372 SERVETİFÜNUN No, 9072—387 Kaybettiğimiz Büyük Edip Sami Paşazade Sezai Nasıl yaşadı, nasıl öldü, nasıl gömüldü? Topluca bir bakış Geçen haltli içerisinde Kiyhultiğimiz bülük edip Sami Paşazade Sezai, “Rümuzülhikem» müellifi Sa- ml Paşanın (izladtr. 131 kinesinde Istanbulda doğ- Mmuştar. Babasının İfiltiriğımili Alman ve Fransız mu: allimlerden nlarını, muailim Galip Efendi- den Arapcayı, mugllim Feyzi Efendiden Farscayı hu- sus? ders ulınak suretile öğrenmiştir. 1879 Senesinde, Rus harbinden sonra, kardeşi Suphi Paşn evkaf nazırı iken, evkuf mektubi odasına devam ederek mamurlul hayatına girmiştir. Memur- luk Hayatına girişinden wwki. ay geçince Londra el- giliği ikinci kâtipliğine tajin olunmuş, İngiltereye gitmiş, orada kaldığı dört eno içerisimde İngiliz ede- biyatını yakından tetkik etmiştir. Londra dönüşü, İstanbulda memuriyet hayatına devam etti. Yeni memüriyeti istişare odası muAavin- liği idi. Türk edebiyatı İarihinde ilk başarılı Toman örneği olarak yertutu'i #Sügngisi, işte bu sırada yazmıştır. 1902 tarihinde İstanbuldan uzaklaştı. Gittiği Pa- riste «Şurayı Ümmet» gazetesine başmaknleler yaz- mıştır. 1908 yılına kadar orada kalıp, o zamanki idare meyhinde neşriyat yapan Sezai, meşcutiyet ilân olununca, tekrar İslunbula döndü. 1909da, 31 Mart hâdişesinde, çalıştığı matban, isyan eden as- kerler tarafından tahri(! edildi. Matban tahrip edi- inciye kadar «Şurayı Ümmet»de makaleleri çıktı, ,1909 da, -31 Mart hâdisesini müteakip - Madrid sefirliğine tayin olunarak İspanyaya gitmiş, umumi harp başlayıncaya değin orada kalmıştır. Umumi harbi İsviçrede geçirmiştir. Sonra İstanbula gelerek, burada bir köşeye çekilmiş, okuyup yazmakla meş- gul olmuştur. Sami Paşazade Sezai'nin ilk eseri sŞir» adlı bir tiyatro eseridir. Gençliğinde pek seyrek olarak şiir de yazan Sezai, <Sergüzeşte isimli romanını, bundan sonra ortaya koymuştur. En meşhur eseri de bu r0- mandır. Diğer eserleri «Küçük şeyler», «Rümuzül- edep» ve «İclâl» dir. Hikâyelerini, nesirlerini, muh- telif tarzda yazılarını biraraya toplıyan bu üç eser- de de, kıymetli parçalar vardır. Sami Paşazade Sezai, yaşı haylı ilerlemiş olmasına ve nahif vücudünü bhestalığın bir tür- lü rahat bırakmamasına rağmen, son zamanlarda yeni bir eser hazırlıyordu. Bu bir roman olacaktı. İsmini «Konak» koymuştu. Kısmen yazdığı, fakat hastalığının artması ve nlbayet ölümü dolayısile ta- mamlaması nasip olmıyan «Konak» yomanında, bundan 50 sene evvelki gençlik hayatını, eski eğlen- celeri, konak âdetlerini, tenezzühleri ve bu arada meselâ öküz arabasile Alemdağına gidişleri canlan- dırmağa çalışıyordn. O devrin bütün bususiyetlerini yakından bilen ve sadece bilen değil, bu hususiyet- Sami Paşazade Sezainin «Namın sana senadır> diye yazıp imzalıyarak Abdülhak Hâmide verdiği bir resmi. Bu resmi, Madridde sefirken çektirmiştir. Resmin arkasında fotoğrafhanenin şdresi şöyle basılıdır; « Art- Fot, Franzen - Principe, Madrid» leri kalemile canlandırabilecek bir edip olan Sami Paşazade oSezainin, bu eseri tamamlıyamamaâina, ne kadar üzülsek, yeridir. Hem onun yaşadığı mu- hite sit bir vesikadan, hem de hususiyeti olan bir edebi eserden mahrum kalmış bulunuyoruz, demektir. Aile mensupları ve başka yakınları arasında, kendi içlne çekilmiş bir halde son genelerini geçiren kıymetli edip, geçen yılın sonuna doğru giddetlice rabatsızlanmış, dizlerinde mütemadiyen sizi bissedi- yormuş. Doktorlar, önceö bunun <siyatik» olduğuna zahib olmuşlarsa da, kat'i bir teşhis konulaınamış. Bu arada zatürreye de tutulmuş ve yıllardanberi tabribe uğrayan, son aylarda bir kat daha yıpranan vücud, bu mühlik hastalığın kavrayışına mukavemet edememiş, kalb zayıflamış, ruhun bütün gençliğine, zindelhğine rağmen, örselenmiş vücud, hastalığın şiddetine dayanamamış. Gün günden çökerek, sonun- da ölümün pençesi altında kaskatı kesilmiş. Ölümüne tekaddüm eden halleri, sözleri ârasından