aratıyor ve onların kanlarını akıp ruhlarını para ile satmalarını hoş gösteriyor? Ben bu sözleri ne garazımdan, ne de her hangi bir kimseye kazşı nefretimden değil, sadece hakikati itiraf için söy- yorum. Size gelince, bunca delillere Orağmen, parmağını kaldırır kaldırmaz ölümle oynıyan Bavyera şeytanatını hâlâ farketmiyorsunuz. Benim indimde, işkencelere maruz kalmak, haya o kaybetmekten müthişti. İlk sabah duasından saniyenin altmışta biri ânına kadar kendinizi düşününüz ve o zaman kendisine Obukadar az hürmet edenin başkası için nasıl hareket edeceğini anlarsınız. Asil lâtin kanı! bu meş'um ağırlıkları Oüs- tünden uzağa fırlat; hakikatten mahrum olan boş bir ismi sanem ittihaz etme; zira bu vahşi milleti bizden üstün kılan İlâhın hiddeti bizim hatamızdan ilerigel- mektedir ve tabii addedilecek bir şey değildir. Bu toprak, vaktile ayaklarmın ilkönce temas ettiği toprak değil midir? Beni bunca şefkatle besle. miş olan ikametgâhım burası değil midir artık ? anamla babamın ikisinin de üstünü örten, merhametli ve dindar anne! artık burası eskiden kalbimin itima- dını bağışladığım vatan değil midir ? Allah aşkına, bu hal bazan ruhunuzu müteessir etsin; ve Allahtan son- ra yalnız sizden sükün uman muztarip halkın gözyaş- larına merhametle bakınız: siz hatta en ufak bir terahhüm alâmeti bile gösterseniz, fazilet gazaba karşı silâhlanacak ve muharebe pek kısa olacaktır; zira italyan kalplerinde eski kıymet henüz ölmemiştir. Sinyorlar, bakın zaman nasil geçiyor ve hayat nasıl kaçıyor : ölüm omuzlarımız üstündedir. Siz şimdi buradasınız, azimeti düşününüz; zira bu tehlikeli ge- çitte ruhun yalnız ve çıplak olarak menziline vusulü lâzımdır. Ey semavi hayata muhalif olan rüzgârlar! bu vadiyi geçmek için, kinleri ve ağrıları teskin edin; ve başkasma azap çektirmek için sarfedilen ozaman, bilâkis, herhangi daha iyi bir harekete, ister elin, is- ter fikrin herhangi bir şaheserine, herhangi bir namuslu işe hizmet etsin! İşte bu suretle insanlar bu dünyada mesut olurlar ve göklerin kapılarını kendile- rine açık bulurlar. Ey neşide, sana nezaketle konuşmak tavsiye ede- rim, zira, her vakit doğruya düşman, fena ve kök- leşmiş bir itiyadın istilâsına şimdiden iradelerini Okap- tırmış olan mağrur adamların arasına gitmen lâzımdır. İyiliği takdis eden büyük kalplerin azlığı arasında ta- lünin tecrübesini yapacaksın. Onlara de ki: «Beni tehlikeder kim koruyacak? Ben sulh diye haykırarak gidiyorum, sulh, sulh diye... > Prirarka'dan çeviren: Halid Fahri Ozansoy Asrrların ne garip cilvesi ! Bu yazının birçok şikdyet entırları, bugün bir Habeş şairinin ağ- zından söylenebilir, Petrarka, şimdi Dante'nin cennetinde ise, ihtimal oraya yeni giden yaralı ölülerden bu yirminci asır faciasını da dinle- miştir. Acaba, ne düşünür, dersiniz?

Bu sayıdan diğer sayfalar: