32 Nesir: Sevdiklerim! Bir bahar sabahıydı. Yeşil çimenler üzerine vuran güneş buğulu yaprakların aralarından sızıyor, yeni olgunlaşan tomur- cukların üstüne beyaz akisler bırakıyordu. Cenuptan hafif rüz- gâr esiyor, güneşe karşı açıl- mış pencerelerden içeri bahar çiçeklerinin ruhu gıcıklıyan o lâtif kokularını yayıyordu, Öy- le bir sabah ki, parlak yaprak- ların gölgelerinde ötüşen kuş- Jar bile en güzel seslerile sa- bahın güzelliğini ifade ediyor- lar.. Birbirlerine ince seslerile aşklarını söylüyorlardı sanki. # s * Mahallenin denize doğru ev- İerinden birinin köşe penceresi gıcırdıyarak açıldı.. Pencereyi açan zayıi yüzlü, bir kadındı. Kumral saçlı çiri elâ gözlüydü. Fakat ağlamaktan kenarları koyu siyah bir halkaile çevrilmiş, o iri gözler sönen bir mum gibi ışık- sız kalmıştı. Keder, ızdırap yü- zünün hatlarında canlanıyordu. Kuru elile perdeleri düzeltti. Sonra bu güzel bahar sabahını, içine sindirmek istiyormuş gibi çiçeklerin kokusunu, ılık gü- neşi, serin rüzgârı derin de- rin içine çekti. Belki günlerce temiz havadan mahrum ciğer- lerini birkaç defa doldurup bo- şalttı. Temiz hava ciğerlerine dolup boşalırken altları çürümüş elâ gözlerinin donuk ışığı par- lıyor gibi oluyordu. danın içine dolan güneş, karanlığı birdenbire yırtmıştı. Sol köşede, bir karyola içinde, hareketsiz bir genç upuzun ya» tıyordu. Birdenbire acibir feryat! lüyorum... OF... Ölü- yorum !.. SERYEFİFÜNUN UY Talulon : 2-1013 Gazetemize İlan verecekler, İstanbulda Akarı alirni, ig ani va Muli İlân Şirketina gitmelidir. Solgun yüzlü, zayıf, kuru elli, gözlerinin altı çürük halka ile çevreli kadıri yatağa doğru şaşkın bir halde yürüdü. De. rin derin içini çeken gence bir şeyler söylemek istiyordu. Fakat dudaklarındaki ölgün kelimeler elâ gözlerinden damla damla yaş oluvermişti.. Başı, sarı bir gül demeti gibi, yastığa gömülü yatan gencin üzerine doğru iğildi. Gözyaşlarını ona göstermemek için mendiliyle oğlum... tahammül göster! Zavallı genç, pek musztarip- di. Kıvırcık sarı saçları yastık- ta serin bir nokta arıyormuş gibi yumuşak pamukların içine gömüldükçe gömülüyordu. De- niz rengi gözlerinde sisli bir akşam vardı sanki., Ateşten du- dakları yarık yarık olinuştu. Gözlerini açmağa uğraştı. Üze- rine doğru iğilmiş annesinin ıslak bakışlarını görünce, onun da gözlerinde yaşlar opar- ladı. — Anne üşüyorum | Kadın, açık pencereye koş- tu. Kuru parmaklarile pencere- yi sıkıca kapattı. Bahar çiçek- li serin rüzgâr artık odaya giremiyordu. “Tam bu sırada ikinci acı feryat kadını odanın içinde deli gibi döndürdü. Za- vallı kadın bu sesle zehirlen- miş gibi oldu. Yatağa koştu.. Sessiz, baygın, inildiyen oğlu- nun alnına elini koydu. Alt- ları çürük elâ gözleri oğlunun deniz rengi gözlerinde ufak bir ışık arıyordu. Gencin alnında. ki soguk terler annesinin avu- cunu islatmıştı. # * 4 Biraz ANIŞ Yedi günde e EE in gen ika. Ke gazetesi Abonesi : Mülliimi EE İbni d. aylığı 600 hanlar EK. Yabancı Sai 36 Pivişen İrangıdır. No, 2974—391' : İstanbul Uyanış Akşan olmuş, bu bahar gününün ılık güneşi mor dağ- ların ardına temamen girmişti. Gecenin sessizliğinde pek ya- kından denize dökülen suların ranlığını aylin ufak, kan- dil titrek ziyasile baygın yas- tan gencin sarı yüzünü gölge— lemişti. İnildiyen genç gözleri-—- ni açti, Yorgun nazarlarını zavallı annesinin nemli gözle-- rini odanın içinde biran ara- dı. Fakat bir saniye sonra kirpikleri titremiye (başladı. Yüzü soldu. Yarık dudakları beyazlaştı. Deniz rengi gözle- rinde olgun bir ışık annesinin bakışlarını, sonra da duvarda asılı nişanlısının parlak gözle- rini buldu. Baktı baktı, sabit bakışları bir mum gibi için için erirken, beyaz dudakların- dan iki kelime odanın içinde- soguk bir esin gibi dolaştı: — Sevdiklerim !... 18 Mayis 1938 Naim Özel İSOYADI ALMAK Müddetinin Sonu Geliyor | Temmuzun ikisinde, bu hususta kanunla konulan müddet, s0- nunu buluyor. Henüz şoyadı seçip, nüfus memurluklarında tes- cil ettirmiyenler acele etmelidirler ! AHMED İHSAN Basımevi Ltd.